Ekonomi
Deutsche Welle

Ankara-Erbil hattı petrolle güçleniyor

Irak’ın kuzeyindeki özerk Kürt yönetimi, Türkiye üzerinden gerçekleştirdiği petrol ihracatı ile bağımsızlık yolunda önemli bir adım attı. Uzmanlar Erbil-Ankara arasındaki enerji ortaklığının önemine vurgu yapıyor.

25 Haziran 2014 12:20


Irak'ın kuzeyindeki özerk Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara petrol satışı gerçekleştirmesi, Ortadoğu'daki dengeleri değiştirecek yeni bir siyasi ve ticari işbirliğinin ayak sesleri olarak yorumlanıyor.

Türkiye'nin en uzun kara sınırının olduğu Suriye'nin ardından bir diğer komşusu olan Irak'ta da iç savaş ihtimali her geçen gün artıyor. Irak-Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Musul kentini işgali ile başlayan kaos, Irak'ın üçe bölünme senaryolarını yeniden gündeme getirirken, ülkenin kuzeyindeki Kürt bölgesinde Irak'ın orta ve güneyinde yaşanan gerilimden uzak yeni bir döneme giriliyor.

Son yıllarda dünyanın en büyük petrol şirketlerinin akın ettiği Kürt bölgesi, Irak merkezî hükümeti ve ABD'nin karşı çıkmasına rağmen uluslararası piyasalara Türkiye üzerinden petrol sevkiyatına başladı. Irak'ta yaklaşık 150 milyar varil olarak hesaplanan petrol rezervinin üçte biri Kürt bölgesinde bulunuyor. Kürt yönetiminin denetimindeki bölgelerde günlük 300-400 bin varil petrol üretilirken, bu rakamın 2015'te günlük 1 milyon varile ulaşması bekleniyor.

50 yıllık anlaşma

Kürt bölgesinin petrol kaynakları uzun zamandır Türkiye'nin de ilgisini çekiyor. Birçok Türk şirketi bölgede petrol arama faaliyeti yürütüyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani de 4 Haziran'da yaptığı açıklamada, ABD'nin itirazına rağmen Türkiye ile enerji alanında 50 yıllık anlaşma imzaladıklarını, sürenin daha da uzatılabileceğini belirtmişti. Türkiye 2013'ten beri bölgeden tankerler ile taşınan petrolü kendi sınırları içinde depoluyordu. 2014'ün ilk aylarında ise petrol, Kerkük-Yumurtalık Boru Hattı’ndan Ceyhan'a pompalanmaya başlandı.

IŞİD sorunu petrolün önünü açtı

Kürt yönetiminin Türkiye'ye gönderdiği petrolün ilk satışı 22 Mayıs'ta yapıldı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki ise, 23 Mayıs'ta yaptığı açıklamada Kuzey Irak petrolünün uluslararası piyasalara sevkiyatına mesafeli durduklarını “Irak hükümetinin onayı olmadan yapılan petrol ihracatını desteklemiyoruz” sözleri ile vurguladı. Ancak IŞİD'in Musul'u işgali ile ülkenin içinde girdiği bunalım, Kürt bölgesini yeniden ABD'nin gözünde “güvenli liman” haline getirdi. Enerji Bakanı Taner Yıldız 23 Haziran'da yaptığı açıklamada, şu ana kadar Ceyhan Limanı'ndan üç tanker petrolün sevk edildiğini, dördüncü kargonun da pazar akşamı itibariyle yüklenmeye başladığı bilgisini verdi. Yıldız, şimdiye kadar 97 milyon dolarlık Kürt petrolünün satıldığını ve bu miktarın 93 milyon dolarının Halkbank'taki hesaba yatırıldığını kaydetti.

'Kürt petrolünün satışı meşru hale geldi'

Kürt bölgesinden çıkan petrolün Türkiye üzerinden uluslararası pazarlara ulaşmasını Deutsche Welle Türkçe servisine değerlendiren uzmanlar, Erbil-Ankara hattında geliştirilen işbirliğinin bölgedeki refah ve huzuru artıracağını, Kürt devletinin kurulmasını da hızlandıracağını belirtiyor. Irak'ta ülkenin bütününü kapsayacak merkezi devletin çöktüğünü belirten Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil, “Bu durum petrol konusunda Türkiye ile Kürt bölgesi arasındaki ilişkiyi de meşru hale getirmiş oldu. Artık dünya da Kürt petrolünün Türkiye üzerinden pazarlanmasına göz yumuyor” diyor.

'Petrol parası Türkiye'de birikecek'

Irak anayasasının petrol satışı konusundaki kısıtlamalarının fiilen ortadan kalktığına işaret eden Prof. Dr. Ergil, “Irak anayasasına göre petrol gelirlerinin yüzde 17'si Kürtlere, geri kalanı merkezî hükümete kalacak. Ancak şu durumda ortada bir merkezî devlet yok. Bu yüzden Kürtler, petrol parasından kendi paylarını alıp, geri kalanı güvenli bir yerde tutmak isteyeceklerdir. Bunun için de en uygun yer Türkiye” diye konuşuyor.

'Kürtler ekonomik özgürlüğe kavuşuyor'

Kürt petrolünün Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara çıkışının bölgenin bağımsızlığını ilan etmesi açısından da bir dönüm noktası olacağını ifade eden Ergil, “Bağımsızlıkta aslolan siyasi değil ekonomik özgürlüktür. Kürt bölgesinin şimdi bunu çok büyük oranda başardığını görüyoruz. Ancak Türkiye kendi Kürt sorununu çözmeden, iki taraf arasında sağlam bir ortaklık kurulması zor olacaktır” değerlendirmesinde bulunuyor.

'Türkiye ile işbirliği refah getirecek'

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Caşin ise, Irak'ın tıpkı Suriye gibi iç savaşa sürüklenen ve halkı göç etmeye başlayan bir ülke haline geldiğine vurgu yapıyor. Bu ortamda Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin “self-determinasyon” hakkından bahsetmesinin şaşırtıcı olmadığını ancak bunun gerçekleşmesi için Türkiye ve İran'ın alacağı pozisyonun hayatî olduğunu dile getiren Caşin, “Şu bir gerçek ki, bundan sonra Irak toparlansa bile Kürt bölgesinin özerklik katsayısı artmış olacak. Türkiye ile enerjide girilen işbirliği, bölgeye refah ve huzur getirecektir” diyor.

Petrolden sonra sıra doğalgazda

Türkiye'nin zaman içinde Kerkük'teki tarihsel hakkı ve bölgedeki PKK kampları nedeniyle Kürt yönetimi ile ihtilafa düşebileceğini belirten Prof. Dr. Caşin, “Ancak yine de bölgedeki gerilim ve güç mücadelesinde Kuzey Irak'ı koruyacak temel devlet Türkiye olacaktır. Hele petrol ile birlikte doğalgazın da Türkiye üzerinden Avrupa ve uluslararası pazarlara çıkışı sağlanırsa, bu ilişki daha da kuvvetlenecek” diye konuşuyor. Caşin, böylesi bir işbirliğinin Ortadoğu'daki en büyük destekçisinin ise Doğu Akdeniz'de yeni enerji hatları kuran İsrail olacağının da altını çiziyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle