Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde ağır bir yenilgi yaşayan AKP’de, seçim sonuçlarının belli olduğu ilk saatlerden hemen sonra ‘değişim’ tartışması başladı. Değişimin teşkilatlardan başlayacağı, parti yönetimi ve kabineyle devam edeceği kulislerde yüksek sesle konuşuluyor.
Bir bölüm AKP’li, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çevresi’ odaklı eleştirilerini yüksek sesle dile getirirken, ‘Erdoğan’ın yanlış yönlendirildiği’ tezini merkeze alıyor.
‘Yanlış yönlendirme’ tezi, aslında geniş bir altyapıyı içinde barındırıyor.
Sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yanlış adımlar atıldığıyla sınırlı değil.
‘AKP’nin, geleneksel tabanı ile bağlarının koptuğu, partinin yeni nesil vitrininin toplumla bağının zayıf olduğu, sokağın artık eskisi gibi okunamadığı, geleneksel muhafazakar seçmenlerin arasında sınıf farklarının oluştuğu’ eleştirileri başlıklardan birkaçı.
Daha önce kenar mahallelerde yan yana oturan AKP’lilerden bazılarının hızla zenginleşirken, kalanların benzer standartlarda yaşam sürdürmesi örneği en çok dile getirilenlerden.
Siyasetini ‘kutuplaşma’ üzerine kuran ve artık ikna edemediği kesimi kazanmak derdini bir tarafa koyan AKP’nin, ekonomik sıkıntıları, savaş ve çatışma siyasetinin getirdiği yorgunlukları, kadrolaşma ve yolsuzluk odaklı adaletsizliklere karşı tabanda oluşan tepkiyi okuyamadığı da yapılan değerlendirmeler arasında.
Erdoğan’ın yanlış yönlendirildiği tezini işleyen, bir bölümü parti vitrininden ve saray çevresinden ayrı düşmüş AKP’liler, Cumhurbaşkanlığı’nda oluşan dar bir kadroyu hedefe koyuyor.
Bu kadronun, kişisel rant ve makam derdini öne koyduklarını ve mutlaka değişmeleri gerektiğini söylüyorlar.
* * *
Ancak bu eleştirilerin gelinen aşamada Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde hızlıca yankı bulduğunu söylemek zor.
‘Partili Cumhurbaşkanı’ modeline geçildiği aşamada, AKP için ‘metal yorgunluğu’ teşhisini koyan Erdoğan, büyük bir hızla önce parti teşkilatında değişikliklere imza attı. Erdoğan, parti vitrinini de değiştirdikten sonra kabine revizyonu yaptı. Erdoğan, son olarak yerel seçimi hesaplayarak, İstanbul’da Kadir Topbaş, Ankara’da Melih Gökçek başta olmak üzere bazı belediye başkanlarını değiştirdi. Bütün hesaplar, yerel seçimde başarı üzerine konumlandırıldı.
Erdoğan, yerel seçimin, 24 Haziran 2018’deki başkanlık seçiminin sağlaması niteliğinde olacağı düşüncesiyle, başarıya ulaşabileceğini hesapladığı isimlerle yola çıktı.
Ancak bütün bu hesaplar, 23 Haziran seçimiyle bozuldu. Kamuoyuna, “AKP-MHP oylarının hala yüzde 50’nin üzerinde olduğu, Cumhur ittifakının seçimden galip çıktığı” açıklamaları yapılsa da parti içindeki değerlendirmeler bundan farklıydı.
İstanbul seçimi henüz yenilenmeden önce büyük kentlerin kaybedilmesi, MHP’nin kazandığı kentler ve AKP’nin genel kaybı üzerine raporlar hazırlanmaya başlandı.
Ekrem İmamoğlu’nun, yenileme seçiminde Binali Yıldırım’a yaklaşık 10 puan fark atması ise Cumhur ittifakının Türkiye genelindeki oylarını yüzde 50’nin altına çekti.
