Hülya Karabağlı
T24/ ANKARA
CHP’nin gazeteci kökenli İstanbul Milletvekili Melda Onur, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın 2012 yılında basının sorunlarından çok özel hayat ilgili olduğunu söyledi. “ Sayın Arınç, gözünü ‘yatak sohbetinden’ basının sorunlarına çevirsin” diyen Onur, “Başbakan ve Arınç özel hayat ile ilgili yaptıkları politikayla seksopolitik diye yeni bir politika terimine hatta bir haber sitesine bile ilham kaynağı olmuştur” dedi.
Onur, 10 Ocak Gazeteciler Günü’nde Meclis’te bir basın toplantısı düzenledi. 2012 yılının medya karnesini çıkardı. AKP iktidarıyla geçen zorlu süreci anlattı. Yasaklanan ve tutuklu gazetecilere dikkat çektiği konular şöyle:
Yasaklar: Bazı gazeteler yasaklı muamelesi görmektedir. Bunlara en son örnek Cumhuriyet, Milliyet, Evrensel, Özgür Gündem gazeteleridir. Bu gazetelerin neden Tekirdağ Cezaevine alınmadığı yönünde 25 Mayıs 2012 tarihli soru önergemize Adalet Bakanı Sadullah Ergin tarafından 20 Aralık 2012 tarihinde cevap verilmiş ve yanıtta gazeteler için “örgütsel haberleşme niteliği taşıyan, örgütsel dayanışmayı artırıcı” denmektedir.
Ayrımcılık: 6 gazeteyi andıçlayan zihniyetin basından sorumlu bakanı Bülent Arınç öğrencilere yalnızca ZAMAN gazetesi okuyun bu size yeter demiştir. Zaman gazetesi önemli bir gazetedir ancak, söz konusu gazete için yapılmış bu iltifat, diğer tüm medya kuruluşlarında çalışan herkesin emeğine saygısızlıktır.
Sansür: Anadolu Ajansı abone kurumlara gönderdiği haber bültenleri ile gizli sansür uygulamaktadır. İzlenen tüm haberlerin yer aldığı genel bülteni yazılı basın kuruluşlarına gönderen Ajans, internet medyasına ise kısıtlı sayıda haberlerin bulunduğu bülteni göndermekte ve bu şekilde yer darlığı nedeniyle gazetelere giremeyen haberlerin internette yayılmasının önüne geçmektedir.
Oyalama: İnternet Gazeteciliği ile ilgili beklenen yasal düzenleme belki de bu nedenle bir türlü gerçekleştirilememektedir. Ayrıca her ortamda söz verilerek bir türlü gazetecilerin yıpranma paylarının gündeme getirilmemesi samimiyetsizliği göstermektedir.
İftira: Bütün bu tabloya bir de tutuklu gazeteciler ile ilgili yüz kızartıcı bir iftira da eklenmiştir. Geçen yıl ilk kez 25 Ocak tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından “tutuklu gazeteciler arasında cinsel tacizci var” sözü, iktidar partisi bakanlarının ve milletvekillerinin diline pelesenk olmuş, ama bilgi edinme başvurumuza rağmen 31 Ocak tarihinden beri cinsel tacizci gazetecinin kim olduğu açıklanmamıştır.
Sorumlu bakanın sorumsuzluğu: Belki de bu soruyu basından sorumu bakan Bülent Arınç’a sormak gerekir. Zira, güçlü ve özgür basının desteklenmesinden sorumlu bakan Bülent Arınç, ne yazık ki basınının koşullarının iyileştirilmesi yönündeki sorumluluğunu unutmuş, başbakanı ile birlikte gözlerini insanların yatak odalarına, yataklarına dikmiştir. Kim evli değil, kim evlenmeli, kim ne zaman kaç çocuk yapmalı… Başbakan ve Arınç özel hayat ile ilgili yaptıkları politikayla seksopolitik diye yeni bir politika terimine hatta bir haber sitesine bile ilham kaynağı olmuşlardır.
Sorumsuz açıklamaların getirdiği felaketler: Her nikahta üç çocuk isteyen başbakan hiçbir zaman “eşine elini kaldırma!” nasihati yapmamıştır. Oysa gözlerini insanların yatak odalarından biraz da evin içindeki şiddete, çocuk istismarına, aile dramlarına çevirseler bu sorumsuz açıklamalarına bir son verirler. Bakan bu açıklamaları yaparken, biz yılın ilk kadın cinayeti duruşması olan, şiddet gördüğü için boşanmaya çalışan eşini uçurumun dibine atmakla suçlanan bir zanlının duruşmasına gidiyorduk.
Yılın ikinci duruşması ise yine Başbakan imzalı olacak. Başbakanın kürtaj yasağının ardından bir erkeğin, bir kadını öldürüp “kürtaj yaptırdığını öğrendiğim için öldürdüm” diye ifade vererek suçunu hafifletme yolu aramasına tanık olacağız.