Gündem

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Böcek'i tedavi eden ekip: Akciğerini iğne oyası işler gibi açtık

05 Aralık 2020 12:08

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nin sağlık ekibi, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in tedavi sürecini anlattı. "Sağlam akciğer dokusu neredeyse bir bebek akciğeri kadar küçülmüştü. Biz iğne oyası işler gibi yavaş yavaş o akciğeri açtık" diyen ekip, öcek'i 46 gün boyunca her gün uyutup uyandırdıklarını belirterek, "Neredeyse her gün uyandırdık ve aynı zamanda bilgilendirme yaptık. Başkana şu an sorsanız, 46 günü hiç hatırlamaz. Başkan uyanık olduğu zaman bilinçli olarak sorulara cevap verse de o süreci hatırlaması mümkün değil" dedi.

Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nin sağlık ekibi, Koronavirüs nedeniyle akciğerlerinde oluşan hasar nedeniyle 64 günü yoğun bakımda olmak üzere 108 gün hastanede yatan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek'in tedavi sürecini Demirören Haber Ajansı'na (DHA) anlattı.

Böcek'in taburcu olmasının ardından ilk kez tam kadro bir araya gelen sağlık ekibinin başındaki isim AÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Turhan, şunları söyledi:

"Bize gelmeden önce başka bir sağlık merkezinde tedavi altındaydı. Orada durumu kötüye gidiyordu. Buradan bizim ekibimizde zaman zaman yanına gidiyordu ama duruma tam olarak hakim olamıyorduk. Sağlık Bakanımızın devreye girmesi ve rektörümüzün talimatı ile kritik bir durumda olan başkanımızı hastanemize naklettik.

Yönetici olarak bizler için zorlu bir süreçti. Günde 3 kez başkanımız hakkında bilgi aldık. Bütün problemlerini anında çözmeye çalıştık. Bir ekip tarafından sürekli kontrol altındaydı. Her gün toplanarak en ufak bir parametre değişikliğini bile tedavi sürecine yansıtarak çok yakından takip ettik. Çok zor ve sıkıntılı bir süreçti. Gece gündüz bütün ekip burada idi. Seferber olduk desek yerindedir."

"50-60 kişilik ekip çalıştı"

Üniversite hastanesi olarak halkın gönlünde ayrı bir yerleri olduğunu belirten Prof. Dr. Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz bütün hastalara başkanımıza yaklaştığımız gibi amatörce yaklaşıp iyi hizmet vermeye çalışıyoruz. Burada da çok ciddi bir ekip çalışması oldu. Farklı alanlarda 50- 60 kişiye yakın bir ekip gece gündüz çalıştı. Bir ekip çalışması ile başkanımızı bu hale getirdik. Bir kez daha söylüyorum. Tüm vatandaşlarımıza aynı ilgi ve alakayı, aynı ayrıntıda gösteriyoruz.

Ekibimiz tamamen bilimsel bir çalışma ile süreci yürüttü. Tüm hastalarımıza da aynı başkanımızda olduğu gibi ayrıntılı ve özveri ile çalışarak eşit yaklaşarak başarıya ulaşıyoruz. O yüzden halkımızın gönlünde iyi bir yerimiz olduğuna inanıyorum."

"Ciğerleri çok kötü durumdaydı"

AÜ Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Yılmaz da Böcek'in kendilerine geldiği zaman akciğerinin çok kötü durumda olduğunu hatırlattı. Yılmaz, şu bilgileri verdi:

“Sağlam akciğer dokusu neredeyse bir bebek akciğeri kadar küçülmüştü. Biz iğne oyası işler gibi yavaş yavaş o akciğeri açtık. Sağlıklı bir akciğer haline getirdik. Yoğun bakımda günlerce çok zorlandık. Akciğerleri dinlendirmek için suni solunum cihazına bağladık. Ayrıca kanı bir cihazla vücudun dışına alarak oksijenlendirdik. Karbondioksitin atılımını sağladık. Başkanı bugünlere getirdik. Tabi çok zorlandık. Çok zorlu bir süreçti. Bu kadar uzun süre kalan başka hastalarımız da var. Ama başkanın akciğerleri gerçekten çok kötüydü."

"Başkana şu an sorsanız, 46 günü hiç hatırlamaz"

Başkanı, 46 gün boyunca her gün uyutup uyandırdıklarını kaydeden Prof. Dr. Murat Yılmaz, şunları söyledi:

“Gün içerisinde zaman zaman uyandırma girişimlerinde bulunduk. Hem ilacın birikici etkisini önlemek hem de şuur değerlendirmesi için 46 gün boyunca, birkaç günü saymazsak neredeyse her gün uyandırdık ve aynı zamanda bilgilendirme yaptık.

Başkana şu an sorsanız, 46 günü hiç hatırlamaz. Başkan uyanık olduğu zaman bilinçli olarak sorulara cevap verse de o süreci hatırlaması mümkün değil ama o esnada zaman zaman bize uyumlu, anlaşılır, mantıklı cevaplar verdi. Artık başkanın sizden benden hiçbir farkı yok."

"Süreç başarıyla atlatıldı"

Hastane Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Ender Terzioğlu da Muhittin Böcek'in oldukça zorlu bir süreçte, zorlu bir tedavi almak zorunda kaldığını söyledi.

