Gezi Direnişi’nde geçen yıl 2 Haziran gecesi Eskişehir’de polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı kişilerce dövüldükten sonra beyin kanaması geçiren ve 38 günlük yaşam mücadelesini 10 Temmuz’da kaybeden 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın Antakya’daki ailesi artık bayram kutlamıyor.
Evden çıkmayan ve zamanını oğlunun odasında ondan kalanlarla geçiren acılı anne Emel Korkmaz, “O öldürülünce artık hiçbir bayramın anlamı kalmadı. Ne bayram sevinci, ne bayram hazırlığı yapıyoruz. Ali İsmail valizini sürükleyerek gelecek diye onu balkonda bekliyorum. Hâlâ onun gelmeyeceğini kabullenemiyorum. Ali’siz geçen her gün işkencedir bizim için” dedi.
Akın Bodur’un Cumhuriyet’teki söyleşisine göre, herkes sevinç ve heyecanla Kurban bayramını kutlamaya hazırlanırken bayramdan önce çaldık kapılarını. Ali İsmail’in ailesinin yaşadığı evde hüzün ve gözyaşı var hâlâ. Ailenin yaşadığı sokakta duvarlara “Ali İsmail Korkmaz Caddesi” yazılmış. Her şey olduğu gibi duruyor, hayat sürüyor, bir tek Ali İsmail yok. Onun yerine herkesin yüreğinde büyük bir boşluk var. Ali İsmail’in annesinin acısı hiç dinmiyor. Başlıyor usulca anlatmaya:
“Ondan sonra hep acılarla geçti. Anneme bile gitmek gelmiyor içimden. Hep evdeyim. Hep canım yanıyor. Çok acı günler geçiriyoruz. Hiçbir şeyden tat alamıyoruz. Biz, çocuklarımızla, ailecek, çok huzurlu aileydik. Mutlaka haftada bir gün evde toplanırdık ama Ali’den sonra bir defa olsun bile bunu yapmadık, toplanamıyoruz. Çünkü artık eksildik...”
Her gün işkence gibi
Boynunda taşıdığı “İsmail” yazılı kolye ve sol bileğine yaptırdığı “Ali İsmail” dövmesiyle acısını hafifletmeye çalışan Emel Korkmaz ile Ali İsmail’in odasını dolaşıyoruz. Titreyen sesiyle anlatmayı sürdürüyor:
“Eşimle konuşmaktan aciz bir hale geldim. Çocuklarımız da kahroluyor. Zamanı hep Ali’nin resimleriyle geçiriyoruz. Ali’nin odası hâlâ ilk günkü gibi. Sabah-akşam odasına geçiyorum, orada Ali’yi hissediyorum ama o yok. Ali’nin bedeni yok, sesi yok, nefesini hissetmiyorum. Ama biz bu odayla yaşıyoruz. Evde yemek bile pişirmekte zorlanıyorum. Yemek ayrımı yapmazdı Alim, ‘Dünyada o kadar aç insan varken bizim yemek seçme hakkımız yok’, derdi. Pişirdiğim her lokmada acıyı hissediyorum, ‘Ali bu yemeği yerdi, bunu severdi’ diye aklıma geliyor, Neden Ali yok diye isyan ediyorum ama birşey değişmiyor. Gün geçtikçe acım artıyor. Artık bana sarılamıyor. Bana ‘seni seviyorum anne’ diyemiyor. ‘Seni seviyorum oğlum’ diyorum, ama artık cevap vermiyor..”
Gezi aileleri hep yan yana kalacağız
Gezi Direnişi’nde öldürülen Abdullah Cömert’in annesiyle zaman zaman bir araya geldiklerini anlatan Emel Korkmaz, “Hepimiz aynı acıları yaşıyoruz. Onun için hep yan yana olmamız gerektiğini hissediyorum. Her boş zamanında Abdullah’ın annesine gitmek istiyorum. O yalnız ve rahatsız. Diğer çocukların anneleriyle de görüşüyorum, biz hep yan yanayız ve hep öyle kalacağız. Çünkü acılarımız aynı, aynı acıları yaşıyoruz. Bizim çocuklarımızı devlet katletti” diyor.
Ethem’i öldürene 7, yumurta atana 10 yıl
“Bu ülkede ne kadar adalet var?” diye soran acılı anne, “Ethem’in davasında gördük şaka gibi ceza verdiler. Adam göz göre göre silahını çekiyor, vuruyor ve öldürüyor ama 7 yıl ceza alıyor. Ankara Büyükşehir Belediye başkanına yumurta atan kadınlara da 10 yıl ceza isteniyor. Bu ülkede nasıl bir adalet sağlanır onu bilemiyoruz. Ama biz adil bir yargılama bekliyoruz” diyor.
Bütün umudumuzu yok ettiler...
Ali İsmail’in ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz ise delillerin toplanıp tanıkların dinlendiğini ve mahkemenin yakın zamanda karara ulaşabileceğini anlatarak “Talebimiz adil bir yargılama ve adil bir ceza. Bu suç karşılığında, bu eylem sonucunda bizim hayatımız hiçbir zaman düzelmeyecek şekilde mahfoldu. Aileyi, sülaleyi, bütün mutluluğumuzu ve umutları yok ettiler. Böyle olunca buna karşılık failler, azmettirenler, destekleyenler, koruyanlar da aynı şekilde cezalandırılmalıdır” diye konuştu.