Politika

Akşener: Eğer biz birbirimize düşersek, o masanın seçmeni hepimizin saçını başını yolar!

"Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi, biz o masadan kalkmayacağız"

02 Aralık 2022 21:46

 

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "O masanın seçmeni, eğer biz birbirimize düşersek, inatlar uğruna yanlış olursa, o zaman hepimizin saçını başını seçmen yolar. Biz o masadan kalkmayacağız" dedi. Akşener; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak, "6'lı Masa'da da söylemiştim; iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse 'hayır' demeyeceğiz. Onlar CHP'nin üyesi ama aynı zamanda bizim de belediye başkanlarımız. İkisi de hem Ekrem Başkan hem Mansur Başkan ikisi de bizi mahçup etmediler. O masada bulunan 6 kişi adaylık ile ilgili bir şey konuşmadık. Ne Ekrem Başkan'la ne Mansur Başkan'la adaylık üzerine herhangi bir teklif veya başka bir görüşme olmadı" diye konuştu. 

Habertürk'te Serap Belet ve Kürşad Oğuz'un sorularını yanıtlayan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündeme dair açıklamalarda bulundu. 

Akşener; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İyi Parti'ye yaptığı, "Temenni ederiz ki gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir" çağrısına ilişkin olarak şunları söyledi: 

"Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi"

"Bizim üzerimizde şöyle bir şey var; Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi. Seçmeni en sadık parti biziz. Çok sorgulayıcı şehirli, milliyetçiliği olan seçmen. Hem muhafazakar hem sekülerlerin bir arada bulunduğu bir seçmen kitlesi. Biz de muhafazakar değerler üzerinde hayat kurmuş seçmenler de var. İki tarafın da istediği bir şey var; makul. Makul bir dil, makul çözümler, makul duruş. Muhtemel olarak gidermişiz gibi hava estiriliyor. O seçmeni de hiç çalışmadıkları için sıfır bilgi olduğu için seçmene hakaret diyorum. Diyelim ki, 'Akşener gider, seçmen kalır'. Böyle bir durum yok. Biz niçin davet ediliyoruz? Bu seçmen için davet ediliyoruz. O seçmenin yerinde kalacağını söylemek ahmaklık. İster yüzde 16 diyelim, ister 18.7'yi baz kabul edelim. Yüzde 9 puanlık oy hakkında konuşmak yanlış. Bu seçmene saygısızlık.

"Biz o masadan kalkmayacağız"

Biz o masadan kalkmayacağız. Sayın Erdoğan'ın davetine 20 yıldır davet ediliyorum. 2001 yılında sayın Erdoğan beni davet etti. Bir yol gitmeye kalkıştık, baktım ki benim prensiplerimle uyuşmuyor, ayrıldık. Sonra yine davet edildik, hayır dedim. Partimizi kurduk, 2017'den beri zaman zaman davet ediliyoruz. Sayın Erdoğan'ın nice icabet etmiyorum? Bir; Sayın Erdoğan yandaş zengin ediyor, ben milletin zengin olmasını istiyorum. Sayın Erdoğan tek adam sistemini istiyor, ben halkın kamil olmasını istiyor. Sayın Erdoğan istibdattan yana, ben hürriyetten yanayım. Ben sizlerin her kelimeyi düşünerek konuşmanızı istemiyorum. Ben demokrasinin varolduğunu, bizim gibilerin eleştirilebildiği, oradan kendini düzelttiği bir Türkiye istiyorum. Enes, Ecrin, Furkan'ların 3 yaşında, 4 yaşında kemiklerinin sayıldığı, kapağı kırık buzdolaplarının içinde hoşaf ya da mercimek çorbasından başkasının olmadığı evlerin olmadığı, tuhaf arabalı, tuhaf ayakkabılı o gençlerin olmasını istemiyorum. Ben devlette okuyan öğrencilerin, 15 .1 milyon öğrencinin yemeklerinin devlet tarafından ücretsiz verilmesini istiyorum.

Belediyenin tablet dağıttığını ama yandaşların çocuklarına verildiğini söyleyen Oktay'lar gördüm. Ağrı'dan, Aydın'dan, Van'dan bahsediyorum. Bütün evlere internetin bedavadan verilmesi gerektiğine inananlardanım. Birilerinin uçtuğu, semirdiği birilerinin açlıktan nefesinin koktuğuna inanıyorum. Benim tabirimle kumar masası gibi düşünürsek, sayın Erdoğan şuraya sürüyor. Sayın Erdoğan beni kumar masasına davet ediyor demiyor. Ben Cumhur İttifakı'nın oluşturduğu birlikteliği bir anlayış olarak kumar masası diyorum. Bunun yanlış olduğunu söylüyorum.

