AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, “Kandil ve Kandile akıl hocalığı yapan bu uluslararası güç odakları HDP’ye seçime sokmayarak yeni bir hamle yapabilir. HDP siyasetin tamamen dışında kalsın. Ve biz kaotik ortamdan Türkiye’yi bölünmeye götürecek bir sürecin fitilini ateşleyebiliriz diye düşünebilirler” dedi.
“HDP kendi haline bırakılsaydı belki demokratik sivil siyasetin yanında uygun bir pozisyon alabilirdi. Ancak, buna izin vermediler. Ne zaman terör karşıtı mesajlar gelse Kandil’den uyarılar geldi” ifadelerini kullanan Tayyar “PKK’nın bir Kürt örgütü olmaktan tamamen çıktığını” savundu. Tayyar, “Etnik hüviyetinden ziyade bir Şii -Nusayri eksende yeni bir konumlanmaya gitmiştir. Sahaya sürülen PKK’lıların ağırlıklı olarak Sünni Kürtler olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.
Tayyar, “yeni dönemde İsrail’in ve Amerika’nın PKK üzerindeki rolü kadar İran ve Esad rejiminin de katkısının fazla olduğunu” öne sürdü. Tayyar’ın açıklamaları şöyle:
“Uluslararası güç odakları Türkiye’de belli bir süreden bu yana Erdoğan’sız Türkiye yönetim modeli i için harekete geçmiş durumdaydı. Onun için elindeki tüm enstrümanları kullanıyor. PKK bunlardan birisi, Fethullah Gülen örgütü bunlardan birisi. Bazı istihbarat birimleri de aktif sicimde devrede. Seçim öncesi seçmen eğilimini değiştirmek içinde hayli aktif hareket ettiler. HDP’nin parti olarak seçime girmesi de bir projeydi. Kendilerine göre bunu başardılar. Ancak seçimde sonra yüzde 13 gibi yüksek bir oyla parlamentoda temsil fırsatı bulan HDP’nin, Türkiye’nin normalleşmesi terörün devre dışı bırakılarak kardeşlik projesi daha aktif bir rol oynamasını engellediler. Burada da uygulamaya PKK devreye sokuldu. Kandil HDP’yi oyunun dışına itti.
HDP kendi haline bırakılsaydı belki demokratik sivil siyasetin yanında uygun bir pozisyon alabilirdi. Ancak, buna izin vermediler. Ne zaman terör karşıtı mesajlar gelse Kandilden uyarılar geldi. Tabii kandile bu kadar savaş rolüne iten birçok sebep var. Bunlardan bir tanesi Kandilin artık ideolojik olarak da ciddi bir savrulma yaşamasıdır. Şu anda PKK bir Kürt örgütü olmaktan tamamen çıkmıştır uluslararası bir holding gibi milyar dolar bir serveti olan birçok istihbarat birimiyle iç dışlı hale gelen kadın ticaretinden uyuşturucu ticaretine karan birçok uluslararası trafikte yer alan bir örgüt. Aynı zamanda etnik hüviyetinden ziyade bir Şii -Nusayri eksende yeni bir konumlanmaya gitmiştir. Sahaya sürülen PKK’lıların ağırlıklı olarak Sünni Kürtler olduğunu görüyoruz.
Bu yaklaşım HDP’nin milletvekili aday tercihine de ciddi biçimde yansımıştır. HDP’nin bazı sol örgütlerle işbirliğine girmesi seçim öncesi ve sonrası yeni ideolojik yaklaşımdan kaynaklanıyor. Bu yeni konumlama PKK ile Suriye ile İran ilişkisini daha da güçlendirmiştir. Yeni dönemde İsrail’in ve Amerika’nın PKK üzerindeki rolü kadar İran ve Esad rejiminin de katkısının fazla olduğunu görüyoruz. Bu yapılar Türkiye’nin istikrara kavuşmasını istemiyorlar. Türkiye’nin yeni yol haritası belirlenirken PKK üzerinden böyle bir rol üstleniyorlar.
Şimdi, HDP’yi demokratik sivil siyasetin dışına ittiler. Peki yeni süreçte seçime giderken nasıl bir tablo ortaya çıkacak. Zannediyorum Kandil ve Kandile akıl hocalığı yapan bu uluslararası güç odakları HDP’ye seçime sokmayarak yeni bir hamle yapabilir. HDP siyasetin tamamen dışında kalsın. Ve biz kaotik ortamdan Türkiye’yi bölünmeye götürecek bir sürecin fitilini ateşleyebiliriz diye düşünebilirler. Buna ilişkin ciddi senaryolar var. Aynı zamanda HDP seçime girdiği zaman bu konjoktürde yüzde 13’ü yeniden yakalaması çok mümkün gözükmüyor. HDP seçime girmediğinde yüzde 13’ü de bir üst sınır gibi ellerinde tutacaklar. Bizim Türkiye’de oyumuz yüzde 13 diyerek bir Kürt nüfusun n tescili gibi de göstermek isteyebilirler. Bir de yüzde 13’ü yakalama şanslar çok mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla siyaset aklını devre dışı bırakarak silahla kendilerine bir özerklik ötesinde federatif bir yapı kaotik ortamı oluşturmak isteyebilir.
Bu son operasyonlarda PKK çok ağır bir darbe yedi. Operasyonlara ilave olarak korku ile PKK yanında konumlanan kitlelerin bir kısmı da yavaş yavaş özgüven duygusu nedeniyle PKK arasına mesafe koymaya başladı. PKK kitlesel desteğini hızlı biçimde kaybediyor.
HDP’yi devre dışı bırakarak ağırlıklı Suriye’de ve İran’dan aldıkları destekle bir kaosa sürükleyin Türkiye üzerindeki baskıyı daha da artırmak düşüncesindeler. NATO’yu, BM Güvenlik Konseyini devreye sokmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin belirli bölgesinde bir fiili durum oluşturmak. Suriye’de denedikleri kanton modelini Türkiye’ye taşımak istiyorlar.”