T24 - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hrant Dink cinayetiyle ilgili mahkeme kararını değerlendirirken, ''Bu kararın, vicdanları tatmin etmediği görülüyor. Ben de işin o tarafındayım. Ama bunun yolu sokaklara çıkıp bağırmak çağırmak, hükümeti suçlamak, devleti ağır kelimelerle itham etmek değil; yargıdan bu işin sonucunu beklemekle mümkün olabilir'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TV8 kanalında katıldığı canlı yayında gündemdeki konuları değerlendirdi. Gazeteci Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili davada 5 yıl sonra çıkan karara ilişkin görüşlerini dile getiren Arınç, Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından TBMM Başkanı olarak Dink'in Bakırköy'deki evlerine taziye ziyaretinde bulunduğunu anımsattı.
Hükümet olarak failleri 30 saat içinde adalete teslim ettik
Dink'in evine yaptığı ziyaret için ''Evlerinde bir Anadolu evi, bir Türk evinden farklı hiçbir şey görmedim. Annesi, eşi, oğlu, gelini, akrabaları vardı. Mütevazi bir Anadolu insanının evinde ne varsa ne olması gerekiyorsa onu gördüm; o kokuyu hissettim'' diyen Bülent Arınç, Dink cinayetine karışanların kısa sürede yakalandığını belirterek şöyle konuştu:
''Hükümetimize düşen tek bir şey vardı; bu işin faillerini ortaya çıkarmak. Sanıyorum 30 saat içinde adalete teslim ettik. Hükümet olarak bizim işimiz bitti. Eleştiri yapanlar lütfen vicdanlı olsunlar. Bizim dönemimizde faili meçhul olarak şu ana kadar, hükümetimiz kurulduktan kısa bir süre sonra, hatta seçimlerden kısa bir süre sonra Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesidir. Buna hala yanarız. Bunun failleri ortaya çıkarılamamıştır. Ya çok komplike bir olay olduğu için veyahut da henüz iz tespiti yapılamadığı için. Bizim dönemimizde siyasi suikast anlamında, cinayet anlamında örgütlü suç anlamında ne işlenmişse son 10 yılda en geç 36 saat içinde ortaya çıkarılmıştır. Ondan sonrası yargıya ait. Hükümetin yapması gereken ne varsa birileri bize söylesin. Hükümet olarak elimizdeki kolluk güçleriyle suçla ilgili bütün delilleri toplar, şüphelileri bulur, yargının önüne getiririz.''
Mahkeme kararları eleştirilebilir
Mahkemenin 5 yıl süren duruşmalar sonunda dün açıkladığı kararı değerlendiren Başbakan Yardımcısı Arınç, ''Şimdi bu karar vicdanları tatmin etmemiş; o görülüyor. Mahkeme kararları da herkes tarafından rahatlıkla eleştirilebilir. Ancak bu eleştirilerin iki yönü var. Bir, davada taraf olanların beğenmedikleri kararı temyiz etmesi. Burada müdahil taraf diyecek ki 'bunu Yargıtay bozsun'. Bunun dışında kalan insanlar da 'bu ceza azdır; haksızlıktır' deme hakları var şüphesiz. Ama mahkeme kararını değiştirebilecek olan sadece Yargıtaydır'' diye konuştu.
Bu daha ilk adım Davanın henüz sonuçlanmadığına dikkati çeken Arınç, dün açıklanan kararın ''ilk adım'' olduğunu vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:
''Dava daha bitmedi, bu daha ilk adım. Yıllarca ceza avukatlığı yapmış birisi olarak söylüyorum. Mahkeme ilk kararını verdi, savcı bu kararı temyiz edebilir. Suçtan zarar görenler müdahil olmuş; müdahillerin temyiz etme hakkı var. Sanıkların herhangi biri de kendi lehine de temyiz etme hakkına sahiptir. Bütün bunlar yerine geldikten sonra dosya Yargıtaya gidecek. Belki de ilgili daire duruşmalı bir gün tayin edecek; orada ayrıca savunmalar yapılabilecek. Orada karar verildikten sonra yine kanun yolları var. Ondan sonra verilecek karar, kesin karar haline gelebilir. Daha önümüzde uzun bir süreç var. Bu haliyle bundan tatmin olmayan tarafların bu kararı eleştirme hakları var. Yeter ki bu eleştiriler hukuk kapsamında olsun. Duygusallıktan öte bir hukukçu diliyle olsun.''