Sayın Erdoğan'ın bana özel birini gönderdiğini söylemiyorum. Olsa söylerim. Böyle bir durum yok. Ama diyelim ki x kişi 'arkadaş bunların ikisi yanyana gelsin Türkiye'ye ferahlık gelecek' diye vazife edinen insanlar var. Bir Cumhurbaşkanının bir siyasi parti genel başkanıyla kamuoyuna açık, şeffaf biçimde görüşmeyi talep etmesinin sakıncası yok. Sadeci bizim değil bütün partiler liderleri açısından. Sayın Erdoğan'ı çok eleştiriyorum ama netice itibariyle bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır. Keşke bizlerin de Cumhurbaşkanı olabilse. Ama Cumhurbaşkanı makamının saygı değer olduğunu düşünenlerdenim. O gün Başkanlık Divanı yapmıştık. İki binamız vardı. O binada odası olan arkadaşlarla yaptık. Yoksa Başkanlık Divanı ile çektirirdik.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Zirvesi sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlarken İyi Parti'ye çağrıda bulunarak, "İP’in bunlarla aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Onlar niye bunlarla aynı masaya düşüyor veyahut aynı konuma geliyor? Bu tabii düşündürücüdür. Hele hele böyle bir dönemde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir" ifadelerini kullanmıştı.  

TIKLAYIN | Erdoğan'dan İyi Parti'ye 'altılı masayı terk etme' çağrısı: Temenni ederiz ki, konumunu yeniden gözden geçirir

TIKLAYIN | Erdoğan'ın çağrısına Akşener'den yanıt: Milletimizin geleceğinin heba edildiği bir kumar masasında olmadık bundan sonra da olmayacağız

 

Altılı Masa'nın Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili olarak, "Adayların bu kadar konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o masada adaylarla dair tek kelime yok. 6 siyasi partinin genel başkanlarının, yöneticileri, o partinin mensuplarını hepimizin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isterler, bu normal. Sayın Kılıçdaroğlu'nun, sayın Babacan'ın, sayın Davutoğlu'nun, sayın Uysal'ın, sayın Karamollaoğlu ve benim aday olmamı isterler. Bu normal. Cumhur İttifakı sürekli olarak masayı adaylık için dürtüp duruyor" dedi. 

Akşener'den Erdoğan'a çağrı: ; Pazartesi seçim kararını alın, Salı günü adayımızı açıklayalım

Akşener, açıklamasına şöyle devam etti: 

Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına sesleniyorum; Pazartesi seçim kararını alsınlar Salı günü adayımızı açıklayalım. Biz İyi Parti olarak Macaristan seçimlerini de çalıştık. Biz öğrenen bir organizasyonuz. Bizim çalışmalarımız aday göstereceğimiz arkadaşımızın da elinde. O da imzasını atacak. Diyelim sizi aday gösterdik. Siz bizim sizden ne istediğimizi bilerek geleceksiniz. Bir sistem bozukluğu üzerinden bir araya geldik. Ortak olduğumuz noktalarda birleşebiliyoruz, farklılıklarımıza saygı duyuyoruz. Ekonomist arkadaşlarımız 9 madde ile başladı 72 konu başlığına dönüldü. Aday olacak arkadaşımızın seçim bildirisini, vaatlerini, programını, projelerini hazırlıyor. Aralık ayın sonunu bulur herhalde. Dediğim çalışmada, bizim de ve diğer partilerin ekonomi, eğitim, hukuka dair ortak görüşleri var. Herhangi partinin değil hepimizin.

6'lı Masa'nın Cumhurbaşkanı'nı seçme eylemini Kemal Bey koydu. 6'lı Masa'dan bu adayın çıkacağı tutumunu veya sözünü veya duruşunu Kemal Bey koydu. Eylül 2021'de Halk TV'de 'Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim' dedi. 6'lı Masa'da her bir şahsın aday olma hakkı, heyecanı var. Bunun adı feragattır. Ama 31 Mart'ta o masaya oturup bu büyükşehirlerin alınması için 'Burası sizin olsun' diyebilmek bir fedakârlıktır. Ama benim 'Cumhurbaşkanı adayı değilim' demem feragattır.

Partimiz beni Cumhurbaşkanı adayı etmek için kurulmadı. Türkiye'de en büyük zorluklarla, demokrasi için engelleri yıka yıka, canımız yana yana, elimiz ağzımız burnumuz kanaya kanaya parti kurduk. 2017'deki referandumda birey olarak nasıl çalıştık biliyor musunuz? Herkes kendi cebinden harcayarak. O referandumda ne söylediysek keşke yanlış çıksaydı. Her şey gerçekleşti. Bu parti Meral Akşener'i Cumhurbaşkanı seçme partisi değil. Bu ülkeyi 'Biz daha iyi yönetiriz' diyerek kurulan bir siyasi partidir.

