Politika

Allah bu PKK’nın belasını versin!

Açıklamalarıyla gündemde kalmayı başaran Prof. Dr. Yalçın Küçük Odatv.com’a yaptığı açıklamalarla yine şaşırttı.

12 Ekim 2008 03:00

Ezber bozan açıklamalarıyla gündemde kalmayı başaran Prof. Dr. Yalçın Küçük Odatv.com’a yaptığı açıklamalarla yine şaşırttı.

Öcalan'ın kendisine "Allah bu PKK’nın belası versin" dediğini ifade eden Küçük, PKK'nın cezaevindeki Öcalan tarafından yönetilmediğini de iddia etti.

İşte Yalçın Küçük’ün PKK analizi:

“PKK’yla veya bir başkasıyla cehalete dayanarak mücadele etmek mümkün değildir. Evvela doğru tespit edilecek. Evvela benim yazılarımı ve kitaplarımı okuyacaklar. Genel Kurmay Başkanlığı bilmem neleri, bilmem neleri, bilmem neleri çağırmış. Bunların hangi sözü var? Hangi televizyonda bunlar bir laf söyledi? Ne söylemiş o insanlar onları çağırıyor? Genel Kurmay Başkanlığı benim kitaplarımı okuyacak evvela eleştiri böyle olur. Orada da şu yazılıdır Abdullah Öcalan bana “Allah bu PKK’nın belasını versin” demiştir. Bunlar da çıkmıştır. Birçok yerde söyledim. Bu nedir? Bunun birinci anlamı, PKK gibi örgütlerin, yönetimi çok zordur. Köylülükten gelirler, feodal alışkanlıkları vardır, kuvvet kullanmayı severler, bir bölgede yerleşince kendileri yönetmeye kalkarlar. Bu budur. Birinci nokta budur. Bunu öğrenecekler. İkinci nokta benim kitaplarımı okuyacaklar. Suriye Abdullah Öcalan’ı oradan Türkiye için çıkartmadı. Suriye İsrail yumuşamasını ve anlaşmasını kurmak için batılıların zoruyla çıkarttı. Bunu öğreneceksiniz. Soğukkanlılık. Üç bunlar Kürt’tür, köylüdür, bunların da bir politikası var. PKK ve Abdullah Öcalan Suriye’de olduğu müddetçe Suriye ile PKK arasında bir anlaşma vardı. Hem daha fazla Suriyeli almıyordu içine, hem de Suriye’nin içinde bir mücadele yapmıyordu. En ufak bir Kürt politikası uygulamıyordu, çok sınırlı tutuyordu. Kamışlı ve benzeri yerlerde. Yaşar Esat’ın babası galiba, Hafız Esat PKK’yı çıkarttıktan sonra, şimdi PKK için Suriye’de bir mücadele ve kadro alanıdır. Dolayısıyla yeni dönemde daha çok Suriyeli gelmektedir. Bunlar öğrenecekler. Askerce öğrenecekler, kurmayca öğrenecekler. 5, PKK için İran’da kuvvet bulundurmak zordur. PKK’nın İran’da savaşmasının amacı olmasa bile en önemli PKK açısından çıkarı, Amerika tarafında PKK’nın vazgeçilmez olmasıdır. Bunu da öğrenecekler kurmay, kurmay sınıfı sınıfta kalmıştır. Şunu öğreneceksin PKK Irak’ta Irak’ı rahatsız ettiği, mücadele ettiği, savaş yaptığı sürece Amerika PKK’dan vazgeçmez.

'Bunların hepsi Kemalist'

Başka nedenleri var ama bu nedenle de vazgeçmez. Dolayısıyla bu zamanlarda hem Suriye’den hem İran’dan yeni kadrolar alma ihtimalleri yüksektir. Vardır ama bunu abartmamak sanki bizim Kürtlerimiz konsepti kavramı varmış gibi, şimdi Suriye Kürtleri de İran Kürtleri de girdiği için bunlar oluyor demek abartmaktır, kendini aldatmaktır. Bunun nereden olduğunu çıkarıyoruz? Çok açık. AKP’nin iki taraftarı, iki militanı Ahmet Altan’la Yasemin Çongar Kandil Dağı’na gittiler. Ne dediler? Bunların hepsi Kemalist. Orada gördünüz gidenlerin hepsi karşılaştıkları Türkçe konuşuyor. İstihbarat yok, istihbarat yok. Onun da samimi olduğunu söyleyemem. Bu işlerde uzman Mehmet Ali Kışlalı da söyledi ben de söylüyorum Sizlere yazık olsun. 25 yıldır çalışıyorsunuz içinden bir tek istihbarat alamıyorsunuz.

