30 Aralık 2019 21:01
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Habertürk'te yayınlanan Türkiye'nin Nabzı programında Didem Arslan'ın sorularını yanıtladı.
Sinan Aygün'ün istifasına giden süreci özetleyen Yavaş "Bu siyasi bir kriz değildir, parti içi mesele de değildir. Kolay yoldan para kazanmaya alışmış, parasını arttırmak isteyen biriyle hukuku uygulamak isteyen birinin tartışmasıdır" dedi.
Bülent Arınç'ın 'Gökçek Ankara'yı FETÖ'yü parsel parsel satmıştır' ifadesi hakkında "Haklıymış" diyen Yavaş, "Ankara'da, biz seçilinceye kadar mantık şuydu: Kim gelirse gelsin işimizi hallederiz, yok artık böyle bir şey. 8 ay boyunca bir tane imar rantı kararı geçmedi. Ankara'nın 20 bin müteahhidi var. Bunların içerisinde sadece 8-10 tanesi yüksek kat alıp haksız kazanç sağladılar. Bunların hepsi FETÖ'ye gitti" diye konuştu.
Bir dönem belediye başkanlığı yapmayı planladığını söyleyen Yavaş, Cumhurbaşkanı adayı olmayacağını vurguladı.
Yavaş'ın öne çıkan ifadeleri şöyle:
"(Sinan Aygün'ün istifası) Benim tarzıma uygun değil ama kolay kazanmaya alışmış kişi ile kanunları uygulayan kişi arasında bir tartışma söz konusu. İmar planından dolayı mahkemenin iptal etmesi var. İçerisinde bir kısım hileli davranışlar var. Meclisten bu kararlar geçerken plan notlarının saklanması gibi deştikçe ortaya saçılan şeyler var. Bizim Büyükşehirin 35 bin davası var. Benim için 35 davadan bir tanesi. Belediye meclisi karar almıştır, biz bunu temyiz etmemişizdir. Temyiz etme yönünde çok baskı yapıldı. 'Siz yeter ki 'evet' deyin biz AK Parti ve MHP gruplarını ayarlarız' lafları edildi. Açık açık her yerde gitmeyeceğimi ifade ettim. Kendi dilekçelerinde kendisinin 10 defa 20 defa benimle görüşmek istediğini ve benim görüşmediğimi.
"Hayır hiç görüşmedim. Aslında televizyonda tartışılmayan öncesi de var. Temmuz, Ağustos, Eylül ayları olabilir. O günlerde MHP'li belediye meclis üyeleri Sinan Aygün'ün binasının mühürlenmesiyle ilgili üç kez önerge verdiler. Hukuk servisine havale ettim. Bu arada Sinan Aygün görüşmek istedi, görüştük. 'Benim burada müktesep hakkım var, mühürleyemezsiniz' dedi. Ben hukuk müşavirini yanımıza çağırdım. 'Ben Sinan Aygün'ün düşmanı falan da değilim. Siz bir inceleyin' dedim. Hukuk servisimiz Danıştay 6. Daire'den emekli hakimle görüşüp mütalaa aldı. Biz o zaman mühürlemedik.
"Kendisinin 2.1 emsale göre inşaat ruhsatı aldığını, mahkemenin ruhsat etmediğini, dolayısıyla dava sonuçlanıncaya kadar mühürlenmemesi gerektiğini iddia etmiş. Bu arada hızlı hızlı bir şekilde fırsatçılık yaparak binanın inşa seviyesi yükselmiş.
"(Sözkonusu avukat Sinan Aygün'le çalışıyor bildiğim kadarıyla? Bu ne kadar etik?) Değil tabii ki. Yeni haberimiz oldu. Önceden Sinan Aygün'le çalıştığını bilmiyordum. Bu olay ortaya çıkar çıkmaz kendisini azlettik. Haklı bir sebebiniz yoksa azledemiyorsunuz. Dava devam ediyor benim 2.1'e göre ruhsatım var, mahkemede de iptal etmediği için mühürleyemezsiniz demiş. Benim dönemimde MHP'li üyeler 'bunu mühürleyin' deyince, hukuk danışmanı incelletti, 'evet müktesep hak olmuş olabilir' dediler. Mahkemenin tebligatının bize verilmemiş olması da bir başka boyut. Neden mühürlenmedi sorusunun cevabı Mimarlar Odası'nın açtığı ayrı davadan geliyor. Belediye meclisi kararı alınca, gelip dilekçe veriyor, niye mühürlemediniz diyor. Mustafa Tuna zamanında 'Hayır mühürlemeyeceğiz' deniliyor. Dava açılıyor ve Mimarlar Odası açıyor ve ruhsatsız olunca biz de mühürlüyoruz.