"Biz bu seçimi kazanmak zorundayız"

Biz o masada herhangi bir şey konuşmadık. Elbette konuşulacak. Kriterimiz belli. Biz bu seçimi kazanmak zorundayız. Sayın Kılıçdaroğlu kazanır, kazanamaz diye bir söz söylemiyorum. Bütün kriterlerin içinde mutlaka kazanacak bir aday olmasını söylüyorum. Bu masanın arıza çıkmadan, bölünmeden, parçalanmadan kazanacak kişinin çıkarılmasını, onun arkasında kaya gibi durulmasını sağlamak. 2018'de Meral Akşener bir şey yaşadı. Kendi adaydı. O bizim Millet İttifakı'nın üç bileşeni adaydı. Sayın Erdoğan'ın karşısına ikinci tura kalabilmek için önce birbirimizi geçmeye çalıştık.

O masanın içinden bir adayın çıkması lazım, kazanması ve kazandırılması lazım. Kaya gibi arkasında durulması lazım. Sonuç itibariyle bu kişinin kim olacağını bulmak çok kolay. Bugün itibarıyla w, y, z kişisini konuşmayı doğru bulmuyorum. Bildiğim bir şey, Cumhur İttifakı bileşenleri sürekli aday diyerek çok arzu ediyorlar. Bizim sistemi tartışmak gibi zorunluluğumuz var. Referanduma gitmeyecek şekilde hem MHP'nin hem AK Parti'nin, muhalefete düştüğü zaman sayın Erdoğan'ı tanıyorsam, Meclis'te cümbür cemaat parlamenter sisteme geri dönmeyi isteyecektir, bu konuda iddiaya girerim. Milliyetçi, demokrat, kalkınmanın partisiyiz. Makul duruşun temsilcisiyiz. Şuculuk, buculuk üzerinden tariflerden nefret ediyoruz. Bütün siyasi partilerin şucu, buculuklar yerine dertlere çare bularak rekabet etmenin doğru olduğuna inanıyoruz. Makulun temsilcisiyiz.

"Önceliğimiz güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş"

Ben milletvekili değilim. Biz bir uyum oluşturduk, tecrübeli bir grubumuz olduğu için. Ben milletvekili olmadığı için genel kurula katılamıyorum. Sayın Erdoğan da katılamıyor. Sadece Cumhurbaşkanı olarak geliyor, gidiyor. Grubu olup da milletvekili olmayan tek kişiyim. Temel Bey'in teklifi hem milletvekili olsun hem eşgüdüm olsun diye bir teklifi oldu. Zaten güçlendirilmiş parlamenter sistemine geçilecek. Doğal olarak bir Başbakanlık kurumu tahsis edilecek. 'Ben Başbakanlığa talibim' derken, bu İyi Parti'nin ülkeyi yönetmeye talibim. Partim birinci parti çıktığında olacak bu iş. Elbette her partinin aldığı oy oranında geçerli. Ben sayın Kılıçdaroğlu ve diğer arkadaşlarla el sıkışarak Başbakanlık istemiyorum ki. Bizim önceliğimiz güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş. İkincisi seçim güvenliğini ortaklaşarak sağlamak, üçüncüsü ise adayı belirleyip seçtirmek. Ondan sonraki fasılların tamamı seçim sonrasında yapılacak işler.

Cumhurbaşkanı milletin seçtiği ama devletin temsilcisi olacak. Denge ve denetlemenin üstünde tecelli ettiği kişi olacak. 7 yıl boyunca ülkenin bütün düzenini sağlayacak. Ama yürütmeyi yürütecek de bir Başbakan olacak. 7 yıl boyunca bu üst düzey görevde olduktan sonra gelsin tekrar milletvekilliğiyle uğraşsın olmuyor. 7 yılda karar alırken, konuya müdahil olurken 'bu bana küser de seçmez mi' diye kendine yatırım yapmak gibi hissiyatı ortadan kaldırıyoruz. Gerçekten çok onurlu bir görev. Türkiye'de yaşayanların tümü açısından bunu düşünmeyecek insan düşünmüyorum." 

İmamoğlu ve Yavaş açıklaması: 6'lı Masa'da da söylemiştim; iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse 'hayır' demeyeceğiz

Akşener, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin olarak ise şu açıklamayı yaptı: 

"İstanbul'un alınması benim için özel hedefti. Bursa'nın alınması da öyle. Ekrem Bey'in adaylığından hiç haberim yoktu. Kendisini tanımıyordum. Sonuç itibarıyla kesinlikle alacağımızı kendisine de söyledim. Ne sayın Mansur Yavaş'ın benimle ne de benim sayın Mansur Yavaş'la böyle bir konuşmam, hatta bizim ikimizin telefon görüşmesine yaptığına dair kulis bilgisi yayıldı. En son Mansur Bey'le görüşmemiz, kalabalıklarda bir araya geliyoruz ayrıca, partimize Kurban Bayramı öncesinde bir program için Allah razı olsun davetiye getirdi. Oturduk, resmi biçimde davetiyeyi verdi ve gitti. Onun dışında ne bir telefon görüşmesi ne biz özel bir yerde görüştük. Başka bir iddia İstanbul'da çağırmışım, gelmiş konuşmuş. Bunların hiçbiri olmadı. Mansur Bey'e de adı geçtiği için Ekrem Bey'e de hem CHP'nin hem İyi Parti'nin hem o masada oturan diğer siyasi partilerin seçmenlerinin de sevgisi ve saygısı var. Bütün anketlere ikisi birden konuluyor. Hatta ben aleni bir biçimde, 6'lı Masa'nın mensuplarına da söylemiştim, iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse hayır demeyeceğiz dedim." 

