Magazin

'Amy, ecstasy ve alkolü karıştırdığı için öldü'

Amy Winehouse önceki gün Londra’nın Camden bölgesindeki evinde hayatını kaybetti.

25 Temmuz 2011 03:00

T24 - Amy Winehouse önceki gün Londra’nın Camden bölgesindeki evinde hayatını kaybetti. Otopsi raporu henüz açıklanmadı ama ölüm nedeniyle ilgili rivayet muhtelif. Herkesin aklına ilk olarak uyuşturucu geliyor. Ölümü esnasında evde olan eski eşi Blake Fielder’ın ifadesi de bunu doğruluyor.



MTV yapımcılarından Danny Panthaki, Winehouse’un farklı uyuşturucu maddeleri karıştırdığı ve bir şişe votkayla birlikte eroin, kokain, extacy ve ketamin aldığını iddia etti. Adı açıklanmayan ancak Winehouse öldüğü sırada evde olan arkadaşlarından biri, The People dergisine, “Sabah 10.30’da uyuşturucu satıcısı eve geldi ve Amy ondan çeşitli uyuşturucular aldı” diyor. Bu ‘arkadaş’ların kim olduğu bilinmiyor zira Amy, Londra’nın en pahalı sokağında yer alan, içinde üç yatakodası, bir müzik stüdyosu ve bir de spor salonu olan yaklaşık 2.5 milyon pound değerindeki evinde sık sık ‘parti’ veren bir insan. Londra polisi, Amy öldüğü sırada evde olan kişilerin ifadesini aldı ancak aralarında şüpheli bulunan ya da tutuklanan yok. İfadeler birbirini doğruluyor: Amy uyuşturucu aldı ve bir ara yataktan düştü. Otopsi sonucunun en geç bugün açıklanması bekleniyor.


Takıldığı pub’da yas var

Amy Winehouse’un cansız bedeni dün akşam Camden morguna kaldırıldı. Üzerine bordo bir battaniye örtülerek sedyeye konulan Amy’nin bedeni sevenleri ve arkadaşlarının acı dolu bakışları arasında evden uzaklaştırıldı. Komşular, Amy’nin sevgilisi yönetmen Reg Traviss’in bahçede dizleri üzerine çöküp bir süre kalkamadığını anlatıyor. Arkadaşlarıysa, Traviss’in Amy’yle evlenmek istediğini ancak son gelişmelerden sonra ayrılık kararı aldıklarını anlatıyor. Traviss, Amy için İstanbul’a da gelmiş, üç gün oyunca Akaretler’deki W Otel’de kaldıktan sonra rehabilitasyon merkezine geri dönmek üzere Londra’ya uçmuşlardı.



Tüm dünyadan hayranları onu erken kaybetmenin üzüntüsü, ailesi ve yakın arkadaşlarıysa böylesine iyi yürekli bir insanı kaybetmenin şoku içinde. Dün müzik şirketi Universal’dan yapılan açıklamada, “Bu kadar yetenekli bir müzisyen ve sanatçının kaybından dolayı çok üzgünüz. Bu zor zamanda, Amy’nin ailesine, arkadaşlarına ve hayranlarına başsağlığı diliyoruz” ifadesine yer verildi. New York’ta olan baba Mitch Winehouse apar topar Londra’ya döndü, ‘Amy’nin anısı adına susmayı tercih edeceğini’ söyledi. Anne Janis Winehouse ise, 24 saat önce görüştüklerini söyleyip, “Bana kapıda sarıldı ve ‘seni seviyorum anne’ dedi. Hâlâ ölmüş olabileceğine inanmıyorum” dedi.

Sık sık gittiği ve ‘burası benim evim gibi’ dediği pub ‘The Hawley Arms’ sevenleriyle dolup taştı. Pub’ın sahibi “O çok özel biriydi, çok temiz bir kalbi vardı, onu çok özleyeceğiz” dedi. Bu arada Amy’nin son albümünün kayıtları bitmişti. Island Records, albümüz neredeyse hazır olduğunu ancak Amy terapiye başlayınca piyasaya çıkışının ertelendiğini, bundan sonra ne yapacaklarınaysa henüz karar verilmediğini açıkladı.