"(Okul konusu) Hiç gündeme gelmedi. Kendisine ters ve kötü davranışım olmadı. Ben sadece hukuku uygularım dedim. Hukuk müşavirimizi çağırdım, 'bakın Sinan Aygün'ün müktesep hak talepleri var, MHP'nin de mühürleyin talebi var. Siz mütalaa alın' dedim. 30 gün içerisinde mahkeme kararlarını uygulamak zorundasınız. Olayların birçoğu teknik konular. Bakıyorum televizyona insanlar çıkıyor. Emsal, mahkeme kararı nedir bilmiyor. Aramızda bir ihtilaf yaşandı, beni savcılığa şikayet etti. Biz de kendisinden şikayetçi olduk. Bir kısım medya şu anda dava görüyor, kendi kendine infaz ediyor.
"Bunu mahkemede tartışacağız. Bana haber gönderdi, televizyonunda çıkalım diye. 'Biz hakimin moderatörlüğünde tartışacağız' dedim. Ben kesinlikle istinafa gitmeyeceğimi söyledim. Şimdi Sinan Aygün'ün söylediklerine itibar ediliyor da benim söylediklerime itibar edilmiyor.
"(Bahsi geçen 25 milyon lira ödenseydi, durum bu noktaya gelir miydi?) Hayır. Bu yetki belediye meclisine ait. 1,5 emsale Sinan Aygün inşaatı yapmak zorunda kalırdı. İstediği şu, ben istinafa gideyim inşaat seviyesini yüzde 100'e çıkarayım. Benim ona göz yummamı istiyordu. Ben hukukçuyum. İstinafa gitmemizin istemesinin sebebi, ben orada işimi hallederim mi demek istiyor? CHP üyelere diyor ki, 'Siz kabul edin AK Parti ile MHP'yi bana bırakın' diyor. 25 milyon lirayı konuşturan kendisi. Ben 32 derslikli liseyi inşa edeceğim diye söylemiş. 'Kaç para bir okul' diyor, orada da 'Ne bileyim abi 25 milyon lira vardır' diyor. Ondan rakam isteyen falan yok. Milli Eğitim Bakanlığı ile hayırsever Sinan Aygün olarak protokolü yapmış. Gökçek beni aradı, 'bunu öyle yapma da bize yap' demiş, ondan sonra vazgeçtim diyor. Ankara Büyükşehir'in imar daire başkanı bunu fark etmiş. Binayı bitirmeden bize okul yapacaktı diyor. Ancak hayırsever olarak yaptırılacağının bildirildiği ve taahhüt verdiği anlaşılmıştır diye yazıyor. Söz konusu okulun yapımının hayır amaçlı olmaktan ziyade onaylanan imar planının, plan notunda bulunan kamu kuruluşunun sağlayacağı imarlı eğitim parseli üzerine 32 derslikli lise, diğer yapılarla eşzamanlı diyor. Yani diyor bu okulu yapmadan biz iskan yapmayacağız deniyor.
"Dedim ki bunlar yarın iskana gelecek. Henüz taahhüdünü yerine getirmemiş, yapı ruhsatını almamışlar var. Bunun parasının tayini kendi başıma yapamam. 4 tane grup başkanvekili yan yana gelsin. İmarda verilen rantla onun karşılığında ne alacağını onlar karar versin. Bunun üzerine 'Abi sen okulu yapmamışsın' diyor, konu bu raddeye geliyor. Dilekçe veriyor, 'benden sadece para istediler' diyor. Düzgün bir insan o paranın ne için istendiğini oraya yazar. Sağdan soldan haber gönderdi. 'Savcılığa vereceğim, benim işimi görmezlerse' dedi. Ben de 'elinden geleni ardına koyma, bu belediyede artık hukuk işliyor' diye mesaj attım, cevap yazmadı. Bir hakim grup başkanvekiline söylüyor, 'Mansur'a söyle istinafa gitmezse ceza alır'. Ben bu kararı almasaydım, MHP şikayet edecekti, yine müfettiş gelecekti.