ABB Başkanı Mansur Yavaş ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 

"Ne Ekrem Başkan'la ne Mansur Başkan'la adaylık üzerine herhangi bir teklif veya başka bir görüşme olmadı"

Onlar konuşulurken verdiğimiz cevaptan bahsediyorum. Her iki belediye başkanımıza da. Onlar CHP'nin üyesi ama aynı zamanda bizim de belediye başkanlarımız. Adana'dan Antalya'ya bütün ortak aday gösterdiğimiz belediye başkanlarımızdan Allah razı olsun. İkisi de hem Ekrem Başkan hem Mansur Başkan ikisi de bizi mahçup etmediler. O masada bulunan 6 kişi adaylık ile ilgili bir şey konuşmadık. İkisinin de adaylığının, bizimle ilgili olmadan çok konuşulduğu dönemde ve hiçbir genel başkanın adının geçmediği dönemde bana sorulan soruya partinin görüşü olarak 'iki belediye başkanı arkadaşımızdan birinin aday gösterilmesi halinde hayır demeyeceğiz' diye televizyonlardan söyledim. Ne Ekrem Başkan'la ne Mansur Başkan'la adaylık üzerine herhangi bir teklif veya başka bir görüşme olmadı. 'İmamoğlu'ndayız' tweetinden önce 'Kozan'dayız' demiştim, niye kimse üzerine alınmadı." 

"Engin Altay'ın da konuşmasını yanlış buldum"

İyi Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhtemel cumhurbaşkanlığı adaylığı konuşulurken ifade ettiği, “Seçmen isteksizliğini göz ardı etmesek mi diyorum", "Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamaz endişesi duyuyoruz" sözlerine CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay'dan "Her evin çocuğunun kusuruyla ilgili kulağı çekilecekse evin reisi çeker. Ben ne diyeyim daha bu böyle olmalı, bunu bekliyoruz" yanıtı gelmişti. 

CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Engin Altay ve İyi Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu

İki milletvekili arasında yaşanan krize ilişkin soruya Akşener, şu yanıtı verdi: 

"Bizim partimizin hiçbir üyesi bir televizyona çıkarken beni arayıp, bırakın izin almayı, söyleyeceğiniz bir şey var mı sormaz. Her birimiz başka alanlardan geldik. Bulunduğumuz siyasi partilerde nereye kafana göre çıkacaksın, sizin yaptığınız televizyona çıkma teklifini dahi sormak mecburiyetindeydik. Bu travmatik nedenlerden dolayı bizim partimizin özelliği, insanların partinin genel çerçevesinin dışına çıkmadan kendi fikirlerini söyleyebilme özgürlüğü. Yavuz Bey kendi fikrini söylemekte özgürdür. Bugüne kadar onu hep yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. Her konuda, beni de eleştirir televizyonda sayın Ağıralioğlu. Kendi fikridir, bu fikirler İyi Parti'nin görüşleri olarak serdedilemez.

Engin Altay'ın da konuşmasını yanlış buldum. Yavuz Bey'i tanıyorum. Keşke yapmasaydı diyorum. Paylaşmıyorum. Bu kadar önceden bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum. O fikirlerini ben söyletmedim, o fikirlerini söylemiş olmasının benim açımdan kendi fikri olmasında bir sakıncası yok. CHP'de de fikir serdeden çok kişi var. Bizde de konuşulur. Ama Sayın Kılıçdaroğlu'nun kulağını çekmesi istenmez. O yüzden Engin Bey'in yaptığı yanlış. Biz bir siyasi partiyiz, geçmişteki uygulamaları beğenmediğimiz için siyasi parti kurduk." 

TIKLAYIN | Millet İttifakı'nda "kulak çekme" krizi: CHP’li Altay'ın çıkışına İyi Partili Ağıralioğlu'ndan "iktidar iddiasındaki bir parti için pek hayırlı bir heves değil" yanıtı

TIKLAYIN | İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu: Erdoğan, karşısında Kılıçdaroğlu'nu istiyor; acaba bu seçmen isteksizliğini göz ardı etmesek mi?

