GÖKÇER TAHİNCİOĞLU
Anayasa Mahkemesi, torba yasayla getirilen, kamu görevine girecek kişilere yönelik güvenlik soruşturmalarında her türlü bilgi ve belgeye erişilmesine olanak sağlayan düzenlemeyi, “Keyfiliğe yol açabileceği” gerekçesiyle oybirliğiyle iptal etti. Mahkeme, kanunda, güvenlik soruşturmasının sınırlarının açık biçimde gösterilmesi gerektiğini belirterek, kriterleri sıraladı.
CHP’nin açtığı davayı karara bağlayan Yüksek Mahkeme, iptali istenen, OHAL sonrasında torba yasayla getirilen kanun maddesini özetledi. Kararda, söz konusu düzenlemeyle, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmakla görevli birimlerin bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının arşivlerinden ve elektronik bilgi işlem merkezlerinden bilgi ve belge almaya, tutulan kayıtlara ulaşmaya ve mahkeme kararlarını almaya yetkili olduklarının hükme bağlandığına işaret edildi.
Anayasal hak
Maddeyi oybirliğiyle iptal eden Yüksek Mahkeme’nin kararında, anayasanın kişisel verilerin korunması, özel hayatla ilgili düzenlemelerine işaret edildi.
Kararda, “Kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, insan onurunun korunması ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimidir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında, ‘...adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm veriler…’ kişisel veri olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir”’ denildi.
“Keyfiliğe karşı önlem alınmalı”
Kanunun, kişilerin hem özel bilgilerinin hem de haklarındaki tüm mahkeme kayıtlarının araştırılmasına olanak tanıdığının anlatıldığı kararda, kişisel verilerin elde edilmesi konusunda, “Anayasanın 13. ve 20. maddeleri uyarınca kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını sınırlamaya yönelik kanuni bir düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir olması gerekir” ifadesi kullanıldı.
Kararda şöyle devam edildi:
“Hukuk devletinde kanuni düzenlemelerin herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Kanunda bulunması gereken bu nitelikler hukuki güvenliğin sağlanması bakımından da zorunludur.”
Kriterler sıralandı
Kararda, kamu görevlilerinin anayasaya sadakat yükümlülükleri bulunduğu, kanun koyucunun bu nedenle güvenlik soruşturması yapma hakkının olduğu belirtilerek, buna karşılık, güvenlik soruşturması ile ilgili düzenlemelerde, kime, hangi sınırlar içinde tedbir uygulama yetkisinin verildiğinin, kötüye kullanmalara karşı alınan tedbirlerin gösterilmesi gerektiği vurgulandı.
Kararda, ilgili kanunda, “bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına, bu bilgilerin hangi koşullarla saklanacağına, ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânının olup olmadığına, bilgilerin bir müddet sonra silinip silinmeyeceğine, silinecekse bu sırada izlenecek usulün ne olduğuna, yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim yapılacağına” yer verilmesi gerektiği kaydedildi. Buna karşılık, iptal edilen kanun maddesinde bu kriterlerin bulunmadığı belirtildi.
Anayasa Mahkemesi, daha önce Devlet Memurları Kanunu’ndaki benzer bir düzenlemeyi de iptal etmişti.