T24- Yazar Ezgi Başaran, eşcinsellerin sosyal ağlarından hadiGAYri.com sitesinin yöneticilerinden Ozan'ın "AKP kurulduğundan beri eşcinsel camiada kemikleşmiş bir oy oranı var. Eşcinseller arasında yapılmış hiçbir ankette yüzde 30’un altına düştüğünü görmedim" sözlerini aktardı. Başaran, bu durumu "eşcinseller arasında muhafazakârlığın ne kadar yaygınlaşması" olarak yorumladı.
Başaran'ın Radikal gazetesindeki köşesinde yayımlanan (13 Mayıs 2011) yazısı şöyle:
Eşcinsellerin muhafazakârlığı
* Zamanımızın bence en önemli entelektüellerinden Christopher Hitchens’ın, eşcinsellerin evlenme talepleriyle ilgili bir sözü vardır: “Bu talep, eşcinseller arasında muhafazakârlığın ne kadar yaygınlaştığını gösterir.”
* Türkiye’deki eşcinsellerin başlıca sosyal ağlarından hadiGAYri.com’un seçimlerle ilgili yaptığı anketin sonuçlarıydı bana Hitchens’ın sözünü hatırlatan.
* Site, üyelerine “Bugün seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?” diye sormuş ve yüzde 50’den fazlası İstanbul-Ankara-İzmir’den bağlanan 7 bin 200 farklı bilgisayardan yanıt gelmiş.
* Sonuçlara dikkatinizi çekiyorum: CHP yüzde 45.5, AKP yüzde 31.1 ve MHP yüzde 11… hadiGAYri.com, anketin aynısını 2007 seçimleri öncesinde de yapmıştı. O zaman oy oranları CHP’de yüzde 28, AKP’de yüzde 33, MHP’de yüzde 9 olarak çıkmıştı.
* Sitenin yöneticilerinden Ozan, CHP’nin oylarının yükselmesini ‘Aliye Kavaf sendromu’na bağlıyor. Biliyorsunuz, AKP’nin Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanı Kavaf, “Eşcinsellik bir hastalıktır, tedavi gerektirir” cümlesini yumurtlamış, bir kafa yapısını mükemmel şekilde ortaya yuvarlamıştı.
* Ozan’a göre Kavaf’ın bu sözleri eşcinsel camiadaki kararsız oyları hemen CHP’ye kaydırdı. “Biraz da Kılıçdaroğlu’ndan konuşmalarından, halinden tavrından CHP’ye umut bağlayanlar oldu tabii” diyor.
* ‘Kavaf sendromu’nun meyvelerini tam olarak çözemedim fakat ben. Yüzer-gezer oyların CHP’ye kayması anlaşılır da, bu ankete göre eşcinsellerin AKP’ye pek ceza verdiği de söylenemez. Böyle deyince ben, “Haa o mu…” diye söze başladı Ozan. Sesinde biraz ‘Senin dünyadan haberin yok galiba’ tonu var.
* Anlatıyor: “AKP kurulduğundan beri eşcinsel camiada kemikleşmiş bir oy oranı var. Eşcinseller arasında yapılmış hiçbir ankette yüzde 30’un altına düştüğünü görmedim. Fark ettiysen MHP’nin oyları da bu seçimde artmış. Bizim camiayla ilgili bir yanılgı var; cinsel tercihlerimizden dolayı siyasi görüşlerimizin de radikal olacağı sonucuna varılıyor. Sana Türkiye’deki eşcinsellerin siyasi görüşlerinin ne kadar muhafazakâr olduğunu anlatsam inanmazsın! Bu anketler buzdağının sadece görünen kısmı…”
* Muhafazakâr LGBT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans) hareketinin dünyadaki karşılığına bakarsak; Cumhuriyetçi eşcinselleri temsil eden ilk derneğin 1977’de ABD’de kurulduğunu görürüz. İngiltere’deki muhafazakâr gay’ler de yine 1970’lerin sonlarına doğru örgütlendi.
* Türkiye geriden takip ediyor ama eşcinsellerin sosyal ağlarına şöyle bir göz gezdirirseniz ağırlıklı siyasi görüşün, böyle farklı örgütlenmeler yaratabileceğine tanık olabilirsiniz.
Bilmeyen paşalar
* Balyoz davası iddianamesine göre zamanın 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın planladığı darbeyi yine zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman engellemişti. Yalman ve Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök olmasaydı darbenin hayata geçirebileceği hem ima hem de kesin ifade olarak iddianamede birkaç kez geçiyor.
*Dolayısıyla Balyoz sanıkları uzun süredir savcıların niçin Yalman ve Özkök’ün ifadesine başvurmadığını sorguluyor. Hatta feryat figan ediyor.
* Son celselerden birinde savunmasını yapan sanıklardan Albay Erdal Akyazan bakın ne kadar öfkeli: “Hilmi Özkök, Aytaç Yalman, Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ. Ey benim eli öpülesi komutanım! Canım çok yanıyor. Gel buraya; ya hançerin hepsini sok bitir bu işkenceyi ya da çek çıkar hançeri sırtımdan ve sar yaramı. O zaman seni affeder miyim? Asla! Yaramı sarsan da artık seni affetmem. Bana emir-komuta etmiş olma onurunu senden sonsuza kadar geri alıyorum.”
* Bu arada geçen hafta bir gelişme oldu: 27 Nisan’da Hilmi Özkök, Milliyet’ten Fikret Bila’ya, 28 Nisan’da da Aytaç Yalman, Hürriyet’ten Tufan Türenç’e konuştu. İkisinin de ortak cümlesi şuydu: “Bende Balyoz’la ilgili bilgi ve belge bulunmamaktadır.”
* Paşaların bu açıklaması, nicelik olarak kalabalık, nitelik olarak öfkeli olan Balyoz sanıklarını rahatlatır mı bilmem. Ama benim aklımı iyiden iyiye karıştırıyor. Savcıların, bu ‘bilgi-belgesiz paşalar’ın söz konusu darbeyi önlediğine dair hangi bilgi ve belgeyi temel alarak o iddianameyi yazdığını bir türlü çözemiyorum.