TIKLAYIN |CHP Grup Başkanvekili Altay’tan Akşener’e “Ağıralioğlu” çağrısı: Evin çocuğunun kulağını evin reisi çeker

"DEVA Partisi'nden çok saygı duyduğum arkadaşımız 'Eğer Hüseyin Baş gelirse partiden istifa ederim' dedi"

Akşener, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Altılı Masa'ya katılma talebinin reddedilmesiyle ilgili olarak da "DEVA Partisi'nden çok saygı duyduğum arkadaşımız 'Eğer Hüseyin Baş gelirse partiden istifa ederim' dedi. Saygı duydum, ağzımı açmadım. O masaya ben Hüseyin Baş beyefendinin teklifin ilettim. Çok hoş bir şey çıktı. 'Biz çalışıyoruz, sıfırdan bir arkadaşımızın olması problem yaratabilir, ama arkadaşlarımızın başka partilerle işbirliği yapabilir' dendi" açıklamasını yaptı. 

Altılı Masa’nın DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde yapılan sekizinci toplantısında Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın ittifaka katılma talebi görüşülmüştü. Görüşme sonrası yapılan ortak açıklamada, "Altı siyasi parti olarak bu çalışmalarda büyük bir mesafe kaydettik ve bundan sonraki süreçte de Altılı Masa zemininde en kısa zamanda bu çalışmaları tamamlamaya odaklandık" ifadeleri kullanılmıştı.  
 
 

"Ben başörtüsü konusunu Altılı Masa'ya getirdim; Sayın Kılıçdaroğlu bir girişimde bulundu, Sayın Erdoğan 'ayağımıza pas geldi, gol atacağım' dedi"

CHP'nin başörtüsü teklifine ilişkin soruya şu cevabı verdi: 

"Başörtüsü meselesinin bir kadın kimliği üzerinden tartışılmasından bıktık hepimiz. Bir uçtan bir uca dövüştürülmekten bıktık. Başı açık kadın da bıktı, başörtülü kadın da bitti. Meclis, Ordu, avukat, polis dahil bu iş çözüldü. Sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifine saygı duyuyorum. Başörtüsü meselesinin kapanmış bir yara olduğunu düşünüyorum. Açık yaraları konuşalım. Cin şişeden çıktı. Teklifin içeriğini görelim. Bir yola gidildi. Önümüze anayasa teklifi gelecek. Ama ben masanın bu konuda ortaklaşması gerektiğine inananlardanım. 

Şimdi başörtüsü mevzusu var. Ben başörtüsü konusunu 6'lı Masa'ya getirdim. Sayın Kılıçdaroğlu bir girişimde bulundu, CHP bir kanun teklifi verdi. Sayın Erdoğan 'ayağımıza pas geldi, ben gol atacağım' dedi. İnsan haklarına dair hak bir gol, pas, bu bir zihniyet meselesi. Burada anayasa maddesi getireceğim dedi. Bir de ikinci madde konulacak deniyor." 

"HDP'nin yöneticilerinin davranış biçimi eleştirilmez mi?"

İyi Parti'nin HDP'ye dair tutumuna değinen Akşener, şöyle konuştu:

"Bir süre sonra karşı tarafı incitmeye dönüyor iş. Seçmenleri açısından doğru değil. Biz AK Parti'yi, sayın Erdoğan'ı eleştiriyoruz. Altılı Masa'da herkes eleştiriyor. Bu o kadar seçmen hiç rencide olmuyor. Ama HDP'nin yöneticilerinin davranış biçimi eleştirilmez mi? Eleştirildiği takdirde bir rüzgar esiyor. 6,5 milyon seçmen rencide edilmiş oluyor! Bunu absürt buluyorum. Bizim seçmen de dahil olmak üzere, seçmen kimsenin malı marabası değil. Bize düşen HDP'si de dahil olmak üzere, biz hizmet etmek üzere, ilkelerimize, hayallerimize, umutlarımıza, projelerimize göre yola çıkmış bildiğiniz siyasi organizasyonlarız. Beğenen oy verir, beğenmeyen eleştirir, 'hadi bir daha ki sefere' der. Bizim oyların tamamını almak görevimiz var. Alırız, alamayız. 

Bu ezberler üzerinden konuşulduğunda Türkiye'de perspektifler çarpıtılıyor, yanlış girdiler giriyor, yanlış çıktılar alınıyor. Biz sürekli olarak HDP'nin bilumum Kürtleri teslim ettiğine dair algı ve kanaat hüküm cümlesinden yürüdüğümüz zaman siyasi açıdan yanlış buluyorum. HDP'li seçmenin de oyunu almaya talip, 6'lı Masa'dan çıkacak adayın çalışması gerekiyor. Her yerden oy alması gerekir.

"Kürtlerin incitilmesini istemiyorum"

Biz HDP'yle yan yana gelmeyebiliriz. Bunu da söylüyoruz, onlar da söylüyor. Burada sorun yok. AK Parti'nin her bir attığı yanlış adımı kıyasıya eleştiriyoruz, AK Parti seçmeni üzerinden kimse konuşmuyor. Ama iş HDP'nin kurumsal olarak yaptığı, yöneticilerin aldığı tutumları eleştirdiğiniz takdirde birden bire 6,5 milyon rencide oluyor. Bizim 5 milyon seçmenimiz 'Meral Akşener aday olursa HDP oy vermez' diyen HDP'li yöneticilerinin sözlerine rencide olmuyor. Burada herkes için müthiş bir alınganlık oluşmaya başladı. Ben gerçekten Kürtlerin incitilmesini istemiyorum.

