Tüm siyasi partiler yerel seçimde elde ettikleri sonuçları 'başarı' olarak değerlendirirken Radikal Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, bugünkü (1 Nisan 2009) yazısında 'başarı'yı farklı bir kriterle ölçüyor. Berkan'a göre 'AKP başarız' ve partinin gerçek kaybı yüzde 7.8 değil yüzde 17. İşte Berkan'ın seçim sonuç analizinin tam metni:
Pazartesi akşamı CNN Türk’te Ahmet Hakan, Tarafsız Bölge’de konuklarına şu soruyu sordu: “Herkes Adalet ve Kalkınma Partisi için başarısız diyor ama bu partinin oyu da yüzde 39. Bu oranda oy alan bir partiye başarısız denebilir mi?”
Acaba denebilir mi denemez mi? ‘Başarı’ kavramı, hele hele siyasette başarı kavramı bir hayli göreli. Rakibinizin başarısı veya başarısızlığı sizin başarı veya başarısızlığınızda etkili oluyor. Belki siyasi partilerin seçim performanslarını değerlendirmekte fizikteki akışkanlar dinamiğinden, onun analiz yöntemlerinden faydalanmak gerek.
Benim matematik bilgim o denli derin analizler için yeterli değil. O yüzden daha basit ve anlaşılır bir yöntem aramaya başladım soruyu duyunca. Örneğin, şirketlerde hissedarlar ve yönetim kurulları, şirket genel müdürünün performansını ölçerken bazı kıyaslamalar yaparlar.
Bu kıyaslamalardan birincisi, ülke ekonomisinin büyüme hızıyla şirket cirosunun büyümesinin karşılaştırılmasıdır. Eğer şirket cirosu ülke ekonomisi kadar artmamışsa, şirket kötü bir yıl geçirmiş, büyümemiş küçülmüş demektir. Tabii tam tersi de geçerli: Ciro, ülke büyümesinden fazla artmıştır, o zaman da başarılı bir yıl olmuştur.
Bir başka kıyaslama, şirketin faaliyet gösterdiği pazarın büyüme veya küçülme rakamıyla şirketin o pazardaki büyüme veya küçülme rakamını kıyaslamaktır. Toplam pazar yüzde 10 büyümüş ama sizin satışlarınız sadece yüzde 8 büyümüşse, siz pazar payı kaybetmişsiniz, yani küçülmüşsünüz demektir. Elbette tersi de geçerli: Sizin satışlarınızın artış oranı pazarın büyümesinden fazladır, yani pazar payınız artmış, şirketiniz başarılı bir yıl geçirmiştir.
Partilerin ‘pazar payı’
Biz, siyasi partilerin performansını ölçerken genellikle o partinin muhtelif seçimlerde aldığı oy oranlarını kıyaslayarak yapıyoruz. Mesela bu seçimde Ak Parti yüzde 38.8 oy aldı, oysa 2007’deki genel seçimde yüzde 46.6 oy almıştı, demek ki oyları düştü.
Aslında, şirket benzetmesini kullanacak olursak bu yaptığımız partinin o pazardaki payını karşılaştırmak. Peki ama acaba partinin pazar payındaki değişimi bir de pazarın toplam büyüklüğündeki değişmelerle kıyaslasak ne gibi sonuçlar alırız?
Önce isterseniz ‘pazar’ın gelişimini anlatmaya çalışayım. Bizim kayıtlı seçmen sayımız 2004 yerel seçiminden 2007 genel seçimine giderken (nedense) biraz azalmış, sonra 2009 yerel seçiminde de bir hayli (yüzde 12.2) artmış. Ama kayıtlı seçmene değil de toplam geçerli oylara bakmak daha doğru. 2004’ten 2007’ye geçerli oy oranı yüzde 8.6 artmış, 2007’den 2009’a artış oranı ise yüzde 14.3 olmuş.
Şirket benzetmesi yapacak olursak, toplam pazar 2004’ten 2007’ye yüzde 8.6 artmış, 2007’den 2009’a da yüzde 14.3.
Pazar böyle büyürken partilerin oylarını da en az bu kadar büyütmesi gerekiyor ki, eski yerlerini koruyabilsinler.
Peki acaba partilerimizin bu pazardan aldıkları paylar nasıl gelişmiş? Ben dört partiye, AKP, CHP, MHP ve Saadet’e baktım.
Saadet’te büyük gelişme
En küçükten başlayalım, Saadet’ten.
Bu partinin bu seçimde çok büyük bir başarı elde ettiği hep yazıldı, çizildi. Rakamlar da bu başarıyı doğruluyor ama ben başlangıcı 2004’teki yerel seçimden aldığım için manzara daha da farklı oluyor.
Saadet, 2004’te 1 milyon 297 bin 681 oy almış. Sonra 2007’de oyları 820 bin 289’a düşmüş. Yani bu parti aslında 2007 genel seçiminin açık ara en başarısız partisi olmuş. Toplam geçerli oy sayısı bir önceki seçime göre yüzde 8.6 artarken Saadet yüzde 36.8 oranında küçülmüş. Tam bir iflas tablosu.
Ama şimdi, 2009 yerel seçiminde SP’nin Türkiye çapında il genel meclisi oyları 2 milyon 61 bin 446’yı bulmuş. Bir önceki seçime göre artış oranı yüzde 151. Aynı dönemde geçerli oyların yüzde 14.3 büyüdüğü göz önüne alınınca bu partinin ‘pazar payı’nı reel anlamda ciddi biçimde büyüttüğünü kabul etmek gerek. Ancak yine de, bu büyük başarıya rağmen SP’nin seçimde aldığı oyun oransal karşılığı da yüzde 5.2
MHP düzenli olarak büyüyor
Ya Milliyetçi Hareket Partisi’nde durum ne? Bu parti, 2002 genel seçiminde yüzde 10 barajının altında kaldıktan sonra 2004 yerel seçiminde aldığı 3 milyon 372 bin 249 oyla yeniden yüzde 10 barajının üstüne tırmanarak ‘yıkılmadım ayaktayım’ demişti zaten.