"Onlar diyor ki 'Bizi Sinan Aygün çağırdı' diyor. Çağıran kendisi. Demek ki tuzak kurmaya çağırmış. Ben hukukçuyum, birisi gelse, Aygün'ün oraya rüşvet ister gibi para istese, ne yaparsınız, kovarsınız değil mi? Çıkıp aynı arabayla belediyeye mi gidersiniz? Burada kumpas kurmaya çalıştılar. Arkasında kimler olduğunu biliyorum. Bu olayın olduğu günlerde kimlerle telefon görüşmesi yaptıklarını isteyeceğim. Farkında mısınız AK Parti ve MHP uzaktan istiyor. Kendi meclis üyeleri oybirliği ile Sinan Aygün'ün aleyhine almış. Biz o kararları uyguluyoruz. Mansur Yavaş ile rüşvet kelimesini yan yana getiriyor. Bu çamurlar bize bulaşmıyor. Allah kendi dillerini kendilerine doluyor. Asla ve asla böyle bir ifade olmamasına rağmen bir kısım medya saldırdıkça saldırıyor.
"(Melik Gökçek) Bu soruyu soran Beyaz TV muhabiri. Sürekli görüşüyorlar. Artık Melih Bey işi gücü bıraktı, sürekli internetten hakaret üzerine hakaret ediyor. Kendisini muhatap almıyoruz. Bütün belediye meclis kararlarında plan notları saklanmış. Benim görevi devraldığımda yüzde 30. Asıl kıymetli yer aşağısı. Mahkeme kararı bozuyor. Biliyor ki inşaat durdurulacak. Mayıs ayında inşaat seviyesi yüzde 60. Her işi bırakmış AVM'ye yüklenmiş. Ben başkasının para hırsıyla, kazancıyla uğraşacak halim yok. Mantık şuydu Ankara'da, biz seçilinceye kadar, kim gelirse gelsin işimizi hallederiz, yok artık böyle bir şey. 8 ay boyunca bir tane imar rantı kararı geçmedi.
"30 bin metrekare inşaat yapma hakkı var. Buna göre kendinizi ayarlayın dedik. Projenizi tadil edin, yıkacaksanız, yıkın, indireceksiniz indirin dedik. 1 ay bekleyeceğiz. Yapmazsa yıkarım. Ankara'nın 20 bin müteahhidi var. Bunların içerisinde sadece 8-10 tanesi yüksek kat alıp haksız kazanç sağladılar. Bunların hepsi FETÖ'ye gitti. Sinan Aygün'ün ortakları dahil şimdi yurt dışında.
"(Kılıçdaroğlu'nun 'ihale dünyasının 5'li çetesi var' sözü) Ben 5'li çete demedim, bu işi yapan 5-10 kişi var diyorum. Ertan Işık belediye meclisi üyemiz önerge verdi. FETÖ'yle ilişikli olarak. Hukuksuzlarla mücadele ediyorum. Bunlar hep kul hakkı. Sizin villanız var. 15 yıl önce villa kooperatife girmişsiniz, birden bire villaların arazisine girip oraya gökdelen inşa ediliyor. Her bir villa sahibine 2 daire veriliyor. Bunlar bir şekilde imar aldıktan sonra ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan bedavadan yüzlerce daire sahibi oluyor. Ankara'nın bu yüzden ekonomisi zayıfladı.
"Bu rant düzenini bozacağım. Şu anda buralarda rantlar çok yüksek, kıyamıyorlar. 1 kat aşağı olmasını bile kıyamıyorlar. Para her şey değil. Danıştay diyor ki, buraya bu kadar inşaat yaptırırsanız Eskişehir yolu felç olur diyor. İddia ediyorum. Mahkeme kararları versin kararların hepsini uygulayacağız. Yoksa ben kimsenin düşmanı değilim. Tahminimi söylüyorum, birdenbire şikayet edip arayı bozmasının sebebi şu anda Çevre Bakanlığı'ndan ümidi var. Böyle ortamda, mahkeme kararı var, Çevre Bakanlığı niye arttırsın bunu? Çevre Bakanlığı niye şehre karşı işlenen suçlardan bir tanesini işlesin. İçişleri Bakanlığı Mansur'u görevden alır, biz de kurtuluruz diye düşünmüşler. Seçimden önce de denediler. Seçimin bittiğinin farkında değiller. Ankara halkına hukuka uygun bir şekilde hizmet etmekten başka bir şey düşünmüyoruz.
"(Bülent Arınç'ın da 'Gökçek Ankara'yı FETÖ'yü parsel parsel satmıştır' ifadesi) Haklıymış. Genellikle Çukurambar'daki fotoğraflar kullanılır. Aday olduğumda benim kızım hazırlıkta okuyordu. Üçüncü sınıfı geldiğinde sınav kaçırdı. Çukurambar birden bire 20-30 katlı nüfus arttı. Trafik çekilmez oldu. Bu yüksek katlı binaları yapanlar kim? Hep aynı isimler çıkıyor. Sayın Yalçın Akdoğan Başbakan Yardımcısıydı. 17-25'ten sonra ısrarla 'Bunların mallarını almayın' dedi. Hala Sinan Aygün hakkında tek soruşturma yok. Bunların hepsi satıldı ve paralar yurt dışına gitti. Kendisinin 'Mansur Yavaş'ı FETÖ'cüler aday yaptı, ikna etti' deyince farz oldu uğraşmak. O verdiği isimler kimlerle daha çok görüşmüş. Verdiği ismin binası henüz bitmemişti, olduğu gibi Gökçek fotoğraflarla dolu.
