Gündem

Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Murat Sevinç: Barışı savunmak neden 'ihanet' olsun!

"CHP'nin vermesini anlayabilirim ama hiç mi farklı bir şey düşünmüyorlar?"

24 Ocak 2018 11:38

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki görevinden KHK ile ihraç edilen Doç. Dr. Murat Sevinç, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye'nin Kuzeybatısında bulunan Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı'nı eleştirenleri hedef alarak açıklamada bulunan siyasi iktidarın söylemlerine tepki gösterdi. Sevin, " 'Türkiye’nin şu koşullarında ‘barış’ demenin kendisi bile ihanetle ve terörizmle özdeşleştiriliyor. Akıl almaz hakaretlere uğruyorsunuz. Ulusal meselelerde insanlar farklı düşünebilir, farklı çözüm önerileri öne sürebilir. Anayasa’da ‘düşünce hürriyeti,’ ‘ifade hürriyeti’ ilkeleri yer alıyor” dedi.

Birgün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre Doç. Dr. Murat Sevinç, sosyal medya paylaşımları nedeniyle siyasilerin, gazetecilerin ve vatandaşalrın tutuklanmasına, bu kişilerin "terörist"lerle yan yana düşmekle itham edilmesine tepki gösterdi. Afrin operasyonuna karşı olanların terörist ilan edilmesinin pozitif hukukta yeri olmadığını da söyleyen Doç. Dr. Sevinç, “Toplumda birilerinin çıkıp, ‘Şöyle olsa daha iyi olur’ demesi bile riskli bir şey haline getirildi. Devletleri böyle durumlarda eleştirenler mutlaka olur” dedi.

"Karşı çıkmak neden ‘ihanet’ olsun?"

Siyasi iktidarın kullandığı söylemlerin pozitif hukukta dahi yer almadığını kaydeden Doç. Dr. Murat Sevinç, şunları kaydetti:

Karşı çıkan kim var kim yok, milyonlarca insanı, ‘harekata karşı çıkanlar terör örgütlerinin yanındadır’ diyerek terörist ilan ediyorlar. Bunun pozitif hukuk tartışmasıyla bir ilgisi yok. Böyle bir terminolojiye izin veren bir hukuk metni de yok. Askeri harekata çeşitli gerekçelerle karşı çıkmak neden terörizm olsun? Terörizm başka şeydir.

"Barış Atay’ı neredeyse bir yurttaş olarak yasaklayacaklar!"

Bu yapıldığında, ‘Aman bir şey demeyeyim, sorgulamayayım başım belaya girmesin’ der insanlar ve nitekim hemen herkes bu ruh halinde. Barış Atay’ın tiyatro oyununun yasaklanması mesela. Adamı neredeyse bir yurttaş olarak yasaklayacaklar! Anayasa, ‘sanat özgürdür’ diyor, ‘bilim özgürdür’ diyor. Absürt kabul edilmesi lazım böyle şeylerin ama edilmiyor işte. Türkiye’de yurttaş, yurttaş olduğunu bilmez. Ortalama, kendisini ‘devlet’ zanneder. Anayasalardaki temel hak ve özgürlüklerin ‘kendisini devlete karşı korumak için’ var olduğunu bilmez, düşünmez.

"Ayrık otu olmamak için iktidarın yanında olma çabasındalar"

Uzun süredir ben de başkaları da yazıyor. Anayasa’daki temel haklar rejimi askıya alındı. Yeni değil bu, uzun süredir. Birer ilke olarak orada duruyorlar yalnızca ama uygulanmıyorlar. Anayasa askıya alındığında da böyle sonuçlar yaşanır haliyle. Bunu ben ana muhalefetin seçimi olarak görüyorum. Ayrık otu olmamak için bir ‘ulusal’ dava söz konusu olduğunda iktidarın yanında olmak ya da hiç olmazsa öyle görünmek çabası içinde. Belki de gerçekten böyle düşünüyorlardır. CHP’den söz ediyoruz sonuçta. Ancak bu operasyona karşı olmayanlar da operasyonu herhangi bir açıdan eleştirebilirler. Örneğin farklı yollar önerip diplomasi isteyebilirler.

"En katı devletlerde dahi eleştiriler olur"

 

Dışişleri Bakanı, ‘Karşı çıkan herkes teröristlerin yanındadır’ dedi ama çok sayıda yurttaş böyle düşünmüyor ve sonrasında gösteri yapana ya da sosyal medyadan karşı çıkanlara gözaltılar da başladı. Toplumda birilerinin çıkıp, ‘Şöyle olsa daha iyi olur’ demesi bile riskli bir şey haline getirildi. Devletleri böyle durumlarda eleştirenler mutlaka olur. En katı devletlerden İsrail’e bile karşı çıkan çok sayıda İsrail yurttaşı var.

