Gündem
Deutsche Welle

'Amaç yangının yayılmasını engellemek'

Viyana’daki Suriye buluşması, sığınmacı krizi için yapılacak AB zirvesi ve Almanya’daki aşırı sağcı şiddet uyarıları Alman gazetelerinde öne çıkan konular.

23 Ekim 2015 01:32


ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Rusya'nın dışişleri bakanları cuma günü Viyana'da bir araya gelerek Suriye krizinden çıkış yollarını ele alacak. Frankfurter Allgemeine Zeitung buluşma öncesinde okurlarına şu yorumu sunuyor:

“Bugün ‘Ortadoğu sorunu’ dendiği zaman Sünniler ile Şiiler arasındaki anlaşmazlık ağır basıyor. Bir yanda Suudi Arabistan ile Türkiye’nin diğer yanda ise Tahran’dan Bağdat’a, Şam'a, Hizbullah'a uzanan Şii ekseni arasında ölüm kalım savaşı var. Viyana’daki buluşmanın amacı, bu yangının daha da yayılmasını engellemek. Şimdi Putin'in hava operasyonlarının krize siyasi çözüm bulunması amacıyla düzenlendiğini yönünde sarfettiği sözlerin ne kadar doğru olduğunun açıklığa kavuşturulması gerek.”

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker sığınmacı krizine çözüm bulabilmek için bir grup devlet ve hükümet başkanını Brüksel’de zirveye davet etti. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in inisiyatifi üzerine organize edilen ve pazar günü gerçekleşecek olan zirve hakkında Lausitzer Rundschau gazetesinin yorumu şöyle:

“Başbakan Merkel şimdi daha zekice davranıyor ve özel bir zirve düzenlenmesini sağlıyor. Bu zirveye sadece Balkan güzergahı üzerinde olan 8’i AB üyesi 10 ülke ve AB Komisyonu katılıyor, ama olsun. Çaresizlik içinde olan insanların sorumluluğunu şimdi daha fazla lider paylaşmak zorunda. Sığınmacılar sonunda hangi ülke tarafından kabul edilirse edilsin. Ve hiçbir politikacı artık işaret parmağıyla Berlin'i gösteremeyecek.”

Alman güvenlik kurumları, ülkede aşırı sağ kaynaklı saldırıların tırmanmasından endişe ediyor. Federal Emniyet Teşkilatı'nın verilerine göre, dış görünümü nedeniyle sığınmacıyı andıran herkesin söz konusu saldırı tehdidi ile karşı karşıya olduğu kaydediliyor. Berliner Zeitung adlı gazetenin yorum sütununda şu satırları okuyoruz:

“Aslında Federal Emniyet Teşkilatı’nın bir değerlendirme yapmasına da gerek yoktu. Siyasi haberleri düzenli olarak takip ettiğinizde, aşırı sağcı şiddetin nefes kesici bir hızla artış kaydettiğini görebilirsiniz. Hedefler de gayet açık: Sığınmacılar, siyasetçiler, gazeteciler ve sığınmacıları koruyan herkes. Peki, bunların hepsi terör mü? Elbette ki terör bu. Sadece sistematik şekilde yapılması, ideolojik altyapısı ve Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütünün beslediği bir militanlık değil, aynı zamanda yarattığı etki de tüm bu eylemlerin terör nitelikli olmasına yol açıyor. Sağcı terör basın özgürlüğünü kısıtlıyor, örneğin baskın olduğu kırsal kesimlerde. Ayrıca sığınmacılar konusunda yardım etmek isteyen, angaje olmak isteyen bazı insanların da ürkerek bundan vazgeçmesine sebep oluyor. Özgürlük parça parça ölüyor.”

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Yahudi soykırımından dönemin Filistin müftüsünün de sorumlu olduğuna dair iddiaları Alman basınında geniş yankı uyandırdı ve tepki çekti. Düsseldorf'ta çıkan Handelsblatt gazetesinde şu yorum yer alıyor:

“Netanyahu sıradan bir amatör tarihçi olsaydı, Filistin Müftüsü Hacı Emin Hüseyni hakkındaki yorumunu kimse ciddiye almazdı. Ancak İsrail Başbakanı tarihi alet ederek siyasi bir emel peşinde. Netanyahu şimdiki Filistin yönetimi ile 1930'larda sadece Hitler'in görüşlerini paylaşmayıp, aynı zamanda onu Yahudi soykırımına da kışkırttığını iddia ettiği bir isim arasında bağlantı kurarak Filistin yönetimine soykırımın sorumluluğunu yüklemeye çalışıyor. Netanyahu, Ramallah'taki Filistin yönetiminin meşruluğunu tamamen yok sayıp, İsrail ile normalleşme süreci konusunda müzakere edebilmelerinin önünü kesmeyi amaçlıyor. Bunun için de tarihi açıdan yanlış ve çarptırılmış suçlamalara dayanması da, diyaloğa kesinlikle hazır olmadığının bir göstergesi.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle