Gündem

Ankara Barosu Başkanı: Sulh ceza hâkimi, gözaltında işkenceye uğradığını beyan eden kişilerin ifadelerini tutanağa geçirmedi

"Polis, kayganlaştırıcı maddeler kullanmak suretiyle, gözaltındaki kişilere copla tecavüz edileceği intibası yarattı"

28 Mayıs 2019 22:18

Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, kamu görevine son verilen 105 eski Dışişleri Bakanlığı personeline yönelik gerçekleştirilen 'FETÖ' operasyonda gözaltına alınan bazı kişilere yönelik kötü muamele ve işkence iddialarına hakkında değerlendirmede bulundu. Sağkan, işkenceye uğrayan kişilerin, sulh ceza hâkimliğinde işkenceye uğradıklarını beyan etmelerine rağmen, ifadelerin tutanağa geçirilmediğini açıkladı. Gözaltında bulunan 5 kişinin işkenceye uğradığını beyan ettiğini aktaran Sağkan, “Bazı kayganlaştırıcı maddeler kullanılması suretiyle kendilerine copla tecavüz edileceği intibası yaratacak şekilde copun vücutlarında dolaştırıldığını, büyük bir korku ve paniğe neden olacak şekilde davranıldığını beyan ediyorlar” açıklamasında bulundu.

TIKLAYIN - Ankara Barosu: Emniyette 5 kişiye işkence yapıldı

Ankara Barosu'na bağlı Avukat Hakları Merkezi, Cezaevi Kurulu ve İnsan Hakları Merkezi; Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Soruşturma Bürosu'ndaki işkence iddialarına ilişkin rapor hazırladı. Rapora ilişkin HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sorularını yanıtlayan Sağkan’ın konuya ilişkin açıklamalarından satır başları şöyle:

Tehdit ve hakaret edildiğini bildiriliyor. “Sen evli misin? Karınla aynı yatakta bile yatamayacaksın”a varan ifadeler var.

Bazı kayganlaştırıcı maddeler kullanılması suretiyle kendilerine copla tecavüz edileceği intibası yaratacak şekilde copun vücutlarında dolaştırıldığını, büyük bir korku ve paniğe neden olacak şekilde davranıldığını beyan ediyorlar.  6 kişiden 5’i bunu söylüyor ve ifadeleri tutuyor. Bir kişi böyle bir muameleye maruz kalmadığını belirtiyor.

Gözaltındaki kişilerin belli sürelerle, sağlık kontrollerine götürülmesi gerekiyor. Ancak diyorlar ki, doktorun yanında kolluk kuvveti vardı. “Biz böyle bir muameleye maruz kalmışken bunu nasıl beyan edelim” diyorlar. Yalnızca bir tanesi yanında kolluk kuvveti varken işkenceye uğradığını beyan ediyor. O da yanındaki kasın polisin panik olarak telefon ettiğini, doktorun “Ben bunu tutanağa geçireceğim” diyor ancak, rapora bunun geçirilmediğini görüyorlar.

Bir kişinin uzun süre dizlerinin üzerinde bekletilmesi nedeniyle dizlerinde oluşan morluklar arkadaşlarımız tarafından fotoğraflanarak tespit edildi.

Dosyada 3 kişinin etkin pişmanlıktan yararlandığı ancak ikisinin iradesi dışında beyanının alındığı belirtiliyor. Etkin pişmanlıktan yararlanmak için yapılan baskı burada bir kötü muamele yapıldığı kanısına varıyoruz.

Biz esas hakkındaki durum ile ilgilenmiyoruz. Biz kötü muamele var mı, yok mu bununla ilgileniyoruz. Biz bu iddiaları çok ciddi bulduk. Bu soruşturmayı yürüten personelin, soruşturmadan acilen el çektirilmesi gerekiyor.

Bundan sonraki süreçte doktor kontrollerinin, kolluk kuvveti olmadan gerçekleşmesi gerekiyor.

Kişilerin gece yarısı koğuşundan çıkarılıp başka bir yere götürülmesi bile tek başına bir delildir.

Oradaki kamera kayıtları bir an önce alınmalıdır. Çünkü kişiler “Odada bir kişi daha vardı teşhis edemem ama beni koğuştan çıkaran kişiyi teşhis edebilirim” diyor. Şüpheliler gözlerim kapalıydı ancak sesinden teşhis edebilirim diyor.

Sulh Ceza Hâkimliği’ne sevk edildiğinde bir kişi “Ben işkenceye uğradım” diyor. Hâkim bu kadar kişi var, bir tek sen mi uğradın” diyor. Başka kişiler de “Hayır ben de uğradım” diyor. Buna rağmen bu ifadeler tutanağa geçirilmiyor. Bu açıkça görevin  kötüye kullanımıdır.  

FETÖ den yargılanan birisine de olsa kötü muamele işkence insanlık suçudur! Bunu anlatmak zorunda kalmak beni çok üzüyor.

Emniyet değerlidir açıklaması da değerlidir. Hiçbir idari tahkikat yapamdan bu ibarenin sunulması çok yanlış olmuş. Ankara Emniyetin insanların vicdanını rahatlatmak için daha dolu dolu çıkması gerekiyor.