"Aynı tartışma bir Ahmet Şahin'le olsaydı, bu kadar üstüne gidecek miydiniz? Sinan Aygün'ün isminin büyük, parasının çok, zengin olması mı gündeme taşıyor? Birdenbire zengin olmak isteyen, doymayan, şu binayı bir an önce bitirmek isteyen birisinin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanına attığı iftiralardır.
"Kemal Bey'e dedim ki, istinafa gitmemizi istiyorlar. Belediye Meclisi 1,5 emsali onaylamış ve bitmiş. Mahkemede Sinan Aygün kaybetmiş. Dolayısıyla ben hukuku uygulayacağım dedim, 'Hukukçusun sen bildiğini yap' dedi, o kadar. 2009'da söylediğim gibi ev kiraladım. Önümüz boş. 3 daire oturuyoruz. Komşular geldiler, 'Abi sen aday oldun, Çankaya Belediyesi'nden seni tanırlar, bunun bir durumuna bakar mısın' dediler. Baktım orada sağlık ocağı vardı. Şimdi orası gökdelen olmuş, ben penceremi açamıyorum. Belediye başkanı ve hukukçu olarak şehre zarar veren hiçbir şeyi onaylamayacağım. Büyükşehir Meclisi'nde biz azınlıktayız ama Büyükşehir Belediyesi Meclisi ranta kapalı. Sinan Aygün'ün feveran etmesinin sebebi, büyükşehir belediyesinden iş çıkmayacağını biliyor.
"(İçişleri Bakanı Soylu'nun 150 belediyede teftiş açıklaması) Ben sayın Soylu'yu dinlemedim. Ben herkese açağım, muhalefet üyelerine de açığım. Herşeyimizi inceleyebilirler. İki tane emekli mülkiye müfettişini danışman olarak bulunduruyorum. Müfettiş göndermesi gayet normal. Ben den önce 80 kişiye okul hakkıyla rant verilmesi. Benden önce Gökçek hakkında parsel parsel iddiaları yapıldığı zaman oraya müfettiş gelmemesi anormal.
"(Yerinize kayyım atanmasını bekliyor musunuz?) Hayır inanmıyorum. Bunların telefon konuşmalarını isteyeceğiz. Gerekirse TBMM'ye de götüreceğiz. Bunun arkasında hükümetin olduğuna inanmıyorum. Bugün belediyeyi zarara uğratmaktan bazı görevlileri savcılığa verdik. Şehrin kalbine hançer gibi saplanan bazı tartışmalı, mahkemelik olan binalar var. Elbette bakacağım, kontrol ediyorum. Bütün AVM'lere bakıyorum, gerçekten usulüne uygun yapılmış mı diye. Meclis kararlarında plan notları yok, saklanmış. İlk Meclis'e geldiğinde reddediliyor. Burada gizli 13 tane plan notu var deniyor. 2016 Şubat ayında ikisinin birleştirme kararı encümene geliyor, burada da plan notu saklanmış. Sadece Aralık ayında yapılan itiraz üzerine 32 derslik plan notunu koymuşlar. Bunları kim silmiş, ne olmuş, müfettişe vereceğiz.
"Benim avukatım 2011 yılında dava açmış, herkese bu telefonu dinlettim. Ben göreve geldiğim zaman böyle bir dava yok. Mehmet Ali Alan, olabiliyorsa açsın tazminat davasını. Kendisini Baro'ya şikayet ettik, azlettik. Sinan Aygün aleyhine aynı mahkemeden karar çıkınca Sinan Aygün'ün inşaat yapmasını sağlıyor. Burada menfaat çatışması yok mu? Biz yeter ki bir kişi ekmek versin herkese alan açıyoruz yeter ki kul hakkı yemesin. Ankaralının hakkını koruyacağız, beni bunun için seçti.
