İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen'e, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nı Çankaya Köşkü’nden Beştepe’ye taşımasına işaret ederek; “Çankaya’dan gidildi seni görmemek için. Niçin sinirlerini bozuyorsun sen bazılarının. Tam 750 dönümlük kupon araziyi üzerine neler neler yapılırdı? Halkın, milletin emrine ver. Park yap, bahçe yap. Bizi çok onurlandırdı, ama birilerinin sinirini kesin bozdu. Aynı şekilde Mansur Yavaş da böyle yapıyor. Yani böyle olmaz. Bu gidişle İstanbul’a taşınır şey ama orada da Ekrem İmamoğlu var" diye seslendi.
İyi Parti Genel Başkanı Akşener, Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda düzenlediği toplu açılış töreninde konuştu. Konuşmasında, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’den bahseden Akşener, "Belediyecilik anlayışını o kadar raydan çıkardılar ki. Aslında yaptığınız iş göreviniz. Ama bu görevinizi yaparak ortaya koyduğunuz tavır bu ülkenin çocuklarının bu ülkede kalmasına bir umut, bu ülkede hizmet edebileceğimiz bir yol vardır kanaatinin oluşmasına bir delil teşkil ediyor. Onun için ben her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.
Akşener, “Çalmayınca, çırpmayınca, kupon araziler olmayınca böyle oluyormuş… Bu arkadaşlar gittiği zaman hırsızlık, değer istismarı, israf son bulacak ve gerçekten hizmet öne geçecek onun için Allah her birinizden razı olsun” diye konuştu.
Akşener, şunları söyledi:
"Bizi çok onurlandırdı ama bazılarının sinirini kesin bozdu"
"Bugün buraya zaman zaman kardeşim dediğim çok da sevdiğim çok şey beklediğim Sayın Alper Taşdelen’in daveti üzerine geldik. Çok güzel hizmetler yaptığını ve yapılacağını gördük, çok mutlu olduk. Güzel söz ‘Doğru belediyecilik.’ Ama şimdi Alpar Başkan bunları anlattın, o güzelim kupon arazileri vatandaşın emrine vermişsin, niye sinirlendiriyorsun sen şimdi? Yani, Çankaya’dan gidildi seni görmemek için. Niçin sinirlerini bozuyorsun sen bazılarının. Tam 750 dönümlük kupon araziyi üzerine neler neler yapılırdı! Halkın, milletin emrine ver. Park yap, bahçe yap. Yani ne desem ki? Bizi çok onurlandırdı ama birilerinin sinirini kesin bozdu. Aynı şekilde Sayın Mansur Yavaş da böyle yapıyor. Yani böyle olmaz. Bu gidişle İstanbul’a taşınır şey, ama orada da Ekrem İmamoğlu var. Yani ne yapacağız ki? Onun için işte buradan bu konuşmayı yapmamam için bu güzelliğin oluşmasını engellemek için, ellerinden ne geldiyse yaptılar. Ama bizim Rumeli kızlarını engellemek çok zor. Çok asap bozucuyuzdur. Bir de üstüne üstlük gurur duyarız. Ben bir de üstüne üstlük Rize’nin geliniyim. Ne yapacağız şimdi? Çift taraflı, çifte kavrulmuş.
"Çocuklarımıza, gençlerimize umut oldunuz"
Ama umut oldunuz. Çocuklarımız için umut oldunuz. Türkiye’deki gençler için umut oldunuz. Belediyecilik anlayışını o kadar raydan çıkardılar ki? Aslında yaptığınız iş göreviniz. Ama bu görevinizi yaparak ortaya koyduğunuz tavır bu ülkenin çocuklarının bu ülkede kalmasına bir umut, bu ülkede hizmet edebileceğimiz bir yol vardır kanaatinin oluşmasına bir delil teşkil ediyor. Onun için ben her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Çalmayınca, çırpmayınca, kupon araziler olmayınca böyle oluyormuş... Bu arkadaşlar gittiği zaman hırsızlık değer istismarı israf son bulacak ve gerçekten hizmet öne geçecek onun için Allah her birinizden razı olsun.”
"Türkan Saylan'ı hasta yatağından kaldırıp hapse koydular ama o hiç küsmedi"
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin eski Genel Başkanı Doktor Türkan Saylan'ı hatırlatan Akşener, şunları söyledi:
"Şimdi son olarak ben Türkan Saylan hocanın ismini gördüm, size özel teşekkür ediyorum. Üniversitede hocayken Türkan Saylan Hoca’yı İzmit’te Kocaeli Üniversitesi’nde konuşma yapmak üzere davet etmiş ve bizzat eşimle birlikte İstanbul’dan İzmit’e almaya gitmiştik. O iki gidiş esnasında uzun sohbet ettik. Bilir misiniz Allah mekanını cennet etsin, Türkiye’deki lebra meselesini tek başına mücadele etmiş, felç geçirmişti yüz üstü yatmıştı yıllarca, yüz üstü yattığı yerden örgü örerek o hastalara o örgüleri hediye etmiş bir insandı. Anadolu’yu tek tek dolaşıp onları bulup mücadele etmiş bir insandı.
Türkan Saylan, babası çok özel bir insandır. Alman bir hanımefendi ile evliydi. Babası eşine soruyor o zaman hanımefendi, ’Ben Müslüman olayım mı?’ ‘Hayır neye karar verirsen o.’ Çocukları oluyor, hanımefendi hiç eşine söylemeden gidip Kadıköy Müftüsünde Müslümanlığı tercih ediyor. Bu ülkede Türkan Saylan’ı hasta yatağından kaldırıp hapse koydular. Annesinin kökeniyle ilgili iğrenç yazılar yazıldı.. Ama o Türkan Saylan hiç küsmedi..." (ANKA)