Sağlık

Altın değerinde 10 sağlık kuralı

Hayatınızda yapacağınız küçük ve etkili değişimlerle, 2009 yılını sağlıklı geçirebilirsiniz.

29 Aralık 2008 02:00

Sağlıklı ve uzun bir yaşama sahip olmak, aslında sanıldığı kadar zor değil. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet gazetesinde yayımlanan yazısında (29.12.08), 10 altın sağlık kuralını anlatıyor. Müftüoğlu’nun yazısı şöyle:

“Yapacağınız bu küçük ve etkili değişimlerin, 2009’u sağlığınızda bir değişim yılı haline getireceğini düşünüyorum. Kuralların her biri bir ’deniz feneri’dir ve yanlış durumlarda rotanızı değiştirebilecek en güvenli işaretlerdir.

İyimser insan iyilik ve sağlığı en çok hak edendir

Uzun yıllar 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in özel hekimliğini yaptım. Sayın Demirel benim için bir "hayat bilgisi" öğretmeni gibidir. Onun en çok etkilendiğim özelliklerinden biri de "dayanılmaz iyimserliği"dir. Süleyman Demirel’in iyimserliği her zaman şaşırtıcı düzeydedir. Hangi günde, mevsimde, koşulda olursanız olun, "Bu sabah nasılsınız?" diye sorduğunuzda ondan hiç değişmeyen bir yanıt alırsınız: "Taş gibiyim!" Olan biten onca olumsuz şeye rağmen hayata dair iyi duyguları sürdürebilmek Sayın Demirel’in en önemli meziyetlerinden biridir. Herkes, Demirel’in bu kadar güçlü, çalışkan ve aktif biri olmayı nasıl başardığını merak eder. En önemli sırrını ben hemen vereyim: O, her sabaha küçük bir duayı tekrarlayarak -duanın içeriğini bilmiyorum- ve iyimserlik ilacından bir kapsül alarak başlar. Ona göre, "Nasıl bakarsanız, öyle görürsünüz. İyimser insan iyi insandır, iyilik ve sağlığı en çok hak edendir." Süleyman Demirel’e göre, "İyimserlik, bu da geçer diyebilmek, geçmişi geçmişte bırakıp gelecek zamana bakabilmektir. Her gün ve her sabah yenidir, güzeldir. Her şey değişir, değişebilir, değiştirilebilir. Hayatın genel olarak iyi ve güzel olduğunu düşünüp, üretkenlik ve çözüme odaklanmak gerekir."

Sosyalleşmeyi ihmal etmeyin

Hangi yaşta olursanız olun yalnız insan, yaşlı insandır. Hele bir de yaşlanmaya başladıysanız, yalnızlık koyu bir karanlıktır. Yalnızlık yaşlanmanın en ıssız, en keyifsiz yanıdır. Yeni yılda yeni dostluklar, arkadaşlıklar geliştirin. Çoğalın, dostluklarınızı güçlendirmeyi de ihmal etmeyin. Aile bağlarınızı sağlam ve güvenli tutun. Kendinizi evinize, semtinize, şehrinize sıkıştırıp kapatmayın. Sosyalleşin! Ülkenizin, şehrinizin, semtinizin sorunlarına ilgi gösterin. 90’lı yaşlara yaklaşmasına rağmen gece gündüz demeden ülkeyi dolaşan, kendini sorun çözmeye adayan Sayın Hayrettin Karaca mükemmel bir örnek.

Beden ve ruh dengesini koruyun

Uzun süreli birçok çalışma gösterdi ki, duygusal olarak kendini iyi hissetmek, daha sağlıklı olmanızı ve daha uzun süre genç kalmanızı sağlıyor. Beden-ruh dengesi, halinize şükretmenizi de kolaylaştırıyor. Duygusal olarak kendinizi iyi hissettiğiniz zaman bedeninizin işi kolaylaşıyor. Bu nedenle yalnız bedeninizle değil, ruh sağlığınızla da ilgilenmeniz, ruhunuzu da korumanız, geliştirmeniz ve beslemeniz gerekiyor. Beden-ruh ilişkisi mükemmel binlerce insan var. Benim favorim Dalai Lama...

Gerekli vitaminler: Neşe ve mutluluk

Birçok defalar yazdık, bir daha tekrarlayalım: "Mutluluk an, huzur zamandır." Mutluluk sizin üretebileceğiniz, farkındalıklarınızla geliştirip büyütebileceğiniz, çok özel, kısa süreli ama çok kolay kazanılabilen anlar ve bu anlarda hissedilebilen duygulardır. Bunun için neşeli biri olmayı, hoşgörülü, keyifli, endişesi az, umudu, kahkahası bol biri olmayı (ve böyle insanlarla birlikte yaşamayı) ilke edinin. Kötümser, endişeli ve sorunlu insanlardan uzak durun. Fırsat buldukça (hatta bazen kendinizi zorlayarak) gülmeyi ve kahkaha atmayı ihmal etmeyin.

Hastalıklardan korunun

Tıp size hastalıklardan korunma ve erken teşhis konusunda muazzam fırsatlar sunuyor. Hastalıklara neredeyse hücresel, hatta genetik düzeyde tanı koyabilmeyi vaat ediyor. Siz ne yaparsanız yapın, bazı hastalıklara kaderiniz sizi çekip götürüyor ama sağlığını koruma ve sağlık risklerini takip etme konusunda hassas davrananlara bu tür kötü piyangolar daha seyrek rastlıyor. İnsan aklı ne yazık ki beden ve ruhun sağlıklı durumunu idrak edemiyor. Ne zaman ki vücudumuzda bir şeylerin yolunda gitmediğini fark ediyor, ancak o zaman sağlığın önemini, ciddiyetini düşünmeye, konuşmaya başlıyoruz. Bu nedenle yeni yılda düzenli sağlık kontrolleri yaptırmanızı öneriyorum.