"Bugüne benzer olayları daha önce de yaşadık. Seçimden önce çok ağır iddialarla saldırdılar. Benim dava dosyam mahkemede görülüp, bana iftira atan şahıs mahkum olmasına rağmen, bu konuşulan konuların hepsini yargılama esasında gündeme anlatmama rağmen yine çektim televizyon programlarında uzun uzun sorguya tutuldum. Orantısız bir suçlama, orantısız bir hücum ve saldırı. Orada da bir kişi bana karşı suç işlemiş, ben savcılığa vermişim. Bugün 30 milyon kişi arasında birbiriyle dava var. Bizi yargısız infaz ettiler. Ama Ankaralı bu suçlamalara karşı cevabını verdi. Ben 'Bu şahsın resmi belgede sahtecilikten 1 yıl 8 ay cezası var' demiştim. Bu saygın işadamı diye lanse edilen bu şahıs hakkında çocuk pornosu indirmekten, depolamaktan suç işlediğini söylemiştim. Buradan da kendisi 3 yıl hapis cezası aldı. Benden de 6,5 yıl ceza almıştı. 4 yılını bana sahte senet vermekten almıştı. İcra hukukunda senetteki imza onun çıkmadı diye bana para cezası verilmişti. Benim sahte senet düzenlediğim iddiasına karşı, benim söylediğimi kimse dinlemeyip, bana suçlu muamelesi yaptılar. Seçim adına yaptılar bunu. Kazanamadılar. Şimdi ne oldu? Bu iftirayı atanlar, bir suçlunun peşinde medet umanlar, sokakta nasıl gezecekler? Benim hakkımı nasıl ödeyecekler? Sonuçta bu şahıs mahkumiyet almış. Kim kimi kullanıyor bilmiyorum. O mu rakibimi, rakibim mi onu kullanıyor bilmiyorum. İnşallah bu emsal olur bir daha yapmazlar.
"Artık mahkeme bitti, benim suçsuzluğum kesinleşti, bitti. Şerefiyle namusuyla iş yapan olayın mağdurunu suçlayan yazı yazanlar inşallah utanırlar. İnşallah kendilerine ve çocukları böyle bir iftiraya maruz kalmazlar. Zor günler geçirdik ama kendimize güvendik. Vatandaş da bize inandı. Bu olay da böyle olacak. Ankaralı Mansur Yavaş'ı da tanıyor Sinan Aygün'ü de tanıyor.
"Kesinlikle böyle bir fikrim yok. Ankaralı bizi hizmet için seçti. Ben siyaseti bırakmıştım. Benim için en büyük makam, görev sürem bitince 'geldi, adam gibi hizmet etti' desinler. Çoluğuma, çocuğuma yarın 'Baban güzel hizmet etti, biz kendisinden razıyız' derlerse benim için en büyük makam o.
"Belediye Başkanlığını bir dönem yapmaya kararlıyım. Hatta arkadaşlarım da kızacak. Ucunu bir miktar açık bırakıyorum, belki o güne kadar tamamlanamayan projelerin bir kısmı tamamlanmamış olabilir. Yoksa ben ailemle güzel vakit geçirmek istiyorum. Kişisel kanaatim 2 dönemden başka bu tür görevlerin yapılmaması gerektiği. Sizin için olağan bir iş haline gelir. 2 dönem kurula getirilirse sizden sonra geleceklerin de önünü açıyorsunuz. Çok iyi belediye başkanlığı yaptım Ankaralı memnun dediğim zaman o körlük olacaktır. İki dönem olursa gençler kendilerini hazırlayacaklar. Ankaralı benden kendisine hizmet etmemi bekliyor. 24 saat görevdeyim. Gece kalkarım, kar yağdı zaman acaba arkadaşlarımız gerekli tedbirleri aldı mı diye bakarım.
"(Kılıçdaroğlu'nun 'tabi aday olabilir' sözü) Benim için sürpriz oldu, böyle bir işte ismimin geçmesi beni mutlu etmiştir. Temenni ediyorlardır ama benim gerçekten böyle bir düşüncem yok. Size bir şehri emanet ediyorlar. Tek düşüncem var. Daha önceden eleştirdiğim birçok aksaklığı ortadan kaldırmak, Ankaralıların mutlu olmasını sağlamak. Akşama kadar bana iş diye o kadar çok mail geliyor ki. Ben Ankara içinde rahat gezen bir insanım. Hakikaten işsizlik çok fazla.
"(Genel başkan Cumhurbaşkanı adayı mı olmalı?) Ben belediye başkanıyım. Gerçekten boş konuşuluyor onlar. Ekrem Bey'i de sıkıntıya sokuyor. Hele bir de kıyaslama yapılıyor. Sosyal medyada temenni ve dilekleri yaza yaza. Keşke seçmen verse. Öncelikle bizim birinci vazifemiz tam manasıyla hizmet etmek. Eğer odaklanmazsak gerçekten hata yaparız.
