Gündem
BBC Türkçe

Ankara halkı Melih Gökçek'i anlatıyor: Kâbus mu, hizmet insanı mı?

23 senedir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Melih Gökçek'in istifasını Keçiören'den Altındağ'a Ankara halkına sorduk. "Gökçek Ankara'yı Ankara yaptı" diyen de var, Gökçek'in istifası için "Bu kabusun bitmesinde geç bile kalındı" diyen de...

29 Nisan 2018 20:30

23 senedir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Melih Gökçek'in istifasını Keçiören'den Altındağ'a Ankara halkına sorduk.

Gökçek'in ilk defa 1984 yılında belediye başkanı seçildiği Keçiören'de, bir kafede kahvaltı yapmak üzere toplanan ve doğma büyüme Ankara'lı olduklarını ifade eden kadınlara eşlik ediyorum.

Masamız ev hanımından öğretmenine, baş örtülerinden ötürü sosyal yaşamda bir şekilde dışlandığını anlatan kadınlardan oluşuyor.

Kadınlar, Gökçek'in başkanlığında muhafazakar kadınlar olarak Ankara'da yaşam alanlarının ve kadınlar arasında sosyalleşebilecekleri tesislerin arttığını anlatıyor.

Ev hanımı Zeliha Okkalı, "Gökçek Ankara'yı Ankara yaptı. Kadınlara özel havuzlar açılması ve bazı komplekslerin kadınlara yönelik olması Gökçek sayesinde oldu. Eskiye göre, artık her yere rahat rahat girip çıkabiliyoruz. 'Ben şuraya gidebilir miyim, hor görülür müyüm' diye kafamda hiçbir soru kalmadı. Şimdi her yer bizim" diyor.

Okkalı, ücretsiz yararlanabildikleri Ankara Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Kursları'ndan (BELMEK) söz açıyor:

"Kentteki sosyal alanlarımız genişledi. Belediyenin kadınlar için açtığı meslek edinme kursları, teknik eğitim kursları var. Foklor kursları, el işi kursları, müzik kursları... Yani biz hepsine gidiyoruz."

Okkalı, "İçimizde kalmış, bak bu yaşta gittik hepsine. Gençliğimizde yapamadığımız şeyleri şimdi yapıyoruz" dedikten sonra masa neşeleniyor.

Ev hanımı Ayşe Uzun, "Ben tefsir kurslarını bitirdim ama artık gitar çalayım, ney çalayım istiyorum. Ama ney üfleyebilir miyim bilmiyorum, artık sonra size türkü söylerim!"

Kadınlar hemen Uzun'a destek çıkıyor: "Git hayatım, tabi git. Bizim Selma da gidiyor Ney kursuna. Sen neden yapamayasın?"

Konuştuğum kadınların Gökçek'e verdikleri desteğin nedeninde esas olarak AKP'ye verdikleri destek öne çıkıyor. Kentlerde ve sosyal yaşamda özgürleşmelerini AKP hükümetine bağlıyorlar.

Öğretmen Nurgül Demir de gençliğinde eşarp mağduru olduğunu, Gazi Üniversitesi'nde Basın Yayın bölümünü bitirmesine rağmen sektörde gazetecilik yapamadığını anlatıyor. Bir başka ev hanımı Hayriye Cihan ise başörtülü kızının sekiz sene öncesine kadar üniversiteye gidemediğini söylüyor.

Başkent Kadın Platformu üyesi olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Safiye Özdemir, baş örtüsünden ötürü 2001 yılında ihraç edildiğini, 2006'da geri döndüğünü anlatıyor:

"Sırf kadın kimliğimden ve baş örtümden dolayı çalışma hakkım elimden alındı. Benimle aynı görüşe sahip erkekler herhangi bir ayrımcılığa uğramazken, benim ekonomik özgürlüğüm elimden alındı."

"Bize 28 Şubat'ta yapılan baskılardan, gerici ve yobaz yaftalarından sonra şimdi kentlerde de özgürüz. Kentlerdeki birçok imkandan faydalanamıyorduk, hastanelere devlet kurumlarına baş örtülerimizle alınmıyorduk."

"Muhafazakar kadınlar olarak Ak Parti ve Gökçek'e sahip çıktık çünkü onlar bizim tepedeki sesimiz oldu. Bu kitlenin özgürleşmesi her geçen gün hem yerel hem ulusal çapta ivme kazandı."

"Yıllardır Ankara'da yaşamasına rağmen Kızılay'a gelmemiş kadınlar var. BELMEK'ler sayesinde bu kadınlara ulaşıldı. Bu kadınlar sosyal yaşama katılmaya başladı."

Peşi sıra gelen belediye başkanları istifalarının somut nedenlerini bilmek isteyip istemediklerini sorduğum kadınlar, her ne kadar sebepleri öğrenmek isteseler de, 'tepeden alınan her kararın da halka açıklanmasını' gerçekçi bulmadıklarını ifade ediyor.

40 yıldır doğma büyüme Keçiören'de yaşadıklarını olduklarını söyleyen Serkan ve Tuba Bingöl çifti ise Gökçek'in istifasından epey memnun görünüyor. Yine de, "Her ne olursa olsun, seçimle gelen seçimle gitmeliydi" görüşüne sahipler.