‘Suçlu eski kocası’

Amy’nin öldüğü sırada yanında olan eski eşi Fielder’ın da bir ara yere kapanıp ağladığı söyleniyor. Fielder, Amy’nin son günlerde oldukça sağlıklı olduğunu cumartesi günü tekar uyuşturucu kullanmaya başladığını söylüyor. Amy ve Fielder 1997 Mayıs’ında Miami’de evlenmişler, iki yıl sonra boşanmışlar ancak birbirlerinden kopamamışlardı. Baba Mitch Winehouse, Amy’nin uyuşturucuya Fielder yüzünden başladığını ve ondan uzak olduğu dönemlerde uyuşturucu kullanmadığını söylüyor, kızının bağımlı olmasının eski damadının suçu olduğunu söylüyordu.

Winehouse ilk albümü ‘Frank’i 2003 yılında çıkarmış, 2006 yılındaki ‘Back to Black’ albümü ise şarkıcının dünya genelinde ün kazanmasına yol açmış ve bu albümüyle 5 Grammy ödülü kazanmıştı. ‘Back to Black’ albümü 10 milyon satan Amy Winehouse, Grammy’nin yanı sıra Brit, MTV gibi önemli müzik ödüllerinin de sahibi olmuştu. Winehouse’un ölümünü son dakika haberi olarak duyuran İngiliz haber kanalları, müzik endüstrisinin önde gelenlerinin Winehouse’un ölümünün bağımlılığı nedeniyle ‘çok büyük sürpriz olmadığı’ yorumlarını aktarıyor.

Amy Winehouse’un ölüm haberi, dünkü İngiliz gazetelerinin birçoğunun manşetinde yer alıyor. The Independent gazetesi, Amy’nin ölümünü ‘Müziğin sorunlu dahisinin üzücü ancak kaçınılmaz sonu’ manşetiyle duyururken, Observer Winehouse’un 27 yaşında, içki ve uyuşturucuyla savaşını kaybettikten sonra önceki gün evinde ölü bulunduğunu yazdı. The Sunday Times birinci sayfasından duyurduğu Winehouse’un ölümüyle ilgili haberde, ‘İngiltere’nin en yetenekli sanatçılarından birinin Londra’nın kuzeyindeki evinde ölü bulunduğunu ve ölüm nedeninin aşırı dozda uyuşturucu kullanımı olduğunun tahmin edildiğini’ yazdı.


Son anları...

Son olarak evinin bulunduğu sokakta gri jean pantolonu ve beyaz Fred Perry tişörtüyle yürürken görülmüştü. Sağlıklı görünüyordu.  Son performansı iTunes festivalinde oldu. Geçen çarşamba gecesi sahnede olan Dionne Bromfieeld’in yanına gelen Amy ona sarıldı ve seyircilere “Bu kızın albümünü alın” diye bağırdı. Herkes şarkı söyleyeceğini sandı ama söylemedi. Son röportajlarından birinde “Yarın ölsem mutlu olurdum” demişti. Son sözü eski eşi Fielder’e göre ‘biraz daha kokain’di.


İstanbul’da üç gün...

Amy Winehouse izlemek İstanbullulara nasip olmadı ama en azından buraya geldi. Üç gün Beşiktaş’ta ikamet etti. Winehouse dinlenmek için, Akaretler’deki W Hotel’i seçmişti. Ancak o üç gün boyunca otelde neler yaşadığı tam bir sır. Amy, o günlerde bol bol su içmiş, gördüğü herkesten özür dilemiş, özellikle organizatörlerden… Onlara “Beni anlayın” demiş. Pozitif Organizasyon’un Genel Müdürü Ayşegül Tufan o günleri şu sözlerle anlatıyor; “Kendisini uzaktan gördüm, ilk geldiğinde kötüydü. İki gün boyunca hiç odasından çıkmadı. Sürekli su istedi.