"Yurtta sulh, cihanda sulh..."

Ben, bir mucize olan Türkiye ortalamasından farklı olarak Ortadoğu uzmanı filan değilim. Sıradan bir anayasacıyım. Ve bakın Anayasa’nın Başlangıç kısmında Türk yurttaşlarının “Yurtta sulh cihanda sulh arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu’ yazıyor. Barış sözcüğünü ağzına alan, farklı yollar öneren herkesi terörist safında tutarsanız insanlar nasıl konuşacak? Gazeteciler haber yazarak kendilerini nasıl güvende hissedecek? Uzunca bir süredir pek çok konuda bu durum geçerli.

"CHP gibi bir partinin destek vermesini anlayabilirim ama mutlak destek ne demek?"

Farklı görüşler var ama Türkiye’nin şu koşullarında ‘barış’ demenin kendisi bile ihanetle ve terörizmle özdeşleştiriliyor. En hafif biçimde, akıl almaz hakaretlere uğruyorsunuz. O yüzden bütün ülkeye ve ana muhalefet partisine Allah akıl fikir versin demekten başka elimden ne gelebilir. Muhalefet de bu koşulların doğmasına ve sürmesine önemli katkı yapıyor. ‘Mutlak destek veriyoruz’ diyor. CHP gibi bir partinin destek vermesini anlayabilirim ama mutlak destek ne demek? Hiç mi farklı bir şey düşünmüyorlar? Farklı bir önerileri yok mu? Bunlar sıradan vatandaşın sorabileceği son derece meşru sorular. Ulusal meselelerde de insanlar farklı düşünebilir farklı çözüm önerileri öne sürebilirler. Siz böyle açıklamalar yaptığınızda, tüm gazeteler ortak manşetlerle çıktığında, karşıt düşünen ya da farklı önerileri olan herkes son derece zor durumda kalır. ‘Barış’ diyen bir avuç insan var zaten. Anayasamızda ‘düşünce hürriyeti,’ ‘ifade hürriyeti’ ilkeleri yer alıyor. Ancak ne yazık ki hukuk tartışması yapılamayacak bir durumdayız. Bir takım anayasacıların çıkıp ‘Anayasaya aykırı işler yapılıyor’ dediğinde bunun bir faydasının olacağını düşünmüyorum. Olmuyor da zaten. Yediğiniz hakaretle kalıyorsunuz.

"Israr etmek gerek"

Ancak ısrar etmek gerek. Bu memleketin bir anayasası ve tarafı olduğumuz sözleşmeler olduğunu inatla hatırlatmak lazım. Düşünce özgürlüğü demokrasi dediğimiz şeyin özüdür. Düşünce ve ifade özgürlüğü yoksa demokrasi yoktur. Her şey düşünce özgürlüğü üzerine inşa edilmiştir.

"Düşünce ve ifade özgürlüğü yoksa siz de yoksunuz"

Bakın, Anayasa’nın 15’inci maddesinde, ‘Temel hak ve özgürlükler belirli durumlarda sınırlanabilir’ diyor. Savaş durumunda dahi (ki şu an bir operasyon yapıyor, Meclis tarafından savaş ilan edilmedi), savaş durumunda dahi, ‘Hiç kimsenin yaşama hakkına, maddi manevi bütünlüğüne dokunulamaz, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz’ Bakın, ‘Savaş durumunda dahi’ deniyor. Aynı madde ‘Kimse suçluluğu mahkemece saptanana kadar suçlu sayılmaz’ da diyor. Ama tutup karşı çıkan teröristtir diyorlar. Pes hakikaten. Milyonlarca insana bu kadar ağır bir itham yöneltilebilir mi? Ana muhalefet de ‘tam destek’ veriyor. CHP böyle bir parti. Operasyonda eleştirel konum almak istemedi ama hiç olmazsa düşünce özgürlüğünü savunabilir. Düşünce özgürlüğü ve diğer anayasal ilkeler CHP’yi ilgilendirmiyor mu? KKTC Cumhurbaşkanı, Afrika Gazetesine yapılan saldırıdan sonra ‘Eleştiriye tahammül olmalıyız’ dedi. Düşünce özgürlüğünü savunamadığınız zaman hiçbir şeyin anlamı ve önemi kalmıyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü yoksa siz de yoksunuz. Düşünce özgürlüğü olmadığında, içine organ tıkıştırılmış manasız çuvallar olarak sürdürürüz yaşamımızı. CHP yönetimi hiç olmazsa anayasayı açıp okumayı denesin. Düz bir okuma. Hatta yorulmasınlar, yalnızca 15.maddeyi okusunlar. Bunu başarabileceklerini sanıyorum!