Tuba Bingol, "Şok oldum, hiç beklemiyordum. Hükümetle aynı kulvardalardı, ne değişti? Altında ne yattığını merak ediyoruz. Üzüldüğümü söyleyemem çünkü kendisini sevmiyorum" diyor.

Eşi Serkan Bingöl ise, "Ankara'yı yeterince soydular, bence artık yeter. Aslında üzülecek durumumuza seviniyoruz. Zorla istifa ettirildi" diyor.

Bingöl, Gökçek'in Ankara'ya en büyük hizmetinin "başkente deniz getirmesi' olduğunu söylüyor:

"Tüm geçitler her yağmur yağdığında deniz oluyor. Dalgıçlarımıza çalışacak saha sundu. Ek olarak, kendi çıkarları için ODTÜ ormanlarını yok etti. Ankaragücü'nü küme düşürdüğü için de ayrıca teşekkür ediyoruz."

Ankara kulislerinde Büyükşehir Belediyesi Başkanı için Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki'nin ismi konuşuluyor.

Altındağ'ın oldukça yoksul bölgelerinden olan Atıfbey mahallesinin gündemi ise Gökçek ya da yeni seçilecek büyükşehir belediye başkanı değil, Altındağ'ın durumu.

Atıfbey mahallesindeki kahvehanede bir yandan oyunlarına devam edip, diğer yandan televizyonda Gökçek'in istifasını dinleyen vatandaşlarla konuşuyorum.

Kahvehane Gökçek konusunda ikiye ayrılmış durumda. Kimisi Gökçek'in 23 yıldır başkentte yolsuzluktan başka bir şey yapmadığını, kimisi ise başarılı olmasa 23 yıl başkan seçilemeyeceğini savunuyor.

Fakat hepsinin ortak noktası şu ki, epey kalabalık kahvehanede bir tane bile hali hazırda Altındağ sınırları içinde yaşayan bulunmuyor.

Doğma büyüme Altındağ'lı olan vatandaşların hepsi çeşitli sebeplerle Altındağ'dan ayrılmak zorunda kaldıklarını, ama yaşadıkları farklı ilçelerden kalkıp buradaki kahvehaneye geldiklerini söylüyor: Etlik, Hasköy, Keçiören, Bahçeli...

Vatandaşlar bu durumu, yıllar yılı o bölgenin bakımsız ve hizmetsiz kalması olarak açıklıyor. Öyle ki kahvehanede, Altındağ'a yaklaşık 90 km uzaklıktaki Sincan'dan gelen bile var.

90 yaşındaki İbrahim Yıldız bu durumu şöyle açıklıyor:

"Altındağ'da hiçbir gelişim yok ki, doğal gaz bile yok. İnsanlar mecbur doğup büyüdükleri yeri terk ediyor ama mahallesini de sevdiği için buraya geliyor. En güzel yer olan Altındağ şu an çöplük bir halde. Gökçek için başka ne diyebilirim?"

"Ben burada büyüdüm, ama şimdi Mamak'ta oturuyorum. Eski mahallem, eski arkadaşlarım için 90 yaşımda kalkıp buraya geliyorum, burası bizim buluşma yerimiz."

Emekli Hüseyin Aklı ise, "İstifa ettirilerek bu kabusun bitmesinde geç bile kaldı. Ben Elvankent'te oturuyorum ama Altındağ'ın durumu harabe. Burası başkentin göbeği fakat bakımsızlıktan ormana döndü. Bari gitmeden şuraları bir düzeltseydi" diyor.

Yan masadan lafa karışan başka bir müşteri, "Sanki Gökçek'ten önce Altındağ Paris'ti. Allah sizin gözünüzü doyursun, size hizmet yaramıyor" diye sesleniyor.

Selim Durmuş ise, "Oğlu Osman Gökçek'i adam etmek için Ankara'yı bitirdi. 23 yılda olumlu değişim olup olmadığını Melih Bey'e ve kimleri kayırdıysa onlara sormak gerekiyor. Bizi kayırmadı hiçbir zaman" diyor.

Ardından başka bir okey masasına dahil oluyorum. Masa Gökçek'i destekleyenler ve desteklemeyenler olarak ikiye ayrılmış durumda.

Emekli Orhan Engez, "Gökçek'in gitmesi Ankara için büyük bir şans. Şeytan bak şimdi televizyonda bir şeyler anlatıyor ama, Ankara'ya dinazor koymaktan, yolsuzluktan, ranttan başka bir şey yapmadı. Atatürk Orman Çiftliği'ni talan etti" diyor.

Necmi Gündoğdu ise, "Adam iyi adam. Çalmadı, çırpmadı. İyi olmasa bunca sene nasıl başkan seçildi? Yine olsa yine kazanırdı. Bir şeyler yapmış ki bu kadar belediye bu kadar borçlanmış" diyor.

Bunun üzerine birbirleriyle sosyalleşmek üzere farklı semtlerden Altındağ'a gelen kahvehane halkı, Engez ve Gündoğdu cephelerinde saf alarak hararetli bir tartışmaya giriyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir