T24 - Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisinin İsrail donanması tarafından saldırıya uğramasının öncesinde diplomasi trafiği yaşandığı ortaya çıktı. Güney Amerika'dan Washington'a geçen Davutoğlu'nun Clinton ve Netanyahu ile görüşmesi bekleniyordu. Mavi Marmara gemisinde işin bu denli 'kanlı' olacağını tahmin etmeyen yetkililer o gece Ankara, Washington ve Tel Aviv arasında telefon trafiğindeydi.
Kanlı baskının yaşandığı gece yaşanan telefon trafiğini Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş (5 Haziran 2010) yazdı:
Hafta başında İsrail komandolarının Gazze’ye insani yardım filosuna yönelik kanlı baskını öncesinde, Ankara- Tel Aviv ve Washington hattında son güne kadar devam eden nefes kesen bir diplomasi trafiği yaşandığı ortaya çıktı.
Milliyet’in her üç başkentte de krizin merkezindeki isimlerle yaptığı görüşmeler sonrası ortaya çıkan tablo, son dakikaya kadar geminin durdurulması yolunda çabalar olduğu, ancak ne Ankara ne de Washington’da İsrail komando baskınının uluslararası sularda olacağı ve bu ölçekte kanlı olacağına ihtimal verilmediği ortaya çıktı.
Muhtemelen Tel Aviv de baskın emrini verenler de o gece Mavi Marmara’daki olayların kontrolden çıkacağını hesap etmemişler, geçmiş yardım konvoylarında olduğu gibi kolay bir operasyonla gemiyi rotasından döndürmeyi hesaplamışlardı. Çünkü baskının ertesinde, Washington’da çok özel ve son dakikaya kadar gizli tutulan bir toplantı planlanmaktaydı. 1 Haziran Salı günü Başbakan Erdoğan’ın gezisinden ayrılarak Arjantin’den ABD’ye uçması beklenen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Washington’da ABD Başkanı Hillary Clinton, ardından da Kanada’dan gelecek olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecekti.
Davos’ta “One minute” ve Danny Ayalon’la “alçak koltuk” krizinden sonra iyice gerilen Türk-İsrail ilişkilerini yeniden rayına oturtmayı amaçlayan bu görüşme ABD tarafından önerilmiş ve Ankara tarafından kabul edilmişti. Böylece iki başkent arasında Davos’tan beri ilk üst düzey siyasi diyalog sağlanmış olacaktı. Ancak Mavi Marmara’da olayların kontrolden çıkması sonucunda görüşme iptal edildi.
İHH ikna olmadıGemiyle ilgili diplomatik trafik, İHH Gazze misyonunu açıkladıktan hemen sonra başladı. İsrail, doğrudan Ankara’ya önce bu misyona karşı olduklarını, ardından geminin hareket etmesine yakın Mavi Marmara ve filonun Gazze’ye geçmesini “engelleyeceklerini” bildirdi.
Hükümet ve Dışişleri, farklı kanallardan İHH ile temasa geçerek riskler konusunda ve İsrail’in tutumu konusunda uyardı. Dışişleri ayrıca geminin kalkmasına yakın İHH yetkililerini ikna etmeye çalıştı ve hükümet AK Parti milletvekillerinin geziye katılmasını istemedi. Gemi ayrıca herhangi bir silah veya gizli kargo ihtimaline karşı gümrük yetkilileri ve istihbarat birimleri tarafından çeşitli defalarda kontrol edildi. Türk hükümeti de çeşitli kanallardan Washington ve Tel Aviv’e “Biz İHH’yı vazgeçirmeye çalıştık ancak dinlemediler” mesajını verdi.
Ancak diğer taraftan da Denizcilik Müsteşarlığı, filonun “Gazze’ye yardım” amaçlı olarak takdim edilmesine karşın Antalya’dan Kıbrıs duraklı olarak “Beyrut” limanı için gidiş izni almasına göz yumdu.
ABD DışişlerineÜç başkent arasında diplomatik trafik devam ederken, ne Ankara ne Washington’da kimse böyle kanlı bir eylem beklemiyordu. Beklenti, İsrail hücumbotları ve destroyer’larının gemiyi uluslararası karasuları değil İsrail’in 25 mil açığında durdurarak Aşdod ya da Mısır limanına çekmesiydi. Gemi hareket ettikten sonra ABD’nin Ankara’daki büyükelçisi Jim Jeffrey, Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’na giderek son durumla ilgili bilgi aldı ve İsraillilerin gemiyi bir operasyonla durdurup Mısır ya da Aşdod limanına çekebileceği konusunda uyardı. Dışişleri Bakanlığı, gemiyi durdurma konusunda İHH ile temasa geçtiklerini, ancak sivil toplum kuruluşunun ikna edilemediğini bildirdi. Dışişleri Bakanlığı ayrıca ABD’li yetkiliye İsrail’in “itidalle hareket etmesi gerektiği” konusunda bir mesaj iletti.
MİT devreye girdiPazartesi sabahı gerçekleşen kanlı baskın öncesindeki 48 saatte, diplomatik trafik bir kez daha yoğunlaştı. İsrail baskını konusunda kaygılar artmaya başlayınca bu kez MİT de devreye girerek gemi ile irtibata geçti. Gemiyle temas içinde olan MİT kaynakları, oradaki gelişmeleri öğrenerek hükümete bildirdi, ancak İHH’yı rotasını değiştirmeye ikna edemedi.
Milliyet’in Batılı ve Türk yetkililerin anlatımlarından ortaya çıkardığı tabloya göre, tüm çabalara rağmen 3 başkentte de bu tarz kontrolden çıkmış bir saldırı ve trajedi beklenmediği anlaşılıyor. Bir kaynak “Muhtemelen İsrailliler de bunu hesaplamadılar. Hep İsrail ordusunun çok yetenekli ve güçlü olduğu söylenir. Ama onlar da değişiyor. Onların da beceriksizlik yaparak tam bir trajediye sebep olmuş olmaları mümkün” dedi.