Politika

Alevilik beş sayfaya sığdı!

İHAM’nin ‘zorunlu din dersi bu haliyle insan haklarına aykırı’ kararından sonra hazırlanan kitapta Aleviliğe beş sayfa ayrıldı.

01 Eylül 2008 03:00

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bir Alevi öğrencinin velisi tarafından açılan davada ‘Türkiye’deki zorunlu din dersi, mevcut haliyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı’ diye karar vermesinin ardından, “Zorunlu din dersi kalkmayacak ancak müfredat değişecek” diye açıklama yapmıştı. Çelik’in sözünü ettiği müfredat değişikliği çerçevesinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 12. sınıflar için hazırlanan ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ ders kitabında Aleviliğe sadece beş sayfa ayrıldı.
Alevilik, ders kitabında ‘İslam Düşüncesinde Tasavvufi Yorumlar’ adlı ünitede ‘Yesevilik’, ‘Mevlevilik’, ‘Ahilik’ gibi konularla birlikte anlatıldı. Bu bölümde ‘üç sünnet yedi farz’, ‘muharrem orucu’, ‘cem’, ‘cemevi’, ‘semah’ gibi konular anlatıldı.
 
Alevilikle ilgili deyiş, nefes, sofracı, kurbancı, peyik, on iki hizmet gibi kavramlarınsa sadece ismleri sıralandı. Pir Sultan Abdal’ın heykelinin fotoğrafının yanı sıra semah ve cem töreni fotoğraflarına yer verildi. Kitap hakkında rapor hazırlayan Eğitim İş Sendikası 1?No’lu Şube Yöneticisi Mustafa Cemil Kılıç yeni kitapta da Sünni Hanefi anlayışın hâkim olduğunu söyledi. 7. 8. ve 11. sınıf kitaplarındaki bazı kısımların müfredata dokunmadan yazıldığını belirten Kılıç‘ın 12. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabıyla ilgili tespitler şöyle:

Cenaze namazı yok: ‘Dünya Hayatı ve Ahiret’ başlıklı ünitede sadece Sünni İslam inancı esas alınmıştır. Alevilerin tenasüh, devriye ve hulül gibi inançlarına hiçbir biçimde yer verilmemiştir. Yine aynı ünitede cenaze törenleri ile ilgili bölümde ‘Cenaze Namazının Kılınışı’ sadece Sünni inanca göre verilmiştir.

İbadetler anlatılmıyor: ‘Dinlerde İbadetler’ başlıklı ünitede İslam dinindeki ibadetler konusu işlenirken sadece Sünnilerin ibadet biçimlerine yer verilmiş; Alevilerin cem ibadeti, muharrem orucu ve matemi, semah vb. ibadetlerine ise yer verilmemiştir. Dinlerde İbadet Yerleri alt başlığı altında ise yine cami ve mescitlerden söz edilmiş fakat cem evlerinden bahsedilmemiştir.

Tarikat gibi anlatılıyor: ‘İslam Düşüncesinde Tasavvufi Yorumlar’ adlı ünitede Alevilik ve Bektaşilik sadece tasavvufi bir yorum olarak gösterilmiş, böylece Alevilik Sünniliğin içinde bir tarikat konumuna indirgenmiştir. Alevi ibadetlerine tarikat ayinleri şeklinde değinilmiştir.

Sunni bakış: Alevilere İslam’ın temel ibadetlerinin; beş vakit namaz, ramazan orucu, Kabe’ye hacca gitmek olduğu kimi Alevi kaynaklarındaki ilgili ifadeler maksatlı bir biçimde farklı yorumlanarak yani Sünni bakışıyla ele alınarak metne dahil edilmiş ve özellikle öne çıkarılarak vurgulanmıştır.

Alıntılar tartışmalı: Hacı Bektaş Veli’ye atfedilen Makalat’tan, Pir Sultan’a ait olduğu ileri sürülen kimi deyişlerden bölümler ve değişik nüshaları bulunan ‘Buyruk’ adlı yapıttan alınan kimi cümleler tamamen Sünni inanca göre yorumlanmış.

Cemevleri yok: ‘Yaşayan Dinler ve Ortak Özellikleri’ adını taşıyan ünitede İslamiyet ile ilgili panoda ibadetler olarak namaz, ramazan orucu, hac gibi Sünni ibadet biçimleri zikredilmişken Alevi ibadetleri olan cem ayinine, Muharrem matemi ve orucuna değinilmemiştir. İbadet yeri olarak da sadece camiler ve temiz olan her ifadesine yer verilmiştir.

Kitapta sorunlu bölümlerin Alevilikle sınırlı olmadığını da belirten Kılıç’ın diğer tespitleriyse şöyle:

Misyonerliğe bakış: Hıristiyanların dinlerini yaymak amacıyla gerçekleştirdikleri misyonerlik faaliyetleri ‘Hıristiyan Yayılmacılığı’ biçiminde isimlendirilmiş ve bu faaliyetin zaman zaman hile ve aldatmacaya başvurularak yapıldığı, kimi misyonerlerin istismarcı olduğu, insanların dini duygu ve ekonomik durumlarını kötüye kullandıkları ileri sürülmüştür. Böylece Hristiyanlığın aldatmaca ve hile yoluyla yayılmak istendiği izlenimi oluşturulmuştur.

Amentü yorumu: Kitabın sonunda yer alan sözlük bölümünde ‘amentü’ sözcüğü açıklanırken “İslamiyet’in temel inançları olan “Allah’a, onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inama’yı dile getiren söz” şeklinde bir ifade kullanılmıştır. Oysa burada İslamiyet’in temel inançları olarak sunulan; kader, hayır ve şerrin Allah’tan geldiği inancı sadece Sünni İslam inancında vardır. Mutezile, Şiilik ve Alevilik gibi İslam mezhepleri kadere imanı, şerrin Allah’tan geldiği inancını kabul etmemektedirler. Tanımda bu göz ardı edilmiş ve İslam ile Sünnilik özdeşleştirilmiştir.

Türkçe ezandan bahsedilmiyor: ‘Atatürk ve Din Öğretimi’ başlıklı ünitede Atatürk’ün Kur’an tefsiri ve tercümesi yaptırdığı, hadis kitaplarını tercüme ettirdiği, bu kitapları ücretsiz dağıttırdığı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdurduğu yazılırken, Atatürk’ün emriyle okutulan Türkçe ezan, Türkçe Kur’an ve Türkçe namaz uygulamalarından bahsedilmemiştir. Atatürk’ün dine ilişkin sözlerine yer verilmiş ve ‘Dindar Atatürk’ portresi çizilmeye çalışılmıştır.