Yaşam

'Annemle biz kanseri yeneriz'

Annemle biz, kanseri yeneriz" kampanyasına dahil olması, Serra Yılmaz'ın neredeyse kimsenin bilmediği kanser öyküsünü ortaya çıkardı.

16 Eylül 2008 03:00

Annemle biz, kanseri yeneriz" kampanyasına dahil olması, Serra Yılmaz'ın neredeyse kimsenin bilmediği kanser öyküsünü ortaya çıkardı.

17 yıl önce meme kanseri teşhisi konan başarılı oyuncu ile kızı Ayşe Yılmaz, o dönem yaşananları Seninle dergisine anlattı.


Kanserden aşağısı kurtarmaz

Serra Yılmaz, hastalığı ilk fark ettiği an hakkında şunları söyledi: "Bir sabah elime sol mememde bir sertlik geldi. Ellediğim anda kötü bir şey olduğu hissine kapıldım. Herkese söyledim durumu. 'Kisttir' diyenlere, 'Kist değil, kanserden aşağısı kurtarmaz' diye şaka yapıyordum. Testler yapıldı ve doktor 'Sizi ameliyat etmem gerekir' dedi. Benim pazar günü oyunum var diye tutturunca, doktorun sözü olayı idrak etmemi sağladı: Serra Hanım, benim için hayatta kalmanız daha önemli!"

Kendimi çaresiz hissettim

Serra Yılmaz’ın Fransa’da yaşayan ve kendi gibi oyuncu olan 29 yaşındaki kızı Ayşe Yılmaz, tedavi sürecinde kapıldığı çaresizlik duygusunu hiç unutamamış: "Bir yakınınız hastalandığında, eğer doktor değilseniz, kendinizi çok çaresiz ve işe yaramaz hissediyorsunuz. Çünkü elinizden hiçbir şey gelmiyor. Ama kemoterapi döneminde annemle ilgilenen hemşire, ilacı sıvı ile karıştırma görevini bana verdi. Onun sayesinde, kendi çapımda, annemin tedavisinde bir rol üstlendim."

Serra Yılmaz hakkında internette yazılanları okuyunca, küçük bir çocukken onu sinemada izleyen ve korkan tek kişinin ben olmadığımı öğrenmek ilginçti... 20’nin üzerinde sinema filminde oynayan oyuncunun "Anayurt Oteli" ve "Teyzem" filmlerinde başarıyla canlandırdığı ve saflığın aynı zamanda ürkütücü de olabileceğini gösteren karakterleri görsel hafızamda bugün bile capcanlı. Yıllar boyunca pek çok filmde ve dizide daha oynadı. Hatta pek çoğumuz, onun son dönemde oynadığı "Parmaklıklar Ardında" dizisinin ve sunduğu "Temel İçgüdü" adlı yemek programının da takipçisi ve hayranı olabilir. Yine de ben onu en çok Ferzan Özpetek filmlerinde sevdim: "Cahil Periler"de, "Bir Ömür Yetmez"de...

Özpetek’in kendi ifadesiyle "uğurum" diye bahsettiği ve her filminde mutlaka rol verdiği oyuncu, bilinen star kalıplarına uymasa da gözlerini ve sesini ekonomik oyunculuğuna öyle bir adapte ediyor ki, şahsen ben Serra Yılmaz’sız bir Özpetek filminin, sahiden de çok yavan kalacağına inanıyorum...

Aaa! Ben kansermişim!

Kanser serüvenini anlatırken de kamera önündeki gibi rahattı Serra Yılmaz: "1991 yılının Nisan ayında bir sabah elime sol mememde bir sertlik geldi. Ellediğim anda kötü bir şey olduğu hissine kapıldım. O sırada beraber olduğum hayat arkadaşıma da söyledim mememde bulduğum sertliği. Ki anksiyetesi yüksek biriydi o ve müthiş bir paniğe kapıldı. Hatta ben ’Canım dur; benden o kadar kolay kurtulamazsın’ diye şaka yaptım. Evden çıktım. Günlerden 11 Nisan’dı, film festivaline uğramam gerekiyordu. Orada da herkese söyledim durumu. ’Kisttir’ diyenlere, ’Kist değil, kanserden aşağısı kurtarmaz’ diye şaka yapıyordum.

İşlerimi hallettikten sonra rahmetli profesör doktor Üstün Korugan’la olan randevuma gittim. Kendisi baktı ve kötü bir şeye benzemediğini söyledi ama temkinli olmak gerek diyerek beni Profesör Doktor Haluk Aker’e yolladı. Testler yapıldı ve doktor durumu söyleyerek ’Sizi ameliyat etmem gerekir’ dedi. Günlerden çarşambaydı, gelecek pazar da oyunum vardı. Ben pazar günü oynayacağım diye tutturunca, Haluk Bey’in sözü olayı idrak etmemi sağladı: ’Serra Hanım, benim için hayatta kalmanız daha önemli!’ Hayat arkadaşımı çağırdım hemen, çünkü ameliyat olup olmamaya onunla karar vermek istiyordum..."