Parti ilk önemli çıkışını 2007 genel seçiminde yüzde 14.3 oranına tekabül eden 5 milyon bin 869 oyu alarak yapmıştı. Artış yüzdesi yüzde 48.3’tü. Aynı dönemde geçerli oyların yüzde 8.6 oranında arttığı dikkate alınacak olursa, büyüme oranının ciddiyeti de anlaşılacaktır.
MHP, 2009 yerel seçiminde de büyümeye devam etti ve bu kez 6 milyon 419 bin 223 oy kazandı. Bu, yüzde 28.3’e varan bir oy büyümesi demek. Aynı dönemde geçerli oy sayısının da yüzde 14.3 arttığı hesaba katılırsa, MHP’deki reel artışın çok anlamlı olduğu görülür zaten.
Tabloda yer almayan bir rakam vermek istiyorum. MHP’nin yerel seçimden yerel seçime, yani 2004’ten 2009’a sağladığı oy artışı yüzde 90.3 oranında. Aynı dönemde geçerli oy sayısı da yüzde 24.2 oranında artmış.
CHP’yi küçümsememek gerek
Ve geldik Cumhuriyet Halk Partisi’ne... Bu parti, 2004’teki yerel seçimde 5 milyon 882 bin 810 oy almıştı. Bu da bütün oyların yüzde 18.2’sine tekabül ediyordu.
2007’de CHP oy adedini 7 milyon 313 bin 808’e çıkararak yüzde 20.9’luk genel oy
oranını yakalıyor. 2004’ten 2007’te partinin oylarındaki artış yüzde 24.4’ü buluyor.
Aynı dönemde geçerli oy miktarı da yüzde 8.6 oranında artıyor.
2009’a geldiğimizde CHP oyları 9 milyon 233 bin 291’i, partinin genel oranı da yüzde 23.1’i bulmuş durumda. Artış oranı ise yüzde 26.2.
Aynı dönemde geçerli oy sayısının yüzde 14.3 arttığı dikkte alınacak olursa partinin oylarını
reel olarak büyüttüğünü söyleyebiliriz.
MHP’ye yaptığımızı CHP’ye de yapalım, oylara yerel seçimden yerel seçime bakalım. Parti oy miktarını yüzde 56.9 oranında arttırmış iki seçim arasında. Aynı dönem geçerli oyların sayısı da yüzde 24.2 arttığına göre reel büyüme hatırı sayılır büyüklükte.
AKP’de başarısızlık çok açık
Ve son olarak AKP. Acaba başarılı mı başarısız mı? Bu parti 2004’te 13 milyon 447 bin 287 oy alıp yüzde 41.7’lik genel oranı tutturmuş ve seçimin açık galibi olmuştu.
2007’de partinin oy patlaması yaptığını ve 16 milyon 327 bin 291 oy alarak yüzde 46.6’lık genel oranı tutturduğunu görüyoruz. İki seçim arasında parti oylarındaki artık oranı yüzde 21.4’ü buluyor.
2009’a geldiğimizde partinin oyları 15 milyon 510 bin 151’e, genel oranı ise yüzde 38.8’e düşüyor. İki seçim arasında AKP’nin aldığı oy sayısının yüzde 5 oranında eksildiğini görüyoruz. Aynı dönemde geçerli oy sayısının yüzde 14.3 oranında arttığı hatırlandığında, partinin reel kaybının çok büyük olduğunu söylememiz gerek.
Reel kayıp yüzde 17!
Başka hiçbir parti için yapmadığım bir hesabı yapayım. AKP’nin 2009’da, en azından 2007’deki yüzde 46.6’lık genel oranını tutturabilmesi için 2007’deki 16 milyondan fazla oyuna ilaveten 2 milyon 334 bin 802 oy daha alabilmesi, yani toplam 18 milyon 662 bin 93 oy alması gerekiyordu. Ancak bu durumda AKP yerinde saymış olacaktı. Bu rakamı geçen oylarda ise AKP’nin oylarını artırdığını söyleyebilecektik.
Oysa bu parti bırakın 18.6 milyon oyu, 15.5 milyon oy alabildi. Yani gerçekte kaybettiği oy sayısı 3 milyon 151 bin 942. Yani, AKP’nin bir önceki seçime göre 817 bin 140 oy eksik aldığını söylemek gerçeği tam yansıtmıyor.
AKP 2007’de yüzde 46.6 ‘Pazar payı’na sahipti, bu seçimde yüzde 38.8’e düştü. Buna bakarak yüzde 7.8’lik bir ‘Pazar kaybı’ndan söz edebiliriz, ediliyor da zaten.
Peki ama acaba AKP reel anlamda ne kadar geriledi? Bunu hesaplamak çok zor; çünkü partinin kendine nasıl bir pazar payı hedeflediğini tam olarak bilmiyoruz. Ama en azından parti mevcut payını, yani yüzde 46.6’yı korumak istiyordu. O halde reel kayıp ne?
AKP’nin bu seçimde de yüzde 46.6’yı tutturabilmek için 18.6 milyon oy alması gerekiyordu ama o sadece 15.5 milyon oy aldı.
Yani AKP, hedefinin yüzde 83.1’ini ancak gerçekleştirebilmiş. Başka bir deyişle hedefinin yüzde 16.9 gerisinde kalmış.
Ben AKP’nin ‘patron’u olsam, bu başarısızlıkta payı olanlara yüzde 7.8’in değil yüzde 17’nin hesabını sorardım.