TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AKP'li Mustafa Şentop, AKP milletvekillerinin oybirliğiyle TBMM’ye sunduğu, dokunulmazlıkların kaldırılmasının önünü açacak olan Anayasa değişikliği teklifiyle ilgili olarak, “Dokunulmazlık metninin birkaç cümlesini değiştirme kararı aldık” dedi. Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya, 28 Nisan Perşembe günü Anayasa Komisyonu’nda görüşülecek iki maddelik değişiklik için "Birkaç cümlesinde sorun gördük, değiştirme kararı aldık” diyen Şentop'un “Ancak, özüne etki yapmaz" dediğini aktardı. Buna göre, Şentop milletvekillerinin, “Dokunulmazlığı kaldırılanlar gözaltına alınamaz, ama soruşturulur” yönünde bir cümlesinin eklenmesi talebinin de metinde yer almayacağını bildirdi. AKP'nin kurucularından eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç anayasa değişikliğiyle ilgili olarak "Bir önerge gelir de ‘dokunulmazlıkları kaldırılan ve dosyaları yargıya sevk edilen kişiler gözaltına alınamaz veya tutuklanamaz' diye bir hüküm de getirilirse, yargı kendisini bunla bağımlı sayar diye düşünüyorum" önerisinde bulunmuştu.
Muharrem Sarıkaya'nın bugün (26 Nisan 2016) yayımlanan "Dokunulmazlık metni değişiyor" başlıklı yazısı şöyle:
Anayasa Mahkemesi’nin 54. kuruluş yıldönümü törenindeki gözlemlerimi ve Başkan’ın sözlerine ilişkin bakışımı sona bırakarak bir haberle başlayayım.
AK Parti milletvekillerinin oybirliğiyle TBMM’ye sunduğu dokunulmazlığı kaldıran Anayasa değişiklik metni değişiyor.
Konunun gündeme gelişi ilginç oldu...
Anımsanırsa Anayasa Komisyonu teklifi geçen hafta görüşecekti, gündem yoğunluğu gerekçesiyle yarına ertelenmişti.
Anlaşılan o ki bu süreçte Meclis’e sunulan metnin bazı olumsuz tarafları da görülmüş.
Tören salonundan çıkarken biri kulağıma, “Dokunulmazlık metninde değişiklik olacak” cümlesini fısıldayınca soluğu biraz ileride duran Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un yanında aldım.
Şentop, “Evet metinde değişiklik yapacağız” deyip ekledi:
“Ancak, özüne etki yapmaz. Birkaç cümlesinde sorun gördük, değiştirme kararı aldık.”
Nelerin değişeceğini sormama karşın girmek istemedi.
Milletvekillerinin, “Dokunulmazlığı kaldırılanlar gözaltına alınamaz, ama soruşturulur” yönünde bir cümlesinin eklenmesi talebinin de metinde yer almayacağını bildirdi.
Öğrendiğime göre değişiklikten biri, “yürürlük tarihi” ile ilgili olacak.
Çünkü metin, “Yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer” diyor.
Oysa 367 altında kalması veya Cumhurbaşkanı’nın götürmesi halinde referandum sonucu belirleyici olur.
Görünen o ki değişiklik bununla sınırlı kalmayacak, başka da yapılacak.
Komisyonda en çok tartışma da “Anayasa’nın asıl maddesi, geçici bir maddeyle bir süreliğine de olsa nasıl askıya alınır? Yarın da 4. madde askıya alınırsa kim ne diyebilir?” sorusunda yoğunlaşacak.
ÖZGÜRLÜK KURUMU
Törene dönersem...
İktidar ile muhalefetin küslüğünün yarattığı politik gerilim törene de yansıdı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da konuşmasında bunun hukuk devletini zora soktuğunu diplomatik lisanla anlattı:
“Kendisi de hekim ve hâkim olan İbn Rüşd, Platon’un ‘Devlet’ adlı eserini yorumlarken, ideal toplumda hekimlere ve hâkimlere ihtiyaç olmadığını, lakin sağlıksız beslenme ve insanlar arasında sevgi ve dostluğun olmaması nedeniyle onlara ihtiyaç duyulduğunu söyler...”
Ardından sözü bireysel başvuru hakkına getirdi; özetle “Başörtüsüne de, Ergenekon’a da, ifade hürriyetine de, medyaya da özgürlüğünü kararlarımızla verdik” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin toplumsallaşmasından örnek sundu.
Kısa ve öz, diplomatik mesajlarla dolu iyi bir konuşmaydı.
Dönüş sinyali
Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun kaldırılması talebiyle gündeme gelen Avrupa Konseyi’nin anayasal konulardaki uzman organı Venedik Komisyonu’nu Başkanı Gianni Buquicchio ile de karşılaştım; tören sonrası selfie çektik.
Buquicchio, “2010 referandumu döneminin Türkiye’si ile bugünkü arasında fark olduğunu” söyledi.
“Şaşkınız ve endişeliyiz” dedi; gerekçesini ifade ve basın özgürlüğünde, akademisyen ve gazetecilerin tutuklanmasında, yargıya dönük beyanlarda gösterdi.
“Türkiye’nin 2010’dan geri dönüş sinyalleri arttı” dedi.
Yüksek Mahkeme’nin 54. kuruluş yıldönümü, eski başkanlar Tuğcu ve Bumin’in gelmesine karşın Haşim Kılıç’ın katılmadığı törene tanıklık etti.
Törendeki mesajlar ise bu yıl politik değil, diplomatik üslupluydu...
Muharrem Sarıkaya'nın yazısı okumak için tıklayın
Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın tutuklu dokunulmazlıkla ilgili yaptığı açıklama şöyle:
"Dokunulmazlık meselesi sadece yasama ile ilgili değildir. Buna da ihtiyacımız var. Yoksa parlamento çalışamaz hale gelir. Milletvekillerinin siyasi hayatı bitirebilir. Daha dün yeni biten bir davayı da göz önüne alırsanız farklı şekillerde suçlanmış insanların 5 sene tutuklu kaldıktan sonra 'Geçmiş olsun, pardon' sözleriyle karşılaştığını görmek siyasetçiler içinde mümkün olabilir. Mutlaka bir filtreye ihtiyaç var. Bütün kamu görevlileri için asker ve sivil bürokraside ne varsa ondan eksik olmamak şartıyla milletvekilleri içinde böyle bir şeye ihtiyaç var.
Burada en çok dikkat çeken soru 'Ya bunlar gözaltına alınır, tutuklanırsa?'. Yargı süreci başlarsa bunların hepsi olabilir. İyi ama bu yargı öyle bir yargı ki ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Eee, burası Türkiye. O zaman ne yapmak lazım. Kısıtlı dokunulmazlığın kaldırılması yoluna gidilebilir.
Madem ki bu teklifte pek çok anayasaya ayrılıklar var diyorsunuz bir tane de benden olsun. Bir önerge gelir de ‘dokunulmazlıkları kaldırılan ve dosyaları yargıya sevk edilen kişiler gözaltına alınamaz veya tutuklanamaz' diye bir hüküm de getirilirse, yargı kendisini bunla bağımlı sayar diye düşünüyorum.
Bu teklif mutlaka geçecekse iktidara, milletvekillerine düşen bunlar daha iyi bir çözümü bulabiliyorsa teklifin içinde genel kurul gündemine getirsinler bu endişe büyük bir endişeyse altına da bunu yazıversinler. O zaman göreceksiniz nur topu gibi bir dokunulmazlık çözümü ortaya çıkar."