-Annelere seslendi ANKARA (A.A) - 25.09.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda ABD ziyaretine ilişkin düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İran ile terörle mücadele konusunda atılacak müşterek adımlar ve Siirt'teki saldırıya ilişkin sorular üzerine Erdoğan, terörle mücadele kararlılığının aynı şekilde devam edeceğini söyledi. Erdoğan, ''Belki bu bizleri de sizleri de bu ifade çok kullanıldığı için bezdirmiş olabilir ama bunu ifade etmek bizim için bir sorumluluktur. Bundan dolayı bunu ortaya koymak durumundayım'' dedi. İran ile Türkiye'nin ortak terör örgütüyle mücadele ettiğini belirten Erdoğan, ''Oradaki ismi farklı, bizdeki ismi farklı, ama terör örgütü aynı. Kandil, İran'ın sınırı oluşu sebebiyle de orayla ilgili özellikle kara ve hava harekatını müşterek yaptığı bir bölge. Buna yönelik olarak bizim de İran ile müşterek yapabileceğimiz bundan sonra operasyonlar var, yaptıklarımız var. Bu konudaki çalışmaları da ilgili birimlerimiz kendi aralarında karşılıklı yürütecekler. Şu anda da yürütülüyor. Bu çalışmalarımızdaki kararlılığı her iki taraf da teyit etmiştir. Herhangi bir erteleme söz konusu değildir. Bunun üzülerek söylüyorum ama bedeli olacaktır'' diye konuştu. Siirt'teki olayın PKK'nın iç yüzünü ortaya çıkardığını ifade eden Erdodğan, şunları kaydetti: ''Buradan öncelikle Kürt kökenli annelere seslenmek istiyorum, ardından tüm annelere seslenmek istiyorum; Siirt'te olan hadise sıradan bir hadise değildir ve gerçek yüzlerini ortaya koyması bakımından çok önemli bir hadisedir. O, PKK'nın gerçek yüzünü ortaya koyması bakımından çok önemlidir. PKK, karşısındaki kadına da kıza da böyledir, kendi içindeki kadına kıza da böyledir. 4 tane kızımızı şehit ettiler. İfade edilen mermi rakamı ne, 200'e yakın mermi, kurşun. Böyle bir vahşet olur mu? Böyle bir alçakça saldırı olur mu? Başındaki tülbenti ortaya koyan Kürt annesi kardeşlerime sesleniyorum; peki şimdi bu tülbentlerinizi nereye sereceksiniz, bu 4 kızımız kimin kızları. Buyurun işte Siirt. Benim damadı olduğum şehir. Orada Kürt kardeşlerim var, Arap kardeşlerim var. İşte buyurun bunlar işte Kürt kardeşlerimiz. Biz onları polis zannettik' diyor. Bu size haklılık mı kazandırıyor? Oradaki polis kolejine yaptığınız saldırı size haklılık mı kazandırıyor? Bu ülkenin polis koleji olmayacak mı? Bu ülkenin polis akademisi olmayacak mı? Bu ülkenin askeri okulları olmayacak mı? Bu devletin çeşitli kurumları var. Siz savunmasız insanları bile çok rahatlıkla öldürebilecek vahşete, alçakça yaklaşıma sahip bir örgütsünüz. İçlerinde 5 tane kadını da infaz ettiler, kendi içlerinde. Şimdi o da ortaya çıktı. 'Gaz zehirlenmesi' dediler. Bunlar acımasızdır. Bunlar kandan beslenirler ve kandan beslendiklerinin, oradan nemalandıklarının en açık ifadeleri de işte bu son attıkları adımlardır. Bizim burada geri adım atmamız, beklememiz mümkün değil. Çok açık net söylüyoruz, biz terörle mücadele ederiz, siyasi iradeyle de müzakere ederiz. Bizim anlayışımız budur. Terörle mücadele sonuna kadar, ama siyasette de müzakere. Siyasete gelen bizimle konuşabilir, ama gelmeyen bizimle konuşamaz. Terörle devlet gerekli gördüğü takdirde, gerekli elemanlarıyla bu görüşmelerini de yapar. Bu sadece terör suçlularıyla değil, farklı suçlularla da bunları yapar. Çünkü devletin görevi neticeye varmaktır. Netice almaktır.''