"(Yeni parti oluşumları var) Biz belediyede şeffaflığı uyguluyoruz. (Bu konular sizi ilgilendirmiyor mu?) O konular beni ilgilendirmiyor. Onu bence parti yöneticilerimize sorun. Onlar bu soruya cevaplarını vereceklerdir. Beni ilgilendiren bir şey var Ankara'ya hizmet etmek. Bana belediyeyi, projeleri sorun. Ben şimdi size 'yeni partiler iyi oluyor veya iyi olmuyor'u söylemem ne iyi yapıyor, ne kötü oluyor. Bu bir siyasi polemik noktasını ortaya çıkarıyor.
"Kamu hukuku yöneticileri, siyasi yöneticiler, AİHM'de görev yapanlar böyle çabucak verilecek kararlar değil. Bence referanduma gidilmeli. Dünyada başımıza ne gelirse çevre faleketlerinden. Ankara'da her yerde gökdelenler oldu. Ankara'nın iklimi değişti, nem var artık Ankara'da. Bizim yaptığımız müdahaleler mutlaka bir şeyleri bozuyor. Şimdi çevre felaketinin tek sebebi bizleriz. İstanbul'un bir ekolojisi var. Allah'ın yarattığına dokunmamak lazım. Bizim için iyi bir şey olsaydı oradan ikinci kanal mutlaka olurdu. Bir Suveyş Kanalı, Panama Kanalı ile aynı ortamda değiliz. Bilim adamlarının bu konuyu tartışması gerekir. Bazı görüşler var çok vahim. Marmara'daki canlının ortadan kalkabileceğini, Boğazdaki akışı değiştireceği söyleniyor. Bilim adamlarına itimat etmek durumundayız.
"(Ankara için çılgın projeniz var mı?) Ankara'yı zengin etmektir. (Anka Park'ta durum nedir?) Bekliyoruz. Bize teslim edilince Ankaralıya soracağız. Birçok meslek odaları, üniversiteler bu projenin yanlış olduğunu söylediler. Gökçek direndi, 'burası 1 milyon turist getirecek' dedi. En az masrafıyla en iyisi yapılmış olsaydı. 1 milyon Çinli turist gelecek dendi, Ankara'da Çinli turist gördünüz mü? Turist kültürünüze gelir. Mesela Japonlar iğne oyasının hastası. Nallıhan'a gelirler. Nallıhanlıları oraya götürüyorlar. İstanbul'da Tatilya vardı. Buna rağmen Tatilya'yı satmak durumunda kaldılar.
"(Dinozorlar ne oldu?) Duruyor şu anda. Bir fikrim var ama bende kalsın. Oraya halkın parası gömüldü. Halka soracağım, anket yapabiliriz. Sadece o değil ki, o kadar çok ki. Mesela Gökçek'in oğlu kulüp başkanıydı. Dünyanın en büyük spor tesisini yaptı, 650 milyon lira harcandı. Bu parayla metro yaparsınız. Onun üzerinde antrenman sahası var. Daha sonra oğlu başkan olamayınca vites attı. Ankara'nın bugün ulaşım sorunu olmayacaktı, metro yapılmış olacaktı. Tek başına aldığı kararlarla yanlış projeler yapıldı. Her ne kadar ticari olarak yapmış olsa da elbette güzel yaptığı şeyler var. Yaşlı bakımları, engellilere bakımları mükemmel. Onları aynen devam ettiriyoruz.
"Mesela şu kamelya, 390 tane alınmış. Let aydınlatmalı figür. Parklar için almışlar. Bir tanesi 1231 TL. toplamına 14 milyon ödenmiş. İsrafla mücadelenin en güzel yeri saydam ve şeffaf olmak. Bütçeyi nasıl harcadığımızı halka göstereceğzi. Seçimden önce taahhüt ettik. Ankaralılar da duysun, bütün ülke de duysun. Belediye başkanı halktan aldığı vergileri, su paralarını vs. bunları onlar adına harcayan kişidir, memurdur. Alaska'da belediye başkanı 9 yıl bir kediydi. Çünkü belediye meclisi bütçeyi hazırlıyor, nerelere harcadığı belli. İngiltere'de Londra haricinde hiçbir belediye başkanı maaş da almaz, belediyeye de gitmez. Mustafa Tuna geldiğinden itibaren toplum rahatladı. İnsanları karşısına alıp, ayrıştırmadı. Biz de geldiğimizden beri halka verdiğimiz sözler var. Büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik. İhaleleri canlı yayında açık olarak başlattık. İnsanlar nereye ne para harcadığımızı görüyor. Büyük ihalelerde çok büyük kırımlar başladı. Kızılay'da iki tane alt geçit yapacağız. 37 milyon liradan ihaleye girdik. 25 milyon liraya gitti. Eskiden bu ihalelerin hepsini davetiye usulü gibi iki üç firma giriyor ve hemen hemen hep aynı firmalar alıyordu. Bütçede şu anda 416 milyon lira tasarruf ettik. Ayrıca biz 570 milyon borçla devraldık. Diyelim ki bu bardağı satın alıyorsunuz. Buna bir rakam koyuyorsunuz. Biz bunu açık ihale yatığımız için 6-7'ye yapıyoruz ve tasarruf ediyoruz. Birçok il ve ilçe açık ihale yapmaya başlattı.