31 Mart'ta 29 arkadaşımızın Yeni Şafak Gazetesi'nde kimlik bilgileri, vatandaşlık numaralarıyla yayınlandı bu ülkede. Onların ortak özelliği sadece Kürt olmalarıydı. Büyük çoğunluğu ailelerinde şehit olan, gazi olmuş korucu aileleri. Hem AK Parti açsından HDP kurumsalı açısından başörtüsü için heyet gitmesini 'hadi bakalım nerde kalmıştık'a benzettim. HDP yöneticilerinin herşeyi söylemeye hakkı var, siz bir şey söylediğinizde hurra etme durumu var. Bunun hem Kürtlere zarar verdiğini hem de seçmenlerimizi rencide ettiğini söylüyorum."

"Erdoğan'ın Sisi'yle yan yana gelişini Türkiye açısından olumlu bulduk"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Katar'da selamlaştığı; daha önce "tiran", "katil", ve "darbeci" gibi ithamlarda bulunduğu Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile selamlaşmasına da değinen Akşener, "Sayın Erdoğan dış politikada çok duygusal, bireysel rasyonellikten uzak alanına evrildi. Biz Sisi'yle yan yana gelişini Türkiye açısından olumlu bulduk ama Sisi'yi Türkiye içinde bir kan davalısı gibi İstanbul seçimlerinde 'Sisi'ye mi oy vereceksiniz, Binali Bey'e mi oy vereceksiniz' gibi sözlerini eleştirdik. Acaba Mısır'ın kurumsal devlet yapısı bu hakaretleri, katil, bu dili nasıl tolere edecek. Benzer bir şey Suriye ile oldu. Türkiye 2020 tarihinde üst üste göçmenler üzerinden sayın Erdoğan'a dedim ki, 'Beni Türkiye Cumhuriyeti devleti adına gönder, çözeyim, geleyim' demiştim. En son Milli Göç Doktrini adı altında çalışmamız sunuldu. Dünyanın bizden sonra en yüksek göçmen alan ülkesi Pakistan. 2,5 milyon sığınmacı var. Onların yüzde 1, bizimkisi yüzde 10. Suriye 18 milyonluk bir ülke. Onlardan geleni koyduğunuz zaman biz Suriye'nin üçte birini bakıyoruz" dedi.   

"Biz bu ülkenin müstakbel iktidarıyız"

Akşener, sözlerine şöyle devam etti: 

"Bir Yunanistan kadar insan grubu var. Acaba Afganistanlar ne kadar? Bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Suriyeli sığınmacıların boşalttığı yerlere kimler gitti? PKK, PYD, YPG gitti. Diğer DAEŞ, İŞİD gitti. Hem içeride hem dışarıda terör örgütleri tarafından güvenliği tehdit altında ülkeyiz. Sayın Erdoğan'ın Sisi'den sonra Esad'la görüşmeyi seçimden sonraya bırakması. Seçimde kaybedecekler, dolayısıyla Türkiye'nin bu konuda adım atması lazım. Biz aynı zamanda ABD; Rusya ile de sığınmacı konusunu konuşmamız lazım. Burada Suriye'nin toprak bütünlüğünü de kabul edilerek yapılması gereken iş. Sadece Esad meselesi değil. Esad'la görüşmeyi sağladığınız takdirde bu işin devamı için onların devlet kurumuyla yan yana gelmeyi de isteyeceğiz. Biz bu ülkenin müstakbel iktidarıyız. Seçim sonrasına bırakmamış olsaydı. Daha fazla bu işin içinde yer almamız gerekiyor." 

"Türkiye'nin güvenliğine dair, terörle mücadelesine dair atılan adımın bugüne kadar arkasında olduk" 

Akşener, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), İstiklal Caddesi'nde altı kişinin öldürüldüğü bombalı terör saldırısından 6 gün sonra Suriye ve Irak'ın kuzeyinde çeşitli hedeflere gerçekleştirdiği hava harekâtına ilişkin olarak, şunları söyledi: 

"Türkiye'nin güvenliğine dair, terörle mücadelesine dair atılan adımın bugüne kadar arkasında olduk, bundan sonra da arkasında oluruz. Eleştirilerimiz sayın Erdoğan'ın ve bazı bakanlarının bu işin iç siyasetin öznesi haline getirmesi yanlış. Allah orada ordumuzun mensuplarının ayağına taş değdirmesin. İyi Parti adına net şekilde söylüyorum; devlette devamlılık vardır. Devletin terörle mücadelesinde, ülkeyi korumaya dair kurumların arkasında durmak muhalefetin de görevidir."  

