Hasan Hüseyin Sünbül
Seçimden bu yana bir değerlendirme yazısı yazma niyetindeydim. Lakin oluşturulan atmosfer dolayısıyla sağlıklı bir değerlendirme yapılamayacağını düşünüp sürekli erteledim bu fikri. Bu yazı da, bir seçim yazısı değildir ama seçimin sürüklediği ve mecbur bıraktığı bir yazıdır.
Seçim sonucu MHP ciddi bir oy kaybı yaşadı. Nihayetinde olağanüstü kurultay çağrıları duyuldu ve buraya kadar siyaseten beklenen vakalar vuku buldu. Ta ki, Meral Akşener aday oluncaya kadar.
Baktığımız zaman adaylar üzerinden kopan fırtına köpürmüş ve hiç de yakışmayacak bir hava estirilmiştir. Şöyle ki, Meral Akşener’in MHP Genel Başkanlık makamına adaylığı ile ilgili eleştiriler Meral Hanım’ın kalitesi, kalibresi ya da geçmiş siyasi hayatındaki yaptıkları ile ilgili değil. Koca koca makamlardaki yaşını başını almış ağızlardan, MHP gibi bir partinin başına bir “kadın”ın gelemeyeceği yönünde beyanlar duyuyoruz.
Bir taraf bu beyanlara hak vermekte iken diğer taraf bu çağda böyle bir zihniyeti reddetmektedir. Ben de bu zihniyeti kabul etmeyenlerdendim. Lakin düşündükçe diğer tarafa hak vermeye başladım. Önce MHP’nin sonra da ülkenin başına, lider olarak bir kadın gelmemelidir. Kendimce sebeplerimi izah etmeye çalışayım;
Biz –muhalefet safında mücadele edenler- ülkenin iyi yönetilmediğini düşünüyoruz, her yönden. Hangi dalı tutsak elimizde kalıyor. E nasıl kalmasın? Cumhurbaşkanı “kadın”, başbakan “kadın”. Terör belası kudurdukça kudurmuş… Analar ağlamasın diye çıkılan yolda anaların ağlamaktan göz pınarları kurumuş… Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da devletsizlik, halkı PKK belası ile baş başa bırakmış… Niye? Çünkü Genel Kurmay Başkanı “kadın”, İç İşleri Bakanı “kadın”.
Soma’da, Ergenek’te, Zonguldak’ta ve dahi maden açılan birçok yerde işçilerimiz göçük altında can vermekte. Günlük 5-10 lira yevmiye için çalışan mevsimlik işçilerimize kamyon kasaları tabut olmakta. Çocuk işçiler, güvencesiz çalıştırılan insanlar sahipsiz, kimsesiz… Niye? Çünkü Çalışma Bakanı bir “kadın”..
Eğitim sistemimiz yap-boz tahtasına dönmüş, “eğitimsizlik ve sistemsizlik” sosyal medyada alay konusu olmuş, öğrenciler perişan, veliler çaresiz. Neden? Çünkü Milli Eğitim Bakanı “kadın”.
Yargıya, yargıçlar bile güvenmez olmuş, mahkemeler hesaplaşma arenalarına dönüştürülmüş… Hukukun üstünlüğü, üstünlerin hukukuna yenilmiş… Niye? Çünkü Adalet Bakanı “kadın”.
Yolsuzluklar ayakkabı kutularına sığmaz olmuş, toplumun her kesiminde olağan karşılanır olmuş. Çünkü yolsuzluğa bulaşan bürokratlar, siyasiler, tacirler hep “kadın”!
Siyaset mekanizması tıkanmış.. Yöneten de yönetilen de mutsuz. Muhalifler, alternatif olamamışlar iktidara.. Niye? Çünkü siyasi liderler hep “kadın”.
Sevgi ve hoşgörü dini olan İslam, terör ile anılır olmuş.. Sözde dindar örgütler, gruplar türemiş. Niye? –sözde- İmamlar, mollalar, alimler hep “kadın”..
Irak’ta, Suriye’de insanlık yıkık binalar altında kalmış, çarşı pazar kan içinde, kardeş kanı oluk oluk akmakta… Kafir(!) adamlar ülkesine, apansız kaçma çabaları.. Zengin zaten çoktan gitmiş, fakir canını kurtarmak için yollarda. Kaçabilenler, gittikleri yerlerde cüzamlı muamelesi görmekte. Gidemeyenler, bazen sahile vurmakta.. Minik bedenleriyle insanlığı boğmakta. Sebep belli.. Buradaki zalimler, diktatörler hep “kadın”…
Gördüğünüz gibi bu kadın milletinin başımıza açtıkları saymakla bitmiyor(!) Bir yenisini daha şu yazdıklarımdan sonra başa getirmek hiç akıllıca olmaz. Değil mi? Takdiri insaf ve vicdan sahibi yüreklere bırakıyorum.
Bu halde ve bu çağda hala “Ama kadın” diye başlayana ben de “becerebiliyorsan utan” demek istiyorum..
Adı Anadolu olan topraktan utan.. Ayağının altına cennet serilen Anandan utan.. Cennet kokusunu buram buram saçında taşıyan kızından utan.. Velhasıl annen olan kızın olan eşin olan “kadın”dan utan.
Hep birlikte kirlettiğimiz dünyamıza bir anne elinin değmesi şart olmuş. Bırakalım bayram öncesi gibi, bahar öncesi gibi temizlesinler siyaseti, bizi, hepimizi.