"(Halk istemedi diyelim o dinozorları, imha mı edeceksiniz?) İmha etme diye bir şey yok. Bu para harcanmış. Bir şekilde bu paranın ne yapıp yapıp da 750 milyon harcanan paranın boşa gitmemesi için uğraşacağız.
"Üretime yönelik işler yapıyoruz. Kızılırmak suyu boşa çıkmıştı Ankara'da. Bir iki kez akıtılması gerekiyordu. Bu suyu Gölbaşı-Bala arasında sulamada kullanacağız. Oradaki yakın köylüleri çağıracağız, sulu tarımı öğreteceğiz. Oralarda sulu tarım hareketi başlatmak suretiyle büyük bir istihdam sağlayacak.
"(Çalışanların sorusu var. Ödenmemiş ikramiyelerimizin ödeme talimatını vererek yüzümüzü güldürür müsünüz?) Öderiz tabii ki, bizde kimsenin parası kalmaz. Artık maçlara gitmiyorlar, siyasi parti gösterilerine gitmiyorlar.
"Dört parti grubu yanyana gelecek. Bir kişiye rant veriliyorsa bunun belli miktarını sadece ve sadece ihtiyacı olanlara ev yapmaya verebilirdik. Diyelim ki mahkeme iptal etti, ben yapmıyorum demek adil değil. Onlara kaynak sağlayarak konut projesi yapacağız. Seçimden önce yardımlarınız kesilecek deniyordu. Hiç yardımlar kesilmedi. Biz Mart'tan itibaren geri kalanını dağıttık. Kart sistemine geçiyoruz. Artık insanlar kart alacaklar. Kart kullanamayacaklara gıda malzemesi vereceğiz. Ankara'da satamayıp da elinde kalan üreticilerden nohutu alıp ihtiyacı olanlara dağıtıyoruz. Kart sistemi öyle çalışacak ki artık kimse kimsenin yardım aldığını anlayamayacak. Gelire göre iki ayda bir paraları yükleyeceğiz. Halk ekmek büfelerinde ekmeğe ihtiyacı olanlar alıyor gibi bir görüntü var. Bakkalların çoğu bayimiz olacak. Yeni marketler açacağız. Halk ekmeğe gittiniz kartınızı uzattınız, 1,25'ten ödeyeceğim. Yardım alan kişi kartı uzatacak kimse onu tanımadan 7'den alacak. Suriyelilere yardım yapılacak, ama kart verilmeyecek.
"Toplam işten ayrılan sayısı 159'du. (İşe alım oldu mu?) Alıyoruz tabii ki boşalan yerler, emekli olanlar var. Ben dedim ki, gerçekten kusuru yok, hatalı bir şekilde işine son verilmişse. 30 bin personel var, derhal iade ederiz dedim. Bazı meclis üyeleri geldiler anlattılar, hemen geri başlattık. AK Parti'ye yakın bir sendika bize teşekkür etti. Bizim kimsenin ekmeğiyle bir işimiz yok. Yeter ki artık gözümüze bakarak hakaret etmesin.
"İşe başladığımızda maalesef özellikle köy yollarına asfalt yapıyoruz diye Şubat'ta, Mart'ta asfalt yapılmayacak dönemde asfalt yapılmış. Hiçbirisi tutmamış. Yollar hendek ve çukurlara dönüştü. Bir ihale yaptık. Nisan-Mayıs-Haziran'da hazırladığımız ihaleyi Ağustos'ta yaptık. Sonuçlanması Kasım'ı buldu. Şu anda asfaltlama çalışmalarına devam ediyoruz. Mavi masamız var, aksaklık varsa bildirirlerse aynı gün onarıyoruz.