Beslenme, uyku ve stres önemli

Ne yiyip içtiğiniz, nasıl bir yaşam sürdüğünüz, yani "hayat tarzınız" (uykunuz, aktiviteniz, stres yönetimi beceriniz) sağlığınızı belirleyen temel faktörlerdendir. Yaşlandıkça daha az kalori tüketmeyi hedefleyin. Çünkü yaş kırkı geçti mi can boğazdan gelmiyor, gidiyor. Taze ve temiz şeyler yiyip içmeyi hedefleyin. Sebze ve meyvelerden, bakliyat grubu besinler ve tahıllardan, hayvansal ürünlerden dengeli bir şeklide istifade edin. Her gün en az 1,5 litre su için. Az yağlı besinler tüketin. Sebzeyi, meyveyi mümkün olduğu kadar daha çok yiyin. Uyku sorunlarınızı tedavi ettirin. Stressavar önlemleri öğrenin.

Zararlı şeylerden uzak durun

Alkol ve sigaranın zararları artık tartışma konusu bile yapılmıyor. Günde bir-iki fincan kahve bir problem yaratmıyor ama fazlası kalbi de beyni de yoruyor. Yiyecek ve içeceklerdeki katkı maddeleri, besinlerdeki kirlilikler sağlığınızı en azından uzun vadede bozabiliyor. Tatlandırıcılar, fazla miktarda tuz kullanmak, aşırı şeker tüketmek, şeker eklenmiş içecekleri fazla miktarda yemek de sağlığa zarar veriyor.

İnanç dünyanızı güçlendirin

Hangi düşüncede ve inançta olursanız olun, inanç dünyanızı zenginleştirmeye ve güçlendirmeye gayret edin. İnançlı insan, aidiyet duyguları güçlü insandır. İnançlı insan, kendini daha çok yoğun ve kalabalık hisseder. İnanç ve onun sağladığı aidiyet hissi, güven duygusunu pekiştirir. Korku, endişe vb. hasta edici duyguları azaltır. İnanç az ile yetinmeyi ve hafiflemeyi kolaylaştırır. İnanç duygusu son yıllarda en etkin detoks ilacı gibi görülüyor.

Beyninizi destekleyin

Beyniniz de kaslarınız da aynı temel kural ile yönetiliyor: Kullan veya kaybet! Her ikisini de sürekli olarak ama akıllıca kullanmanız gerekiyor. Bunun için beyninize de sık sık egzersizler yaptırmanız, onunla "farkındalık ve değişim yolculuklarına çıkmanızda" fayda var. Bu yolculuklar zihninizi besleyip güçlendirecek, fazlalıklarından arındıracaktır. Okuyun, dua edin, bulmaca, sudoku çözün, satranç, briç oynayın ve düşünce egzersizleri yapın, iç dünyanıza doğru yolculuklara çıkın.

Kilonuzu koruyun

Araştırmalar kronik hastalıkların çoğunun, özellikle şeker hastalığı, hipertansiyon, damar sertliği, hatta bazı kanserlerin vücutta fazla miktarda yağ birikmesinden kaynaklanabileceğini gösteriyor. Özellikle bel ve karın çevresinde, karın içi organların bünyesinde ve çevresinde biriken yağlar tehlikeli bulunuyor. Yeni yaklaşımda yalnızca kaç kilo olduğunuz değil, vücudunuzda ne kadar yağ taşıdığınız, kas yağ oranınız da önem kazanıyor. Her yaşın bir kilosunun olduğu, ideal kiloya değil, sağlıklı kiloya hedeflenmek gerektiği belirtiliyor.

Kurallar deniz fenerleri gibidir

BİR ÖYKÜ: 1920’lerde Akdeniz’in kayalıklarla dolu kıyılarından birinde bir savaş gemisi manevralar yaparken deniz birden bozar. Şartlar son derece kötü, fırtına müthiştir. Karanlık bastırdıktan kısa bir süre sonra ikinci kaptan köprüye, "İleride bir ışık var" diye bildirir. Kaptan, "Duruyor mu, hareket mi ediyor" diye sorar. İkinci kaptan, "Duruyor" diye yanıtlar. Geminin rotası ışık kaynağı ile çarpışma yönündedir. Kaptan adeta kükrer. "Diğer gemiye çarpışma rotasında olduğumuzu bildirin ve rotalarını 20 derece değiştirmeleri için sinyal verin." Kısa bir süre sonra ışık kaynağından (!) cevap sinyali gelir: "Siz rotanızı hemen 20 derece değiştirmelisiniz." Kaptan sinirlenir ve "Kaptan konuşuyor. Rotanızı hemen 20 derece değiştirin" komutunu tekrarlar. Gelen cevap şudur: "Ben ikinci sınıf bir denizciyim! Rotanızı değiştirseniz iyi olur." Kaptan daha da sinirlenir, bağırır ve hemen şu mesajı gönderir: "Bu bir savaş gemisidir, rotasını hemen şu anda değiştirsin." Bunun üzerine karşı taraftan tek cümlelik bir mesaj alınır: "Bu da bir deniz feneridir!" Savaş gemisi rotasını mecburen değiştirir. Kurallar da deniz fenerleri gibidir. Doğa kanunları nasıl değişmezse, onlarda değişmezler...”