İyi Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Milletin cebindeki parayı niye soruyorsun? Kendi cebindeki paraya bak" sözlerine cevap verdi. Erdoğan’ın sözlerini ‘densizlik’ olarak nitelendiren Akşener, “Bir siyasetçinin, devlet adamının görevi; vatandaşın, milletinin cebinde ne var ne yok bilmektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Refah Partisi İl Başkanı olduğu dönemdeki bir konuşmasında tüzüğünü göstererek sarf ettiği, “Benim bütün severim bu yüzük” sözlerini de hatırlatan Akşener, “Yüzüğünü gösterip bir gün Erdoğan zengin olmuşsa bilin hırsızlık yapmıştır dedi. Ben demiyorum, kendisi söylüyor muhteremin!” diye konuştu.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın da kendisinin ‘tülbent müzesi’ projesiyle ilgili sözlerini eleştiren Akşener, “Damat, bir tanesi de çıkmış tülbent müzesi yapacakmış, çok şaşırdım diyor. Damat bey, annenin başındaki tülbenti de mi bilmiyorsun sen! Ne manaya geldiğini bilmiyor musun!” ifadelerini kullandı. Seçim çalışmalarına Hatay’da devam eden Akşener'in partisinin düzenlediği mitingde yaptığı konuşmanın satır başları şöyle:
-Biraz geciktik özür dilerim ama Samandağı'ndan çıkamadık, sizi de bu mübarek günde burada beklettim. Hakkınızı helal edin.
"Son çılgın proje, Mars'a 4 şeritli yol açmak"
-Biz projeler hazırladık, muhterem dedik ki, 500 lira gençlik maaşının kaynağı ne? Ben de dedim ki, ayakkabı kutularıyla çok iş hallolur ama ben anca n'apacağım biliyor musunuz? Bakanlar, eşleri lüks arabalara biniyor ya, sizin cebinizden çıkan paralarla.
-Yuhalamayın. Eğleneceğiz biz şimdi. Birlikte sinir bozacağız. Siz üzülmeyeceksiniz artık, başkaları üzülecek. Ben cumhurbaşkanı seçilince gençlerimize iş veremiyorduysak, sizi annelerinizin, babalarınızın karşısında boynunuzu eğmeyeceğiz. Size iş bulana kadar vatandaşlık maaşı bağlayacağız. Ama abi çok kızıyor. Söylüyorum huzurunuzda, o lüks araçlara binenler, diyeceğim ki onlara: İnin oradan, inin aşağıya! Ben bunları söyledikçe damat kızmış. Benim diyor kayınpederimin öyle bir seçmeni var ki, Mars'a 4 şeritli yol yapsa bu seçmen inanır diyor. Bu, aziz milleti ne yerine koymaktır? Son çılgın proje, Mars'a 4 şeritli yol açmak. Sonra da diyor ki, bir tanesi de çıkmış tülbent müzesi yapacakmış, çok şaşırdım diyor. Damat bey, annenin başındaki tülbenti de mi bilmiyorsun sen! Ne manaya geldiğini bilmiyor musun!
"Kızdıkça bir başbakan gidiyor; bir kızıyor biri gidiyor, bir daha kızıyor diğeri gidiyor"
-Gazetecilerden biri bana nasıl bir Türkiye vizyonu diye sordu. Haram lokma yemeyen, bürokrasiden, siyasetten oluşmuş, yolsuzluk ve rüşvetin önüne geçmiş, istismara son vermiş, gençleri mutlu ve huzurlu, anneler ve babalar çocukları için gelecek endişesinden kurtulmuş... Çılgın projemiz yok mu dedi? Dedim en çılgını tülbent müzesi... Damat bey, bilir misiniz siz; Türkiye'nin her yerinde Şırnak'ta da, Yozgat'tada, Tunceli'de de erkekler barışmıyorsa bir kadın çıkar, alır tülbentini atar yere, herkes de barışır. Kardeşliğin sembolüdür kardeliğin. Beğenmemiş arkadaş... E beğendiremeyiz...
-Siz 'Cumhurbaşkanı Akşener' diyosunuz ya çok kızıyor. Kızdıkça da bir başbakan gidiyor. Bir kızıyor, biri gidiyor; bir daha kızıyor, diğeri gidiyor.
"Ellerinde olsa seçimi iptal edecekler"
-Erken seçim dediler, tamam dedik, bozuldular. "Bau, bau" gidiyorlar. Ellerinde olsa seçimi iptal edecekler.
-Onlar ittifak kurdu her şey doğru, biz kurunca gayrımilli olduk. Sen milli ve gayrımilli ayrımını yapabilecek konumda mısın? Pirinci yok ettin, ithal ediyorsun; pamuğu, buğdayı, mısırı, pancarı hep aynı. Tarımın tamamını yok ettin, çiftçiyi tarlasına küstürdün; ondan sonra yediğimiz etler Sırbistan, Somali, Fransa, Polonya eti. Polonya'dan deli dana hastalıklı et ithal etmişler.
"Öyle bir sistem kuracağım ki, askeriyeye, polise, yargıya ne FETÖ, ne KETÖ giremeyecek!"
-FETÖ'yle mücadelede en önemlisi yardım ve yatakçıların da yargılanmasıdır. Öyle bir sistem kuracağım ki, askeriyeye, polise, yargıya ne FETÖ, ne KETÖ giremeyecek!
-Yüzüğünü gösterip bir gün Erdoğan zengin olmuşsa bilin hırsızlık yapmıştır dedi. Ben demiyorum, kendisi söylüyor muhteremin! Elhak doğru söyledi. Eğer ekonomiyi güvenilir hale getirmezsek yani iç ve dış yatırımcı yatırım yapmaya kalktığı zaman rüşvet vermeyeceğine emin hale getirmezsek, iç ve dış yatırımcıyı senden benden diye ayırmazsak, önüne gelenin tokatlamadığı bir sistemi kuramazsak, sanayileşme bugünkü gibi durur. Bina üzerinden ekonomik yapı kurulur, ondan sonra da Türkiye bugün içinde bulunduğu duruma gelir."