"Ben onlarla asfaltla yarışamam. Suya zam yapıyordu asfalt yapıyordu. Bu çok kötü bir iş. Çocuğunuz ilaç parasını götürüp giyime harcıyorsunuz gibi bir şey. Ben bunu yapamam. Tasarruf ederseniz, pahalı yapmak zorunda mısınız? Dünya artık asfaltı tartışmıyor, kentte insanları daha sağlıklı yaşatmayı tartışıyor. Şimdi dünya insanları farklı yaşam biçimine nasıl iteriz bunu tartışıyor. Biz asfaltı tartışıyoruz. Bu demek değildir ki asfalt, yol yapmayacağım. Asfaltı Karayolları yapıyor. Belediyenin kültür, ekonomik faaliyetleri var. Benim ölçümün ne kadar ton asfalt döktüğüyle değil ne kadar değer kattığıyla. Ankara'da termal sağlık ve kültür turizmi ile insanları çekeceksiniz. Ankara'nın bütün ilçelerin kendine has değerleri var. Ankara'nın kendi kültürü tanıtılmadı. 81 ilin Anadolu kültür projesi. Ben onlara yer göstereceğim, 'gelin kendi kültürünüzü tanıtın' diye.
"Acil yapılması gereken kavşaklar var. Ben bunları hakikaten belediyecilik saymıyorum. Fen işleri bunları toparlayıp getiriyor. Öncelikle toplu ulaşıma insanları özendirmemiz lazım. İstanbul'da metrobüs kullanılıyor, Ankara'da metro bile kullanılmıyor. Alt geçitler, üst geçitler insanları araba almaya yöneltti. 8,5 milyarla borç aldık, 11 milyarı geçti şimdi borcumuz. Hem tasarruf ettik, hem geçtik. Nisan ayı sonunda kararname çıktı, Metroya 2 milyar küsur borcunu üzerimize yıktılar açıkçası.
"Kutlanıyordu ama maalesef zayıf kutlanıyordu. Kent konseyinde 400'ü aşkın sivil toplum temsilcisi var. Bizim partimiz Ankara, bu gözle bakalım dedik. Güzel bir hazırlık yaptık. 23 Nisan, 19 Mayıs, Cumhuriyet ve dini bayramlar bütün Türkiye'de kutlanan bayramlar. Ankara'ya gelişi bizim bayramımız. Bu sene Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 100. yılı dedik. Bunu görkemli bir şekilde kutlamamız lazım dedik. Atatürk Ankara'ya geldiğinde nüfus 25 bindi. 'Ağalar niye geldiniz' dediğinde 'Memleket için kanımızı akıtmaya geldik' deniliyor. Mustafa Kemal Atatürk'e en büyük moral veren olaylardan birisi. Her kesimden insan vardı. Bir kentin dünya kenti olması için böyle günleri olması lazım. Kendine has festivalleri, etkinlikleri olması lazım. 23 Nisan geliyor, Meclis de Ankara'da. Güzel bir şekilde, Ata'ya layık şekilde yapmaya çalışacağız.
O kadar çok işsiz var ki. İnşallah 2020 yılında kırsal kalkınma projeleri, fuar alanı, organize sanayiye destek gibi her türlü çalışmanın içerisinde olacağım. Ankara'daki insanları mutlu olması en büyük temennim. İnsanların gülen yüzünü görmek istiyorum. Karşınızdaki partisini değil insan olduğunu görürseniz bu yeterli ve başarabiliyorsunuz.
"(Siyasi hayatınıza CHP'de mi devam ettireceksiniz diye soruyorlar?) Bunlar saçma sorular. Beğeni düzeyi yüzde 68 çıktı geçen ankette. Keşke yüzde 90'ını mutlu edebilsem Ankara'nın. Siyasetle uğraşırsanız bu pek mümkün değil.
"(Melih Gökçek de bazı mesajlar göndermiş. Açıklama gönderirse buradan aktarabilirim) Benim tavsiyem torunuyla uğraşsın.
"(Siz kendinize yönelik operasyonlar bekliyor musunuz?) Allah'ın da bir hesabı var. Bunların bir karşılığı yok. Ne Gökçek, ne Özhaseki ile ilgili tek bir inciten kelime çıkmadı. Sinan Aygün'le de öyle. Ben sadece işime odaklanmak istiyorum. Rakibini kötüleyerek seçim kazanıldığı nerede görülmüş acaba. Ankaralı hemşehrilerimize ve bütün vatandaşlarımıza sağlık ve mutluluk getirsin inşallah. Allah kazalardan, belalardan, kötülüklerden milletimizi korusun diyorum.
© Tüm hakları saklıdır.