Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, "İstanbul Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz bir davetiye bastırmış. Davetiyenin altında belediye ve Eğitim Bir-Sen'in logosu var. Açıkçası belediye öğretmenleri 'Bizden olanlar, olmayanlar' diye bölmüş. Türk Eğitim Sendikası Genel Sekreteri Musa Akkaş, başkanın bu tutumuna tepki gösterince Belediye Başkanı Poyraz, açıklama yapmak zorunda kaldı. Onayı alınmadan sendikanın logosu kullanıldığını öne sürdü" dedi.
Saygı Öztürk'ün "Son durum bu: 85 bin 924 kişi…" başlığıyla yayımlanan (25 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, Yardımcısı Osman Ak, İstihbarat Şube Müdürü Ersan Dalman Emniyet içindeki Fetullahçı yapılanmayı ortaya koyan raporu hazırladıkları için yaklaşık 15 yıl hep kızak görevlerde tutuldu. Bakmayın siz bugün Fetullahçı yapıyla mücadele ettiğini söyleyip ortada dolaşanlara… Dün, o yapının en sadık elemanları onlardı. Zonguldak'tan Adana Emniyet Müdürlüğü'ne atanan Osman Ak, dün TBMM'ye gelip komisyonda başından geçenleri de anlatacaktı.
Adana'da polis memuru Mustafa Yerli'yi PKK'lılar bir hafta önce şehit etmişti. Dün saat 05.00 civarında, şehit polisin katilleri yakalandı. Günlerdir süren çabalardan sonuç alınmıştı. Teröristin yakalanmasından üç saat sonra Adana Valiliği önünde araç patlatıldı. Osman Ak, olaylar nedeniyle Ankara'ya gelip komisyona açıklamalarda bulunamadı.
Başkanın yaptığına bakın
Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın (TÖS) unutulmaz Başkanı Fakir Baykurt, “Öğretmenler egemen sınıfların uşağı ve çocuğu değildir” sözleriyle öğretmenliği tanımlıyordu. Bu sözleriyle öğretmenliğin esasını oluşturan aydınlanmacı ve devrimci unsurlarını göstermek istemişti. Atatürk devrimlerinin yayıcısı, taşıyıcısı ve koruyucu olan Cumhuriyet öğretmeni şimdi yerlerde sürükleniyor. 32 öğretmen sendikası var ama Milli Eğitim Bakanlığı'nın gözde sendikası Eğitim Bir-Sen. Önemli göreve getirilebilmenin yolu bu sendikaya üye olunması… İl ve ilçelerde yapılan kutlamalarda bile AKP'li belediyeler davetiyelerinde ilçenin ambleminin yanı sıra Eğitim Bir-Sen'in amblemini kullanıyor.
Örnek verelim: İstanbul Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz bir davetiye bastırmış. Davetiyede “24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle geleceğimizin mimarları olan değerli öğretmenlerimiz onuruna hazırladığımız programa davetlisiniz” diyor. Davetiyenin altında belediye ve Eğitim Bir-Sen'in logosu var. Açıkçası belediye öğretmenleri “Bizden olanlar, olmayanlar” diye bölmüş.
Türk Eğitim Sendikası Genel Sekreteri Musa Akkaş, başkanın bu tutumuna tepki gösterince Belediye Başkanı Poyraz, açıklama yapmak zorunda kaldı. Onayı alınmadan sendikanın logosu kullanıldığını öne sürdü. Bu nasıl bir belediye ki, belediye başkanının davetiyesinde sendikanın logosu bulunuyor ve başkanın bundan haberi olmuyor. Başkan davet ediyor ama başkanın davetiyedeki logodan haberi yok… Anlaşılır gibi değil.
Rakamlar giderek artıyor
Atılmalarda “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan” kalıbı kullanılıyor.
Son verilere göre 3 bin 716 yargı mensubu, 4 bin 96 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu, bin 922 jandarma, 28 Sahil Güvenlik, 17 bin 615 emniyet mensubu, 58 bin 591 diğer kamu görevlileri olmak üzere (görevlerine iade edilenler hariç) toplam 85 bin 924 kişiye ulaştı.
Eğitimi yıllarca Fetullahçı kadrolara emanet eden Milli Eğitim Bakanlığı, şimdi bu kadroları eğitim dünyasından tamamen silmek için uğraşıyor. Bugüne kadar 30 bin 853 öğretmen meslekten ihraç edildi. Bunun, tüm öğretmenler içindeki payı yüzde 3.3'ü buluyor. Terör örgütleriyle bağları olduğu gerekçe gösterilip görevden çıkarmalar daha da devam edecek.
Devlet çarkı böyle olmamalıydı
Elimde iki ayrı belge var. Biri Sağlık Bakanlığı'na, diğeri ise Milli Eğitim Bakanlığı'na ait… İkisinde de “Kamu görevinden ihraç edilenlerin” özel sağlık kuruluşlarında ya da özel okullarda görev alıp alamayacakların soruluyor. Önce öğretmenlikten çıkarılan kişinin dilekçesine verilen 11 Kasım 2016 tarihli cevabı okuyalım:
“Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulu'nca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı, yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin özel okullarda, özel temel liselerde ve özel etüt merkezlerinde görev almaları mümkün görülmemektedir.”
Bu kez bakan adına Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Demirtaş imzasıyla valiliklere gönderilen genelgenin sonuç bölümünü okuyalım:
“Kanun Hükmünde Kararname'yle, kamu görevinden ihraç edilen tabip, diş tabibi ve diğer sağlık meslek mensuplarının özel sağlık kuruluşlarında istihdam edilmelerinde engel bulunmamaktadır.”
Aynı kararnameler, aynı hükümler, aynı gerekçelerle meslekten çıkarılanlar için iki ayrı bakanlık iki ayrı karar veriyor. Ancak şunu da biliyoruz ki bakanlık “alabilirsiniz” dese de, sağlık kuruluşları devletin çıkardığı birine kolay kolay iş vermez. Devletin aynı konuda birbiriyle çelişen kararlar vermesi, devlete
olan güveni de zedeliyor.