Böcek'in sağlığına büyük ölçüde kavuştuğunu belirten Prof. Dr. Terzioğlu, şunları kaydetti:

"Antalya kenti için çok önemli birisinin sağlığını üstlenmek ve bu sorumluluğu almak oldukça zor bir süreçti. Çok şükür bu süreç başarıyla atlatıldı. Umarım evde de tam olarak sağlığına kavuşur ve görevinin başına döner. Hastalarımızın tedaviye cevapları farklı olabiliyor.

Yaşları, bazen cinsleri, başka hastalıklarının olup olmadığı, bu enfeksiyona yakalandıkları zamanki bağışıklık sistemlerinin durumu gibi bir sürü faktör bir hastanın hastalığının seyrini çok değişik şekilde etkileyebiliyor. Sayın başkan gibi birçok başarılı sonuç aldığımız hastamız olduğu gibi, maalesef çok daha ağır seyreden ve kötü sonuçlanabilecek hastalar da olabiliyor."

"Akciğer tedavisine yoğunlaşıldı"

Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özbudak ise Muhittin Böcek'i hastaneye kabul ettikleri dönemde durumunun çok kötü olduğunu vurguladı. “Başkanın solunum fonksiyonları, akciğer fonksiyonları, genel parametrelerinin tümü oldukça kötüydü" diyen Prof. Dr. Özbudak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tüm bunlarla yoğun bakımda mücadele ettik. Temel amacımız akciğer fonksiyonlarını korumaktı. Bunun için de akciğeri dinlendirmek amaçlı birkaç ek tedavi uygulandı. Ekmo ve ventilatör tedavisini aynı anda uyguladık. Daha sonra ekmodan ayrıldı. Ventilatörden ayırdık. Son aşamada temel noktamız, bundan sonraki hayatını, özellikle akciğer fonksiyonları yönünden normal düzeyde geçirmesi için şimdi akciğer rehabilitasyonu aşamasındayız.

Halen önümüzdeki bir miktar yolumuz var. Akciğeri daha iyi hale getirmek için ek tedavilerimizi başlattık. Biliyorsunuz Kovid 19 akciğere ciddi hasar veren bir hastalık. En büyük sorun hastayı taburcu ettikten sonra, özellikle sosyal yaşamında ne kadar etkin olabileceğidir."

"Kas fonksiyonlarında ciddi sorun"

Böcek'in hastanede olduğu sürede mümkün olduğunda akciğer fonksiyonlarını eski değerlerine ulaştırmaya çalıştıklarını kaydeden Prof. Dr. Özbudak, bundan sonra yapılacaklar konusunda şunları söyledi:

"Şu anda evde bir programımız var. Bu programı da başlatmış bulunuyoruz. Akciğerin çalışmasını yüzdelik dilimi ile hesaplamak için henüz çok erken. Çünkü bu hesaplama laboratuvar ortamında yapılabilen bir yöntem. Bunun için de solunum testi için laboratuvara almamız lazım. Bunu şu an için erken buluyoruz. Ama her gün daha iyiye gittiğini söyleyebilirim.

Biliyorsunuz akciğer oksijen ihtiyacı ile ölçümünü yapabildiğimiz bir organ. Her gün oksijen ihtiyacı azaldı. Şu an da başkanımız gün içerisinde oksijensiz kalarak uzun saatler idare edebilir konumda. Dolayısıyla bu sürecin her gün daha iyiye gittiğini görüyoruz. Temennimiz bu tıbbi ihtiyacın önümüzdeki birkaç gün içinde ortadan kalkacağını düşünüyoruz. Bir de işin fizik tedavi, rehabilitasyon bölümü var. Uzun yatışın getirdiği kas fonksiyonlarında ciddi sorun var. Hem akciğer hem de fizik tedaviyi birlikte planlamaya çalışıyoruz."

"Ölümcül enfeksiyonlar vardı"

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın ise Böcek'in koronavirüs enfeksiyondan dolayı hastaneye yattıktan sonra, değişik hastane enfeksiyonlarına da maruz kaldığını söyledi. Prof. Dr. Yalçın, “Biz bu süreçte, bu enfeksiyonların tedavileri için uğraştık. Çok zorlu ölümcüllüğü yüksek, çok dirençli bakterilerle gelişen enfeksiyonlardı. Bu nedenle sıkıntılı anlar oldu ama sonuçta başarılı bir şekilde olaydan alnımızın akıyla çıktık diye düşünüyorum" dedi.

"Kimseye göstermiyorduk"

Hastanenin Pandemi Yoğum Bakım 1 Sorumlu Hemşiresi Ayşena Ünal da Muhittin Böcek'in tedavisini diğer hastalardan ayrı tutmadıklarını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Yoğun bakımda hemşire olmak çok disiplin isteyen bir iş. Ayrıca çok stresli bir işimiz var. Muhittin Böcek'e bakmak bizim için daha stresliydi. Manevi yükümlülüğü vardı. Herkesin konuştuğu ve merak ettiği bir isme bakmak elbette stresi artırıyordu. Ancak bütün hastalar bizim için özel. Hastalarımızın mahremiyetine özen göstermek zorundayız. Bu nedenle kimseye göstermiyorduk. İnsanları nezaket çerçevesinde reddetmek de ayrı bir sıkıntıydı. Hatta benim ikizlerim var 10 yaşında. Onlar bile bana 'Anne Muhittin Böcek'i görüyor musun? İyileştikten sonra biz de onu görebilir miyiz?' diye soruyorlardı." (DHA)