Dink'in kardeşinin dünyaya meydan okuması çok önemlidir
Dink ailesinin sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşı yaptığı açıklamalara da değinen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bizim kanaatimiz odur ki ülkemizde bir soykırım yaşanmamıştır. Ermenilerle Osmanlı döneminden itibaren 'milleti sadıka' ismini verdiğimiz bu gruplarla Türkiye'de huzur ve barış içinde yaşanmıştır. Ancak Birinci Dünya Savaşı öncesinde ve sonrasında dış tahriklerle ülkemizdeki bir kısım çeteler, devlete karşı isyan haline gelince istenmeyen, arzu edilmeyen trajik olaylar yaşanmıştır. Bunu diaspora dediğimiz ülke dışında yaşayan Ermeniler bir soykırım olduğunu iddia ediyorlar ve neredeyse 100 yıldır bir kampanya yürütüyorlar. Şimdi o kampanyanın bir ayağı da Fransa'da yürütülüyor. Ama biliyorsunuz Fransa'da verilen karara karşı başta kardeşi Orhan Dink, buna isyan etmiştir. Bunun yanında Ermeni Patriği Aram Ateşyan bildiri yayınlamıştır. 'Biz huzur içindeyiz, Türkiye'yi suçlamayın, Türkiye'ye haksızlık yapmayın' diye. Benim, senin söylemen çok önemli değil ama Hrant Dink'in kardeşinin bütün dünyaya meydan okuması ve Ermeni patriğinin bütün dünyaya mesaj yayımlaması çok önemlidir'' ifadelerini kullandı.
Karar vicdanları tatmin etmedi
Türkiye'de yaşayan Ermenilerin, Fransa Senatosu'nun gündemindeki sözde soykırımın reddini suç kabul eden düzenlemeye karşı yaptığı çıkışların önemine dikkati çeken Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu ülkede yaşayan Ermeni kökene dayalı insanlar, (Fransa'nın) sizin bu yaptığınızın yanlış olduğunu söylüyorlar. 'Tarihte kalmış olayları bir devletin parlamentosundan çıkarma gayretine düşmeyin' diyorlar. Biz de onlara destek oluyoruz. Dolayısıyla Hrant Dink olayı simge bir olaydır. Dolayısıyla bu olay üzerinde yargının da çok dikkatli durması ve Türkiye'de böylesine suç işleyebilecek örgütler, odaklar varsa tamamının ortaya çıkarılması için ayrıca bir çaba gösterilmesi gerekirdi; gerekti. Belki de ona uygun bir karar verdiler. Ama bu karar, bırakınız hukukta yazılı olan şekliyle vicdanları tatmin etmediği görülüyor. Ben de işin o tarafındayım. Ama bunun yolu sokaklara çıkıp bağırmak çağırmak, hükümeti suçlamak, devleti ağır kelimelerle itham etmek değil; yargıdan bu işin sonucunu beklemekle mümkün olabilir."
Ömer Çelik: Adalet ve vicdan kabul etmez bunu
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Adana Milletvekili Ömer Çelik, Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada verilen cezalarla, "Hrant Dink cinayeti davasında mahkemenin 'örgüt yok' demesi kabul edilemez. Adalet ve vicdan kabul etmez bunu" dedi.
Çelik, twitter hesabından yaptığı açıklamada, karara tepki göstererek, "Bu kadar organize bir cinayette 'örgüt ötesi örgüt' aranması gerekirken, örgüt yok denmesi, kamu vicdanında karşılık bulmadı. Tam tersine çok organize bir örgütün varlığını daha da çıplaklaştırdı" ifadelerini kullandı.