Ameliyatta memenizi alabiliriz

Hayatın yokuş aşağı indiği anlarda aklımıza önce sevdiklerimiz ve illa ki çocuklarımız gelir... Serra Yılmaz da duyduğu kanser ve ameliyat kelimelerinden sonra aklına hemen kızının geldiğini söylüyor:

"Kızım o zaman çok küçüktü, 12 yaşındaydı. Tabii şöyle düşünüyorsunuz; ona hayatta yeterince eşlik edemedim. Ya bana bir şey olursa, yalnız kalırsa... Bunun için ona haber verme taraftarı değildim. Hayat arkadaşımla hemen ertesi gün ameliyat olmam kararını aldık ve ameliyatımı Haluk Bey yaptı. Ameliyathaneye girerken mememin alınabileceği ihtimaline karşılık doktoruma ’Unutmayın, ben bir oyuncuyum’ dedim. Haluk Bey’in "Serra Hanım, sahnede de çıplak değilsiniz ya’ cevabına karşılık, ’Belli mi olur?’ dedim ve sonra uyudum. Ameliyattan çıktığımda tümörün dış kadranda olması sayesinde memem alınmamıştı."

Genetik geçiş mi yaşam şartları mı

Tüm kanser tiplerinde hastalığı getiren pek çok faktör var. Ünlü oyuncuya, 17 yıl önce kanserin neden kendisini seçtiğine dair bir cevabının olup olmadığını soruyoruz. Şu yanıtı veriyor:

"O zaman düşündüğüm ile bugün düşündüğüm çok farklı. Bizim ailemizde benim babaannem ben doğmadan önce meme kanserinden ölmüş, ailede var yani. Fakat genetik kurallarına bakıldığında, hastalığın baba tarafından gelmemesi lazım. Anne tarafındaysa bilinen bir vukuat yok... O dönemde okuduğum kitapların etkisiyle hastalığıma özel bir neden bulmuştum, ama aradan yıllar geçtikten sonra o bulduğum nedenin geçerli olmadığını gördüm. Eğer psikolojik nedenlerin bunu tetiklediğini kabul edersek, ki kabul ediyorum, bu hastalığı da böyle bir olaya bağlıyorum...

Yaşam koşullarının şu şekilde etkilediğini düşünüyorum: Daha fazla egzoz gazı soluyorum, yediğim meyvelerin üzerinde ilaç kalıntıları var. Soluduğum hava, içinde yüzdüğüm deniz iyi değil...Moralin de çok önemli olduğunu düşünüyorum..."

Dondurmayla kemoterapi bulantılarından kurtuldum

Ameliyatın ardından 8 ay tedavi gören oyuncu, hastalığın ve tedavi sürecinin, o dönem yaşamındaki rollerini nasıl etkilediğini de anlattı: "Önce radyoterapi, sonra kemoterapi yapıldı. Süreç oyunculuğumu şöyle etkiledi; oynamadım o sıra. O zamanlar kemoterapilerde çok bulantılarım oluyordu. Dondurma yiyerek buna son verdim. Benim hayat arkadaşımın annesi de meme kanseriydi. Oğluna ’Ona dondurma yedir’ demiş...

Kadınlığıma gelince... O anlamda bir şey olmadı. Evet bir kadın için memesinin alınması iyi bir şey değil. Benimki alınsaydı nasıl olurdum bilmem... Aslında benim hayatımı iç duygu olarak değiştirdi. Kanserden sonra daha iyi yaşama kararlılığım arttı. İlk 15 yıl boyunca senede bir mutlaka kontrollerimi yaptırdım.

Annemin tedavisinde ben de rol üstlendim

Serra Yılmaz’ın Fransa’da yaşayan ve kendi gibi oyuncu olan 29 yaşındaki kızı Ayşe Yılmaz, annesinin tedavi sürecini ve yaşadıklarını şöyle anlattı: "İnsanın bir yakını hastalandığında, eğer doktor değilseniz, kendinizi çok çaresiz ve işe yaramaz hissediyorsunuz. Sevdiğiniz o kişi için her şeyi yapmaya hazırsınız, ama elinizden hiçbir şey gelmiyor. Kemoterapi uygulanırken annemle ilgilenen hemşire hanım, benim ne kadar titizlikle, hatta koruma içgüdüsüyle yaptıklarını izlediğimi fark edince, o ilacı sıvı ile karıştırma görevini bana vermişti. Bu önemli bir sorumluluktu. O hemşire hanıma ne kadar teşekkür etsem azdır. "