Erdoğan’ın, parti yönetimine, seçimden hemen sonra bu tablonun nedenleri ile ilgili çalışma talimatı verdiği, AKP’nin güçlü olduğu ilçelerde bile neden bu sonucun alındığının detaylı araştırılmasını istediği ifade ediliyor.
* * *
Kulislerdeki iddialara göre, gelen raporlar doğrultusunda önce İstanbul’daki il ve ilçe yönetimiyle ilgili değerlendirme yapılacak. İstanbul İl Başkanı ve ilçe başkanlarının performansı analiz edilecek. Büyük ihtimalle İstanbul’da geniş çaplı bir değişime imza atılacak.
Değişim İstanbul’la sınırlı olmayacak. Ankara, Antalya, Mersin, Adana başta olmak üzere kaybedilen kentlerde teşkilatların hangi hataları yaptığı da masaya yatırılacak. Teşkilatlarla ilgili değişimin geniş kapsamlı olabileceği değerlendiriliyor.
Teşkilatlardan sonra parti yönetiminde de değişikliğe gidilmesi bekleniyor. Genel yorum, mevcut yönetimin başkanlık sistemine adapte olamadığı, eski-yeni dengesinin sağlıklı kurulamadığı, partinin emektarı bazı isimlerin küstürülmesinin olumsuz sonuç verdiği yönünde. Bu doğrultuda parti vitrinin ve MYK-MKYK’nın yenileneceği de iddia ediliyor.
Erdoğan, bugün grup toplantısından sonra, kabine değişikliği konusunda, “Böyle bir şey yapılması gerekiyorsa yaparız. Sipariş üzerine bu işler olmaz. Bu vatanı sevenler olarak bunları sürekli gündemde tutmak şık olmaz, şık değil. Böyle dışarıdan dayatmakla kabine değişikliği olmaz” dedi.
Erdoğan’ın, ‘istenildiğinde değil, ben istediğimde’ tavrı biliniyor. Bu yüzden, teşkilat ve parti ile ilgili tasarruflardan sonra kabine değişiminin gündeme gelmesi genel beklenti. Tarih olarak ise yaz sonu, sonbahar başı işaret ediliyor.
Kulislere yansıyan bilgilere göre, partide, ekonominin ‘aileden olan’ Berat Albayrak’a bırakılmasının yanlış olduğu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarının tepkiye yol açtığı, dışarıdan atanan bazı bakanların uyum sağlayamadığı, Meclis’in de daha güçlü gözükmesi gerektiği konuşuluyor.
Erdoğan, Albayrak ve MHP’nin de desteklediği Soylu konusunda bir tasarrufa gideceğinin işaretini vermiş değil. Ancak parti ve Meclis grubu ile ‘istişare’ ettikten sonra adım atabileceği konuşuluyor.
* * *
İstanbul’da alınan sonuç, yeni parti kurma hazırlığı yaptıkları artık yüksek sesle konuşulan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu cephelerinde de hızlıca masaya yatırıldı.
Erdoğan’ın, yaz sonu parti kurabilecekleri ve AKP’den ayrılacak milletvekillerini alarak grup kurmayı amaçladıkları konuşulan Babacan ve Davutoğlu odaklı gelişmeleri de yakından izlediği belirtiliyor.
Özellikle ‘küskün’ olduğu belirtilen isimler konusunda adımlar atılabileceği iddialar arasında.
AKP, önce İstanbul seçimini kamuoyuna unutturmak eğiliminde.
S-400’ler ve ekonomi başta olmak üzere sıkıntılı konu başlıkları da yazın sıcak gündem maddeleri.
Ancak partide kaynayan kazanın değişim olmadan soğumayacağı da bir gerçek olarak önünde duruyor.
Asıl soru ise değişimin gerçekten AKP politikalarına nasıl yansıyacağı, partinin toplumla yeniden bağ kurabileceği bir makas değişimini sağlayıp sağlamayacağı…