"Sandık başında gereğini yapacağız; yapmadığımız takdirde seçmen yakamıza yapışsın, buna hakkı var"

Seçim güvenliği ve yabancı seçmen konularına ilişkin açıklamalarda da bulunan Akşener, şöyle konuştu:

"6'lı Masa'nın misyonu da seçim güvenliğini sağlamak. Seçim işleri başkanımız ve diğer siyasi partilerin genel başkan yardımcılarının yer aldığı görev sahibi olduğu komisyonumuz var. Sığınmacıların oy kullanması konusundaki farklı farklı rakamları çalışan arkadaşımız var. Uyanık olmak zorundayız, dikkatli olmak zorundayız. Bu ülkede öyle şeyler yaşandı ki. Deniliyor ki, bilgisayara oylar girecek, 5 oy yazılacak 100 çıkacak. Böyle bir şey mümkün değil. Bütün mesele insan hatasıdır. İstanbul 1. tur seçimleri bunun ispatıdır. Tutanakların üzerindeki ıslak imzalar olmasaydı 13 bin 500'lük fark takibi olmasaydı gözden kaçardı. Sonuç itibarıyla gerçekten bu seçimi kaybettiğinizi düşünebilirdiniz. Sandık başında gereğini yapacağız. Yapmadığımız takdirde seçmen yakamıza yapışsın, buna hakkı var."

Akşener, ayrıca şu açıklamalarda bulundu: 

"Bir daha parlamenter sistemi konuşarak yapacağımız son seçim"

"Türkiye ölmez, bitmez ama bir daha parlamenter sistemi konuşarak yapacağımız son seçim. Bir kararname ile her şeyler yapılır. Çıkar tek kişi, giden gitsin, kalan sağlar bizimdir der. 50 milyar liraya mal oluyor 15 milyon gencin sabah yemeğinin ücretsiz verilmesi. Böyle bir sistemde 50 milyar oraya vermiyorsunuz, ama 5 kişiye koyuyorsunuz. 24 milyar lirayı Hariri'nin cebine koyuyorsunuz, 14 milyar lirayı Anka Park'tan bahsediyorum iş adamının cebine koyuyorsunuz. KKM'ye koyuyorsunuz. 50 milyar lira tutan 12 ay boyunca verdiğiniz yemeğe hayır diyorsunuz. Demre Belediyemiz bunu yapmaya kalktığında kaymakamlık tarafından yasaklıyorsunuz. Bunlar işte o tek adamlık sistemi.

"En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olmalı diyoruz"

Ekonomi aynı zamanda barıştıran bir şey. Ekonomi üzerinden, projeler üzerinden rekabet yapabilirsiniz. Eleştiri baş üstüne. Talep eden anlatmak zorundadır. Biz bu ülkeyi yönetmeyi talep ediyoruz. Birey olarak baktım, gördüm, iletemiyoruz bir şeyi, tam 3 yıldır Türkiye'yi ilçeleri ile beraber dolaştık. Önce görülmedi, sonra görülünce provokasyonlar oldu. Şu anda hazırladığımız pek çok şey, EYT de bunlardan birisi. Esnafların stopaja kadar olan, emekli maaşlarının yükseltilmesine kadar söylüyoruz. En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olmalı diyoruz. Asgari ücretten vergiyi çıkarın dedik. İşvereni de zor durumda bırakmayın. Şimdi bir şey daha dedik, 6 ayda bir yapmayın, hiç değilse 3 ayda bir yapın dedik. Tek kere yapılıyordu, şimdi en azından 6 aya düştü. Bu bizim sayemizde oldu.

"Emeklilere ikramiye sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifiyle oldu"

Pandemi dönemindeki önerilerimizin bir kısmını yaptılar. İyi Parti seçmeni velinimet yaptı. Geçmişte bunlar niye yapılmıyordu? Şimdi olması gereken, seçmenlerin velinimet olması için sorunlarınıza hepimiz farklı çözümler üretmeliyiz. Seçmen de hangisini uygun görüyorsa karar verir. AK Parti'nin atacağı her somut adımın hepsinin olmasını sağlayan sonuçta muhalefet. Emeklilere ikramiye Sayın Kılıçdaroğlu'nun teklifiyle oldu, bunu hatırlayın.

"Daron Bey'in CHP ile işbirliği içine girmesinden ancak mutluluk duyarım"

