Gündem

Anayasa Mahkemesi, 7 yılda 2 bin 299 başvurucuya 67 milyon lira tazminat ödedi

CHP'li Özel, geciken adaletin adalet olmadığını hatırlatarak, yargıdaki siyasallaşmanın bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini söyledi

23 Haziran 2020 08:05

Anayasa Mahkemesi 2012 Eylül’den bu yana 253 bin 120 başvurudan 200 bin 694’ünü karara bağladı. Yüksek Mahkeme, 8 bin 361 hak ihlali kararı aldı. 2 bin 299 başvurucuya 67 milyon lira tazminat ödendi. İktidarın yargıya müdahale ettiğini belirten CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, tarihin en büyük yargı krizinin yaşandığını söyledi.

 
CHP’li Özel’in, AYM’ye yapılan başvurularla ilgili soru önergesine yanıt veren Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yüksek Mahkeme’ye yapılan başvurularla ilgili istatistikleri paylaştı. Buna göre, AYM’ye bireysel başvuru hakkının getirildiği 23 Eylül 2012’den 2019 yılı sonuna kadar 253 bin 120 başvuru yapıldı. Bu başvurulardan 44 bin 65’i halen derdest iken 200 bin 694 başvuru karara bağlandı.

Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre Yüksek Mahkeme, 8 bin 361 başvurucunun hakkının ihlal edildiğine hükmederken ihlal tespiti yapılan başvurulardan 2 bin 299’unda tazminata hükmedildi. 39 milyon 265 bin 836 TL manevi, 27 milyon 735 bin 754 TL maddi olmak üzere toplam 67 milyon 1591 TL tazminata hükmedilirken bu tutarın 65 milyon 790 bin 140 TL’si ödendi. Ayrıca bu başvurulardan 7 milyon 622 bin 822 TL tutarında yargılama giderine de hükmedildi.

"Yürütmenin yargıyı tamamen kontrolüne alma isteğini deşifre etmektedir"

AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın, Yüksek Mahkeme’ye yapılan bireysel başvuruların yüzde 52.1’inin adil yargılanma hakkının ihlaline ilişkin olduğunu ifade ettiğini anımsatan Özel, Bakan Gül’ün açıkladığı verilerin ihlal iddialarını kanıtlar nitelikte olduğuna dikkat çekti. İktidarın yargıya müdahale ettiğini söyleyen Özel, “Bu müdahale, mahkemelerce evrensel hukuk ilkelerinin değil, yürütme organının görüşlerinin dikkate alındığı bir gerçekle ülkemizi yüz yüze getirmektedir. Mahkemelerce verilen hatalı kararların bir bölümünün AYM eliyle bozuluyor olması olumlu karşılanabilir. Ancak geciken adaletin adalet olmadığı ilkesini hatırlatarak yargıdaki siyasallaşmanın bir an önce sona erdirilmesi gerekmektedir. İktidar partisinin yargının temel sorunlarını çözmek yerine, savunma mesleğinin temsilcisi barolara müdahaleye hazırlanması, yürütme organının yargıyı tamamen kontrolüne alma isteğini deşifre etmektedir” değerlendirmesini yaptı.