Hum.İnt. dedi. Öyle yazıyordu Human İntellegent. Bu tür savaşlarda içinden istihbarat olur. Bunları kitaplardan bilmiyorsanız, Che Guevara’nın hayatından alın. Çok yakında kurtarılan o kız vardı. Bundan hatırlayın. Şu anda birinci kolordu komutanı olan Ergin Saygın Paşa’nın, “Amerika bize istihbarat veriyor.” Sözü, benim açımdan hiçbir ikna edici değeri yoktur. Benim açım neden önemlidir? Bir savaştım, bugünkü komutanlardan hiç birisi savaşmamıştır. Ben Türk ordusuyla beraber savaştım. Ben hava harekâtıyla karşı tarafa eğer bir sürprizle gitmediyseniz, bir zarar veremezsiniz derken, ben birliklerimle beraber hareket ederken yanımda, havadan bombalar gelirdi. Bir bize gelir, bir öbür tarafa gelirdi. Olmaz bu, olmaz. Demek ki dönüyoruz geliyoruz, iki mürit AKP’li Altan ve Çongar, gittiler. Bunların hepsi Kemalist. Bunlar çıktı. Eğer Kemalist’se hepsi gördükleri, büyük ölçüde Türkiye Kürdü demektir çünkü kim ne derse desin, kuruluşu, çıkışı, isimlenmesi bunların çoğu Türkiye solundan çıktılar. Türkiye solu laiktir, Türkiye solu özünde Kemalist’tir. Birinci nokta budur. Eğer dönüyorlarsa bu Barzani’nin etkisine geçiyor demektir. İran Kürtlerinin etkisine geçiyor demektir. Suriye Kürtlerinin etkisine geçiyor demektir. Şu anda bu izlenimleri alıyoruz. Ancak bu böyle bir hareketin, içinde Suriyeliler de öbürleri de yükselirler. Baktığınız zaman şu anda başında Murat Karayılan var. Tanırım. Kişisel düzeyde tanırım. Ben Turan Kalkan’ın tasfiye olduğuna dair bir bilgi edinmedim. Yukarıdadır Turan Kalkan, Türk’tür, Kürt değildir. Öyle Türkler vardır içlerinde. Cemil Bayık diğerleri bunlar Türk’tür. Dolayısıyla bu aşamada diğer yapıyı İranlı’ların veya Suriyelilerin yönettiğini söylemek mümkün değildir ancak başında söylediğim gibi, her yerde o bölgede savaşmış, kendini kabul ettirmiş olanlar, pardon düzeltiyorum, o bölgede silah kullanmış olanlar, kendi inisiyatiflerini kullanırlar. Merkezin emirlerinin sık sık dışına çıkarlar. Bunu kabul etmek lazımdır.

PKK'yı kim yönetiyor?

Şimdi PKK’yı kim yönetiyor diyorsanız, Abdullah Öcalan yönetmiyor o kesin ama İmralı’da olduğu için değil, orada bile son zamanlarda sözleri, teknik bir deyimle idare ediliyordu. Şu anda çok fazla etkili olduğunu söyleyemem. Hem legal parti üzerinde, başkanlığını Ahmet Türk’ün yaptığı ve Emine Ayna’nın yaptığı partide etkili olduğunu söyleyemem çünkü eğer hastalık, avukat görüşmelerini okuyorsanız, son görüşmeyi bana söylediler tamamen zaten kendisi de söylüyor. Hem Barzani taraftarı da hem Avrupa’daki muhalifleri de devamlı bunu yazıyorlar. Bu ne demektir? Şu aşamada Barzani’nin İbrani olduğunu, orada bunların kurulduğunu, çok açık olarak söylüyor ancak DTP’nin bir kısmı bunları ciddiye almakla birlikte, bir kısmı ciddiye almıyorlar. Gayet açık olarak söyleyeyim. Şeriat yanlısı olan yönetimde insanlar var. Zaten devlet de bunu yapmak istiyor. Tarikat yapmak istiyor. Benim söyleyeceklerim budur. Yönetiminde çok fazla bir değişiklik görmüyorum ben ve bunu da ihtimal dahilinde görmem. Hala Türkiyeli Kürtlerin kurmuş oldukları bir yapıdır. Çok açık olarak söyleyebiliriz, o yapı bugünkü legal partilerle beraber, bugünkü Kürt kökenli belediye başkanlarından, çok daha fazla laiktir, çok daha fazla Kemal Paşa’ya belli bir önem verdiklerini biliyoruz. Mesele budur.”