Yarın sayın Kılıçdaroğlu'nun vizyon belgesinde ekonomiye dair bir projeksiyon yapacak. Aynı bizim yaptığımız sanayi teknolojik dönüşüm gibi bir sürü şeyler yaptık. Her partinin var. DEVA'nın, Gelecek Partisi'nin, Demokrat Parti'nin var. Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklayacağı vizyon belgesinde bizimle uyuşan pek çok şey olacak. 9 madde ve 72 alt başlığa bölünen ekonomi yol haritasında çıkacak. 6 parti aynı konuşacağız diye bir durum. Biz bu arkadaşımız seçildiğinde bunları yapacak diye kefalet koyacağız. Yarın sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinden de varolanlar olacak. Sayın Davutoğlu'nun, sayın Babacan'ın söylediklerinden de. Cumhurbaşkanlığından feragat etmenin nedeni o masadan bir adayın çıkabilmesi, kazanmamız, doğruları söyleyebilmek ve bu sistemde sağduyunun, aklın, vicdanın sesi olabilmek. Benim yapmaya çalıştığım bu. Bunun üzerinden yürüyorum. DYP'de iken şöyle bir hayalim vardı. Tansu Hanım'a plan olarak söylemiştim. Türkiye'nin yetişmiş, dünya çapında ekonomistleri, hukukçuları var. Bunlar çok tanınan insanlar. Çağıracaksınız bu insanları. Ama siyasetin emrine değil. O problemlere onlar çözüm üretecek, biz karışmayacağız. Ben Daron Bey'in CHP ile işbirliği içine girmesinden ancak mutluluk duyarım." 

"Batı ve İç Anadolu'da bizi mutlu edecek ilerleme var"

Seçim anketlerine ilişkin açıklamalarda da bulunan Akşener, şu ifadeleri kullandı: 

"Çok uzun zamandır ayrı ayrı çalışıyoruz. Bütün anket şirketlerine saygım sonsuz. Çeşitli yöntemler kullandıkları için farklı farklı sonuçlar çıkıyor. Dolayısıyla olumlu, olumsuz beyanda bulunmam doğru değil. 6 şirkete grup üyesiyiz. Onlarla özel çalışma yapmıyoruz. Oradan gelen veriler ve sorular üzerinden kendimizi de değerlendiriyoruz. Bizim bir de butik bir şirketle il çalışmamız var. Mesela 45 il yaptığımızda aşağı yukarı 35-40 bin civarında denekle yapıyoruz. Her ilçenin sonu ve il sonuçları hesaplanarak. İlçe, il bazında, demografik anlamda, hangi zilin çalması gerektiğini anladığımız çalışma biçimi. Türkiye geneli sonucu çok ilginç; Batı ve İç Anadolu'da hakikaten bizi mutlu edecek ilerleme var. Ben oraya Selçuklu coğrafyası diyorum. En zor yer Selçuklu coğrafyasıdır. Gittikçe burada ipin ucu kaçtığı zamanda, isnadlarda, iftiralar çok fazlaya gittiği zaman tersine dönüyor. Eleştiride sorun yok; iftiradan bahsediyorum. Olmadığım şey kalmadı benim. En basitinden dış güçlere kadar giden iftira, ağır şeyler. Orada ipin ucu kaçtığı zaman size doğru dönüyor, seçmen kendi geliyor. Batı illerinde çok yüksek. Örneğin İstanbul'da 8.1 alarak 8 milletvekili çıkarmıştık. Şu anda 6-5-6 şeklinde görünüyor. Yüzde 14.5 ile. Şu anda İzmir'de CHP'nin sabit seçmeni duruyor. AK Parti 10 puan düşmüş durumda. Biz şu anda ikinci partiyiz. Bursa, Balıkesir, Aydın benzer durum. Mersin'de 4 milletvekili çıkacak. Adana, Antalya, Muğla gibi. Konya zor yerlerden birisi. Kayseri, Erzurum, Sivas, Malatya, Elazığ'da çok rahat milletvekili çıkaracağız. Maraş'ta ciddi manada oyumuz yükselmiş durumda. Bu oylar AK Parti ağırlıklı olarak bize geliyor. 7.3 civarında MHP'den bize geldi. AK Parti'den 7'nin üzerinde oy MHP'ye gitmişti.

"İddia ediyorum; HDP'den CHP'ye oy geçer"

CHP seçmeni şehirli, sorgulayıcı, seküler, orta sınıf seçmen. Çok sorgulayıp, takip eden seçmen. Kendi partisini aşırı eleştiren seçmen. Sabit ve sadık bir seçmen. Bu iktidarın mutlaka gitmesini isteyen bir seçmen. Her yeni kurulan partiyi çok alkışlayan bir seçmen. Çok iddialı bir şey söyleyeyim size; bir akademisyen, bilim insanı olarak konuşuyorum, siyasetçi olarak söylüyorum. Hep denir ki, 'CHP seçmeni HDP baraj altı kalmasın diye HDP'ye oy veriyor'. 'Yeni kurulan partiye verebilirim' diyor. Ama iş sandığa gidildiği zaman kendi partisine oy veriyor. İddia ediyorum; HDP'den CHP'ye oy geçer. Çünkü HDP'nin seçmeni SHP'nin seküler seçmeni. HDP'de geçmişte SHP'nin seçmeni olanlar var. ANAP ve DYP'nin muhafazakar seçmeni ister Türk ister Kürt AK Parti'de yer alıyordu. CHP'den batı illerinde, Akdeniz'de, Trakya'da ise ANAP ve DYP'nin seküler seçmeni CHP'ye gitti. Bu anlattıklarım tamamen bilimsel."