Ömer Çelik, beraat kararlarının aslında örgütün kaynağının neresi olduğunu gösterdiğini de savunarak, "Ortaya çıkan beraat kararı, örgütün varlığının başladığı yeri gösteren bir işarete dönüştü. Hrant Dink cinayeti davası, adaletin varoluş davasına dönüşüyor" dedi. Adana Milletvekili Ömer Çelik sözlerini ise şu sözlerle noktaladı:
"Hrant, yaşamı gibi vefatından sonra da bu ülkenin adalet arayışına rehberlik ediyor. Karar ne kadar kabul edilmezse; karardan sonra toplumun 'adaleti sonuna kadar arama' iradesinin bu derece kuvvetlenmesi ve berraklaşması da o kadar anlamlı."
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: Vahim gelişme
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ''Failler ağır cezalara çarptırıldılar, bundan ne ölçüde teselli bulunabilir bilmiyorum. İlk haberlerden izlediğim kadarıyla bütün failler, bu işi örgütlü yapmış olmak suçlamasından beraat ettiler. Bu, vahim bir gelişme'' dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının Ulus'taki binasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Günay, Hrant Dink davasının sonuçlandığını belirterek, şunları söyledi:
''Yargının bu kararı sonuçlandığına göre, eleştirme hakkımız var şu anda. Yargı süreci bu noktada durdu, bundan sonra Yargıtay'a gidecek sanıyorum. Burada örgütlü bir suç olduğu konusunda bir kamu vicdanı hükmü oluşmuştur.
Mahkemenin bu beraat kararını hepimiz dikkatle izleyeceğiz. Burada üstelik belki içine bazı başka mekanizmaları da katan bir örgütlülük olduğu konusunda baştan itibaren hepimizin gözlemleri ve vicdani kanaati var. Bu yüzden bu örgütlü suç kavramından, yasa dışı örgüt üyesi olmaktan beraat ettirilmiş olmalarını çok büyük bir şaşkınlıkla karşıladım, hukukçu sıfatımla söylüyorum. Bu davanın arkasını tabii bütün kamuoyu dikkatle takip edecek, biz de edeceğiz.''
CHP'li Sezgin Tanrıkulu: Yargı ve AK Parti sorumlu
CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Şunu ifade edebilirim; bu dava bakımından yeni ve eski derin devlet bu cinayetin arkasındaki karanlık güçlerin aydınlatılmaması noktasında tam bir işbirliği içerisinde çalışmışlardır" dedi.
Tanrıkulu, açıklamasında şunları kaydetti:
"Şunu ifade edebilirim; bu dava bakımından yeni ve eski derin devlet bu cinayetin arkasındaki karanlık güçlerin aydınlatılmaması noktasında tam bir işbirliği içerisinde çalışmışlardır. Bu soruşturma boyunca bu cinayeti tasarlanması, gerçekleşmesi ve bugün ilk aşamanın sonuçlanmasına kadar Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarlarında olmuştur. Dolayısıyla bu cinayetin bu şekilde vicdanları tatmin etmeyen bir karar vermesinde yargı kadar Adalet ve Kalkınma Partisi'nde birinci derecede sorumluluğu vardır.
Altını çizerek ifade etmek istiyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi bu kararın ve bu vicdani yükün altında kalacaktır ve bunun suçluluğunu tarih boyunca tanıyacaktır. Zira gerçekten yargı süreci içinde ve dışında bu cinayet şebekesinin aydınlatılmaması noktasında elinden ne geliyorsa yapmış, etkili ve idari soruşturma yapmamıştır. Adli soruşturmanın yürütülmesi noktasında yargıya gerekli desteği vermemiştir. Bu kararın bugün bu şekilde sonuçlanmasında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin de birinci derecede sorumluluğu vardır. Bu cinayet toplum tarafından da bilindiği üzere Trabzon'da bir araya gelmiş 3-4 tane gencin bir şekilde karar verip gerçekleştirdikleri bir cinayet değildir, bu şekilde bilinmesi lazım."