Politika

AKP'li Esayan'dan CHP'ye: Suriye, sizin tarif ettiğiniz Türkiye'den daha iyi bir yer

"Ak Parti sayesinde 5 tane Hristiyan var bu Meclis'te

27 Aralık 2016 14:01

AKP İstanbul Milletvekili Markar Esayan'ın Anayasa Komisyonu’ndaki konuşmasında CHP’ye kendi hayatından kesitler vererek CHP’lilerin olduğu Şişli doğumlu olduğunu, Nişantaşı, Şişli, Osmanbey gibi semtlerde hayatının geçtiğini anlattı. Esayan, "Şu anki Suriye, sizin tarif ettiğiniz Türkiye’den daha iyi bir yer, biliyor musunuz" diye konuştu. "Daha önce el konulan vakıf mallarının AKP sayesinde iade edildiğini" savunan Esayan, "Ak Parti sayesinde bugün 5 tane Hristiyan var bu Mecliste" deyince  HDP’li Adana Milletvekili Meral Daniş Beştaş'tan müdahale geldi. "Bari bunu kendileri üstlenmesinler, çok ayıp oluyor gerçekten" diyen Beştaş, "İlk kez bir Hristiyan milletvekili 24’üncü dönemde Sevgili Erol Dora bizim partimizden milletvekili oldu. Şu anda da 2 Yezidi arkadaşımız Feleknas Uca ve Ali Atalan, yine Garo Paylan, yine Erol Dora ve daha birçok farklı kimlik, dil ve inançtan milletvekillerimiz var. Bu nedenle, hani bu tip şeyleri doğrudan, hani "Biz yaptık" demesini doğrusu çok şık bulmadığımı ifade etmek istiyorum" dedi.

Esayan’ın CHP’yi hedef alan konuşması tutanaklara şöyle yansıdı:

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – Bu noktada, ben yani 3 Kasım 2002’de Agos’ta yazıyordum. Agos’un çıkardığı…

MUSA ÇAM (İzmir) – Çocuktan nasıl katil yaratılır, biraz da o konuya girseniz…

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – … Yani, Hrant Dink’in yetiştirdiği bir yazarım ben ve o günden beri Ak Parti’yi izliyorum -tabii, o günden önce de izliyordum ama- ve hep şunu gördüm… Yani, benim geldiğim sınıfsal kesim de, mahalle de daha çok CHP’lilerin olduğu yani Şişli doğumluyum. Hayatım Nişantaşı, Şişli, Osmanbey kesiminde geçti. Dolayısıyla, hani, millî görüşten çok, sizin tabanı bilirim ve şunu gördüm: Sanki 3 Kasım 2002’de… Bunu da biraz şahsi bir anekdot olsun diye anlatıp bitireceğim konuşmamı. Ve bu hiç değişmedi ve gittikçe de sertleşti ve bu beni çok rahatsız ediyor çünkü bu Türkiye için iyi bir şey değil.

3 Kasım 2002’de uzaylılar Türkiye’yi işgal ettiler, bir düşman gücü Türkiye’yi ele geçirdi, bunlara "Ak Parti’liler" deniyor, "AKP" diyorsunuz. Recep Tayyip Erdoğan diye bir şahıs çıktı ortaya, öteki düşman ve bu düşmandan ne şart ve ne koşulda olursa olsun kurtulmak lazım ve bunlar ne yaparsa yapsın ya kötü yaparlar... Çünkü, bunlar göbeğini kaşıyan insanlardır, kendi kendilerine bırakıldıklarında bunların seçmenleri hiçbir zaman doğruyu bulamazlar, her zaman lider kültüyle, bir kişinin ıslığının peşinden giderler. Ki biraz evvel buna benzer şeyler de söylendi, "Halk her zaman doğruyu seçmez efendim" diye ifade etmişlerdi ama her zaman şuradan, buradan fışkırır bu düşünce. Dolayısıyla…

NECATİ YILMAZ (Ankara) – "Affedersin, Ermeni" de var ama biliyorsun.

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – Kesmeyin, bitiriyorum, bir dakika, sonra söylersiniz.