Etrafındaki herkesten özür diliyordu. Ayrılırken gayet iyi görünüyordu.” W Otel yetkilileri ‘özel hayatın gizliliği’ prensibince ketumlar. “Hangi odada kaldı?” sorusuna, “Bizim müşterilerimiz arasında hep ünlü isimler olur, Rihanna da İstanbul’a geldiğinde burada kalmıştı. Oda numarasını veremiyoruz. Hayranları emin olsun, üç gün boyunca hayatından memnundu.”

27 kişilik bir ekiple gelmişler. Ekip uyumlu ve mutluymuş. Amy de öyle. Akıllarda kalan son kare, ‘eyeliner’ çekili gözleri, pembe rujuyla buradan ayrıldığı... Ne kapris, ne bitimsiz istekler… Bir tek ‘gazeteciler olmasın’...


Twitter’da Winehouse yorumları:

Kelly Osbourne: Ağlamaktan nefes alamıyorum. En iyi arkadaşlarımdan birini kaybettim. Seni sonsuza dek seveceğim Amy ve ‘gerçek sen’i hiç unutmayacağım.

Lily Allen: Sadece çok üzücü, başka söyleyecek bir şey yok. O kayıp bir ruhtu, huzur içinde yatsın

Rihanna: Sevgili Amy, sen bu endüstriyi önemli şekilde etkiledin. Çok kısa sürdü, çok kısa!

Paris Hilton: Çok üzücü. Çok yetenekliydi, ölmek için çok gençti. Şimdi daha iyi bir yerde.

Katy Perry: Huzur içinde yat Amy Winehouse. Sonunda huzuru buldu.

Dita Von Teese: Mahvoldum. Amy’yle çok sıradışı zamanlar geçirmiştik. Bir keresinde bir
saat yalnızca benim için söylemişti. Dünyadaki en güzel ve dokunaklı şeydi. Büyük kayıp.


‘Bu dünyayla başa çıkmak zor’

Feridun Düzağaç (Müzisyen): Çok üzgünüm, büyük bir müzisyendi. Çevresindeki herkes de en az onun kadar suçlu bence. Kendi değerlerinin ve yeteneklerinin farkında varmayıp hayatı ıskalayanlara biraz kızıyorum ben. Müziğine bayılıyordum, iki albümü de vardı. Bütün komplekslerime rağmen gidip yabancı bir solisti dinleyecektim. Konserine bilet almıştım. Yabancı müzisyenler tırlarla geliyor, gerçekten bir şov sunuyor. Ben mikrofonun ötmediği bir konserimi hatırlamıyorum. O yüzden genelde gitmem ama onunkine gidecektim. Çok büyük bir ses kaybetti dünya. Eminim ters anlamda iyi bir örnek olacaktır...

Naim Dilmener (Müzik yazarı): Çok erken gitti. Müziği geniş çaplı yapabileceği bir çağda gitti. Etrafta duyuyoruz uyuşturucu kullandığı, bu yolun sonunun böyle olacağını bildiğini söyleyenler vesaire... Bence kimyasala mecbur eden nedenlere bakmak gerek. Mutluluktan saplanmadı. Çok zeki, yetenekli bir müzisyendi. Yapabileceklerinin yüzde 1’ini yapabildi ve ne yazık ki gerisini göremeyeceğiz.

Tuğrul Eryılmaz (Radikal İki Yayın Yönetmeni): Bu kadar büyük yeteneklerin, bu dünyayla başa çıkmaları çok zor. Menajerler, sistem bir sorun sanatçıların üstüne çok gidiyorlar. V Winehouse gibi duyarlı sanatçılar çok çabuk kırılır. Queen şarkısı ‘Too Much Love Will Kill You’ gibi, ‘Too Much Pressure Will Kill You.’

Murat Meriç (Müzik yazarı): Cesurdu, en önemli özelliği bu. İstediği gibi yaşadı ama hayranlarını, sevenlerini ihmal etti. Aslında belki de onu bunca sevmemizin nedeni bu ‘kendi başına buyruk’ hali. Bu kimileri tarafından kullanıldı ve sonunu da bunlar hazırladı ama bunu tartışmanın şimdilik manası yok. Güzeldi, özeldi. Ondan yeni şarkılar dinleyemeyecek olmak canımı acıtıyor.