Kadir Has Üniversitesi’nin 23 ilde 18 yaş üstü bireylerle gerçekleştirdiği kapsamlı araştırma, Türkiye’de kadınların yaşadığı en büyük sorunun bu yıl da şiddet olduğunu ortaya koydu. Üniversitenin bu yıl 5’incisini gerçekleştirdiği Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nın 2019 yılı sonuçlarına göre, toplumun yüzde 72’si aile içi şiddetin boşanmak için tek başına yeterli bir sebep olduğu konusunda hemfikir. Araştırma ayrıca eğitim düzeyi yükseldikçe erkeklerin ev işlerine ve çocuklarının bakımına katkısının da arttığını gösterdi.
Araştırma sonuçlarında, yıllara göre kadınların genel hayat memnuniyetindeki azalma eğilimi ortaya çıktı. Genel hayat memnuniyeti 2017’de 10 puan üzerinden 7.74 iken, 2019’da 7.23 puana düşmüş durumda. Kadınların eşleriyle ilişkisinden duyduğu memnuniyet de azaldı. Memnuniyet oranına 2017’de 10 üzerinden 8.84 puan verilirken, 2019’da bu oran 8.68’e düşmüş. Son 3 yıl geneline bakıldığında ise erkeklerin %92’si “eşime güvenirim” derken aynı ifadeyi benimseyen kadınların oranı %86.
“Şiddet tek başına boşanma sebebi”
“Boşanma ve Şiddet İlişkisi”, araştırmanın diğer çarpıcı sonuçlarından biri. Yıllar içinde şiddetin boşanma için yeterli bir sebep olduğu, aile bütünlüğü ve düzeni için göz ardı edilecek bir durum olmadığı düşüncesine destek oranı yıldan yıla artıyor. Araştırmaya katılanların yüzde 72’si aile içi şiddetin, boşanmak için yeterli bir sebep olduğu konusunda fikir birliğine ulaşıyor. Kadınlar boşanmış kadınların iffetinin eski eşleri ilgilendirmediğini düşünüyor ve boşanma sonrası çocukların anne ile kalması gereğini destekliyor.
“Erkeklerin yüzde 59’u kadınların yüzde 57’si feminizmi duymuş”
Araştırma sonuçlarına göre, kadınların yüzde 57’si feminizm ifadesini daha önceden duymuş. Kadınlar arasında feministlere karşı olumsuz tutumlarda da son 5 yıla bakıldığında azalma eğilimi var. Erkeklerin feminizm ifadesini duyma oranı ise yüzde 59 ile kadınlardan fazla.
“Eğitim düzeyi yükseldikçe eşitlikçi tutumlar artıyor”
Araştırmada geçen yıllara göre, kadın ve erkeklerin eşit şartlarda hayata katılımı konusunda tutumların daha pozitif olduğu görünüyor. Eğitim düzeyi ve yaş ile anlamlı bir ilişkisi olan bu tutumda, gençlerin yaşlılara göre kadın-erkek ilişkilerine daha eşitlikçi baktıkları ortaya çıkıyor. Ayrıca eğitim seviyesi yükseldikçe bireylerin toplumsal cinsiyet konularında daha eşitlikçi tutumlar sergilediği görülüyor.