Şimdi, bu duygu rasyonel ve gerçekten nesnel bir duygu değil ve bu, gittikçe, böyle düşünenleri ve böyle davrananları -ki şu Anayasa değişikliğinde de bunu görüyoruz- sizi nesne yapar, siyasetin dışına atar. Çünkü, söylediğiniz şeylerin gerçeklikle bağı zayıfladıkça ve koptukça aslında kendi tabanınız da sizi dinlememeye başlar ve o zaman işte bir Recep Tayyip Erdoğan’a ihtiyacınız olur ki sürekli Recep Tayyip Erdoğan nefreti üzerinden tabanınızı tahkim edin. Çünkü, başka bir şey söyleyemezsiniz, çünkü rasyonel değildir söylediğiniz şey, hayata değemiyorsunuz, halkla ilişkiniz yoktur.

MUSA ÇAM (İzmir) – Çocuktan katil nasıl yaratılır, onu da bir anlatsana.

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – Bu ülkeyi düşmanlar ele geçirmiştir. Hâlbuki düşman değiliz. Ben sizi hiçbir zaman düşman görmedim, arkadaşlarım da görmüyor. Söylediklerinizin çoğuna katılmıyorum, gerçekten katılamıyorum, bazen zorluyorum kendimi, gerçekten zor oluyor. Bazen olan da var. (CHP sıralarından “Zorlama, zorlama!” sesleri) Ben kendi kanaatimi söylüyorum.

BAŞKAN – Evet, lütfen dinleyelim arkadaşlar.

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – Sakince dinleyelim. Zaten buradaki tavırlardan da bu anlaşılıyor. Çünkü, içeriksiz geliyor, kusura bakmayın, gerçeklikle bağlantısı çok zayıf geliyor. Tarif ettiğiniz Türkiye… Yani, şu anki Suriye, sizin tarif ettiğiniz Türkiye’den daha iyi bir yer, biliyor musunuz. O kadar fecaat hâlde bir irrasyonel değerlendirme var.

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Aaa!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Eyvah! Yani bunu bir milletvekili söylerse çok yazık.

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – Yan yana getirdiğimde ben size bir gün metin hazırlarım da, edebiyatçıyım, “Bunları biz mi söyledik?” dersiniz ama öyle. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – Müsaade edin. Basın da var, söylediklerimin hepsini ben yazıyorum da zaten.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yok, yok.

MARKAR ESAYAN (İstanbul) – Muhalefet bu antagonistik tavırdan çıkmadığı müddetçe -sadece sizin için demiyorum- yani karşınızdakini düşman değil, bir rakip, daha iyisini yapmak için veyahut da onu geçmek için bir rakip olarak görmediğiniz müddetçe bu metne de sağlıkla bakamazsınız.  On beş yıldır, değil mi? Mesela Merve Kavakçı’ya yapılanlardan sonra başörtüsüne ne güzel alıştınız. Bakın, sizin döneminizde, daha doğrusu AK PARTİ öncesinde, tek parti döneminde başlayan uygulamalarla, benim cemaatin bütün vakıf mallarına el konarken bugün AK PARTİ’nin sayesinde bu vakıf malları iade edildiği gibi, AK PARTİ sayesinde bugün 5 tane Hristiyan var bu Mecliste. Onlara alıştınız, dolayısıyla, bu Anayasa değişikliğine de alışırsınız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – AK PARTİ sayesinde değil.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Bu fazla oldu, o kadar da değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) –Sayın Esayan bir şey söyledi, yanıt verme hakkı doğdu bize. “AK PARTİ sayesinde 5 tane Hristiyan milletvekilimiz var.” dedi Mecliste. Bari bunu kendileri üstlenmesinler, çok ayıp oluyor gerçekten. İlk kez bir Hristiyan milletvekili 24’üncü dönemde Sevgili Erol Dora bizim partimizden milletvekili oldu. Şu anda da 2 Yezidi arkadaşımız Feleknas Uca ve Ali Atalan, yine Garo Paylan, yine Erol Dora ve daha birçok farklı kimlik, dil ve inançtan milletvekillerimiz var. Bu nedenle, hani bu tip şeyleri doğrudan, hani “Biz yaptık.” demesini doğrusu çok şık bulmadığımı ifade etmek istiyorum.