Dünya

'Anayasa değişikliği heves mi saldırı mı?'

Türkiye'de AKP hükümetinin gündeme getirdiği anayasa değişikliği paketi, Economist dergisindeki bir makalede yorumlanıyor.

26 Mart 2010 02:00

T24 - Saygın İngiliz politika ve ekonomi dergisi Economist, Türkiye'de AKP hükümetinin gündeme getirdiği Anayasa değişikliği paketini yorumladığı son sayısında bu süreçle ilgili "reform mu yoksa laik düzene saldırımı" ifadesini kullanıyor. Düzenlemenin darbe düzenlemeye çalışabilecek kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açacağını belirten Economist CHP'nin bu pakete karşı çıkmasını "CHP gibi laik düzenin bir kalesi olan mahkemenin, seçilmiş yetkililerin generaller üzerindeki otoritesini beyan eden her hamleye karşı çıkmak gibi içgüdüsel bir refleksi var" sözleriyle tanımlıyor. Pakete karşı çıkanların, değişikliğin İslamcıların hukuk sistemine sızmasına izin vereceğini düşündüğünü belirten Economist, referandum seçeneğinin riskli olduğuna da dikkat çekiyor. Anayasa değişikliği dışında Türkiye'nin Afrika açılımlarına da dikkat çeken Economist, Türkiye'nin Afrika'yla ticaret ve bu kıtada nüfuz elde etmek için yeni bir arzusu olduğu kaydediliyor. 

"Reform ya da ölüm" başlıklı makalede hükümetin Anayasa reformları için kendisini bir mücadeleye hazırladığı belirtiliyor.

"Reform hevesinde yeni bir patlama mı, yoksa laik düzene son bir saldırı mı?" diye soran dergi, bu sorunun yanıtı ne olursa olsun, AKP hükümetinin laik elitler arasındaki karşıtlarıyla gerilimi artırdığını söylüyor.

Economist, "Değişiklikler, bir dönem her şeye gücü yeten generallerin ve yargıdaki müttefiklerinin gücünü daha da azaltacak" diyor.

Değişiklikler arasında ileride darbe düzenlemeye çalışabilecek kişilerin sivil mahkemelerde yargılanabilmesinin de olduğunu söyleyen Economist, benzer bir değişikliğin Cumhuriyet Halk Partisi'nin ısrarıyla Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini kaydediyor ve şöyle devam ediyor:

"CHP gibi laik düzenin bir kalesi olan mahkemenin, seçilmiş yetkililerin generaller üzerindeki otoritesini beyan eden her hamleye karşı çıkmak gibi içgüdüsel bir refleksi var. Bu, AKP'nin önerdiği değişikliklerin neden yargıçların seçilme yöntemini tamamen değiştirmeyi öngördüğünü açıklayabilir. Paket onaylanırsa, Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunu Cumhurbaşkanı seçecek. Hükümet, çoğu mahkeme yetkilisini atayan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üzerinde de nüfuz kazanacak."

Pakete karşı çıkanların, bunun İslamcıların Türkiye'nin hukuk sistemine sızmasına izin vereceğini söylediğini belirten dergi, "AKP, taraftarlarının en büyük sıkıntısı olan türban yasağını ele alsaydı bu tür iddialar daha büyük bir geçerlilik taşırdı" diyor.

Economist, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, değişikliklerin Avrupa Birliği üyeliği için yapılacağı konusunda ısrar ettiğini belirtiyor.

Değişiklikler için parlamentoda üçte iki oranında çoğunluğun gerektiğini kaydeden dergi, bu çoğunluğa sahip olmayan Erdoğan'ın muhalefet partileri nezdinde lobi yaptığını, ancak tüm muhalefet liderlerinin önerilerini reddettiğini söylüyor.

'Muhalefet, muhalefette kalır'

Bu durumun Erdoğan'ı değişiklikleri referanduma götürmek zorunda bırakabileceğinin ifade edildiği makale şöyle sona eriyor:

"Referandum da riskli. Seçmen 'Hayır' derse, bu AKP hükümetinin kendisine karşı verilmiş bir oy olur. Ancak parti yetkilileri 'Fark etmez' diyor. Kamuoyu yoklamaları Erdoğan'ı yüzde 40 destekle rakiplerinin çok önünde gösteriyor. Muhalefet, anayasal ya da diğer reformlara körü körüne direnmeyi sürdürdükçe muhalefette kalacaktır.

Osmanlı rüyaları

Economist dergisi bu haftaki sayısında bir de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Kamerun ve Kongo ziyaretleri üzerinden Türkiye-Afrika ilişkilerini ele alan bir makaleye yer veriyor.

"Osmanlı rüyaları" başlığını taşıyan yazıda özetle, Türkiye'nin Afrika'yla ticaret ve bu kıtada nüfuz elde etmek için yeni bir arzusu olduğu kaydediliyor.

Gül'ün Afrika ziyaretinin daha çok ticari olduğunu belirten dergi bu durumun, Gül'ün heyetinde 140 işadamı olmasını açıkladığını söylüyor.

Ekonomik krizle beraber Türkiye'nin Avrupa'yla ticaretinin darbe aldığını belirten Economist, "Türkiye'nin muhafazakar kesimlerinden gelen küçük ve orta ölçekli işletmeler Anadolu kaplanları Afrika'da iş fırsatlarını kovalıyor" diyor.

Afrika'da siyasi nüfuz

Türkiye'nin bir gün Afrika'da siyasi nüfuz da elde etmek istiğini belirten dergi, Türkiye'de 2005'in "Afrika Yılı" ilan edilmesinin, Ankara'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde geçici üyelik elde etmek için yürüttüğü kampanyayla ilgili olduğunu belirtiyor. Economist, biri dışında tüm Afrika ülkelerinin Türkiye'ye oy verdiğini kaydediyor.

Dergi, Ankara'nın Afrika'da 12 büyükelçilik açtığını, ya da açmayı planladığını ifade ediyor.

Economist, genç Afrikalı diplomatların Ankara'da eğitim gördüğünü, Gül'ün son gezisinde de Türk üniversiteleri için bursların dağıtıldığını kaydediyor.

Ancak dergi Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girme hedefinin, bazen Afrika'daki arzularını gerçekleştirmeyi zorlaştırabileceğini belirtiyor.

Buna örnek olarak da, Ankara'nın Brüksel'den gelen itirazlar sonucu, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Darfur'da savaş suçu işlemekle suçlanan Sudan Cumhurbaşkanı Ömer el Beşir'e yapılan daveti geri çekmesi gösteriliyor.

"Türkiye'nin kur yaptığı diğer Afrika ülkelerindeki ihlaller ileride başka başağrılarına yol açabilir" diyen dergi, Gül'ün çekinmediğini ve "Burada bizim gibi çok insan var. Mesela Lübnanlılar" dediğini aktarıyor.

Dergi makaleye şu satırlarla son veriyor:

"Gül, buna Ermeniler ve Rumları da ekleyebilirdi. Ancak çoğu, Osmanlı İmparatorluğu çökerken öldürülen ya da sınır dışı edilen ve daha sonra Afrika'da büyük tüccarlara dönüşen Hristiyanların torunları. Türkiye'ye yönelik hisleri Afrikalı kardeşleri kadar sıcak olmayabilir."