AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal'ın, AB Bakanı Ömer Çelik'in "CHP'nin politikaları ve söylemi terör örgütleriyle birebir örtüşüyor" ifadesinden dolayı kendisine tepki göstermesiyle ilgili olarak adını anmadan "Orantısız tepkideki vaveylayı görünce, CHP'li Meclis Başkan Vekili ve AK Partili bazı 'arkadaşlar' da 'tabii efendim, CHP nasıl terör örgütleri listesinde olabilir? Kınıyoruz, kabul etmiyoruz' kabilinden açıklamalar yapıverdiler. Yapsınlar. Alışığız. Elhamdülillah, 'kıra kıra' yürüyenlerden değil; 'kırıla kırıla' büyüyenlerdeniz. Yeni bir gönül kırıklığının lafı bile olmaz" dedi.
Aydın Ünal'ın Yeni Şafak'ta "CHP’nin terörle imtihanı" başlığıyla yayımlanan (15 Aralık 2016) yazısı şöyle:
CHP Grup Başkanvekillerinden Sayın Özgür Özel bu sütunun sıkı takipçilerindendir. Haftada iki gün, özellikle de CHP ile ilgili yazılarımızı satır satır okur. Nereden mi biliyoruz? Çünkü her iyi okuyucu gibi Sayın Özgür Özel de sadece okumakla yetinmez, aynı zamanda, okuduğunu belli edecek şekilde tepki de verir. Oğuz Atay, o muhteşem “Demiryolu Hikayecileri”nin sonunda, “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” diye sorar ya hani; Sayın Özgür Özel de işte tam “Ben buradayım” diyen bir okuyucudur.
Ne var ki, Meclis'teki bütçe görüşmelerinin yoğunluğundan olsa gerek, CHP Grup Başkanvekili Sayın Özgür Özel bu sütunda Pazartesi günü yazdığımız “Terör: Kim Kimdir” başlıklı yazımızı okuma fırsatını bulamamış, sadece bir göz gezdirmiş. Hem başlığa, hem de, terör karşısında kimin nerede durduğunu yorumlayan yazımızın içindeki büyük harflere bakarak, yazıdaki büyük harfleri bir terör örgütleri listesi zannederek, meseleyi tam anlamadan tepki vermiş. Tepki derken, öyle böyle tepki değil. Ortalığı velveleye veren, yaygarayı basan, “vay efendim CHP'yi nasıl terör örgütleri listesinde sayarsınız” diye feryat figan yırtınan bir tepki.
Orantısız tepkideki vaveylayı görünce, CHP'li Meclis Başkan Vekili ve AK Partili bazı “arkadaşlar” da “tabii efendim, CHP nasıl terör örgütleri listesinde olabilir? Kınıyoruz, kabul etmiyoruz” kabilinden açıklamalar yapıverdiler. Yapsınlar. Alışığız. Elhamdülillah, “kıra kıra” yürüyenlerden değil; “kırıla kırıla” büyüyenlerdeniz. Yeni bir gönül kırıklığının lafı bile olmaz.
CHP'nin, PKK, DHKP-C ve FETÖ terörüyle yan yana anılması esasen ilk kez olmuyor. Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı ile birlikte CHP'ye bu yönde çok iddia yöneltildi. CHP ise, bugüne kadar, bu iddiaları boşa çıkaracak samimi bir tavır ortaya koyamadı.
Türkiye'nin anamuhalefet partisinin, hem de Cumhuriyet'i kuran kadronun partisinin, terörle, terör örgütleriyle yan yana anılması elbette hoş da değil, normal de değil. Ancak bu algının öyle kendiliğinden oluşmadığı da bir gerçek. Sadece Kılıçdaroğlu döneminde, bu algıyı besleyecek onlarca tavır sergilendi.
Hangi birini hatırlatalım…
Önceki dönemde CHP'nin Tunceli Milletvekili olan zat örneğin… Bütün sol terör örgütlerini okşamış, PKK tarafından birkaç gün “misafir” edilmiş, ardından da PKK'ya “çiçek çocukları” muamelesi yapmıştı.
Ya da CHP'nin İstanbul'dan seçilen Diyarbakırlı milletvekilinin açıklama ve eylemleri…
Reyhanlı saldırısına ne demeli? Esed aşkına? DHKP-C eylemleri sonrasında ortaya konan “dengeli” ve “duyarlı” söyleme ne demeli?
Her terör eyleminden sonra, terörü ve terör örgütlerini kınamak yerine, tam da teröristlerin hedeflediği gibi, uluslararası söylemle ve Fetullahçı dille bire bir örtüşen şekilde AK Parti'yi, Hükümeti, Cumhurbaşkanımızı itham etmelerine, hedef göstermelerine, böylece terörü perdelemelerine ne demeli?
Her bomba patladıktan sonra, daha cesetler ve yaralılar yerdeyken, CHP'lilerin “AKP yaptı, Saray yaptı” türünden, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürecek istikametteki açıklamalarına ne demeli?
Gezi darbe girişimine, 17/25 Aralık yargı darbesine sahip çıkmalarına; bu darbe girişimlerinin siyasi ayağı olmalarına, Meclis kürsülerinden, FETÖ'nün illegal yollarla elde ettiği ses kayıtlarını dinletmelerine, Fetullahçı söylemin sesi olmalarına ne demeli?
CHP'nin; Zaman Gazetesi'ne, PKK yayınlarına, gazeteci görünümlü militanlara, MİT tırları kumpasının algı operasyonunu gerçekleştiren Fetullahçı Cumhuriyet Gazetesi'ne, operasyona lojistik sağlayan CHP vekillerine sahip çıkmasına, “Türkiye DAİŞ'i destekliyor” yalanını, tam da terör örgütlerine alan açacak şekilde sürekli gündemde tutmasına ne demeli?
16 Temmuz sabahından itibaren mağduriyet edebiyatını tezgaha sürmelerine, 250 şehidi umursamayıp linç, işkence, insan hakkı ihlalleri iftiralarını ulusal ve uluslararası dolaşıma sokmalarına, bu yolla hala FETÖ'ye motivasyon vermelerine ne demeli?
Kürt meselesinde Türk ulusalcılığıyla Kürt faşizmi arasında sürekli yalpalamalarına… Terör örgütünün propaganda araçlarına, siyasi uzantılarına, STK görünümlü hücrelerine, terör savunucularına avukatlık yapmalarına, bunlara yönelik operasyonların önünde durmalarına… Polis şehit etmiş teröristleri “içerdeki tutuklu gazeteci” diye dünyaya şikayet etmelerine, sonradan katil olacak teröristlere “pankart mağduru öğrenci” muamelesi çekmelerine ne demeli?
Liste uzayıp gidiyor… Ama aslında sadece CHP Genel Başkanı'nın, “Başkanlık sistemini kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz” açıklaması bile, CHP'nin terörle yan yana anılması algısına hizmet etmiyor mu?
CHP eğer “terörle yan yana” algısından kurtulmak istiyorsa, eleştirileri hakaretle, linçle, yaygarayla bastırmak yerine, oturup kendi özeleştirisini yapmalı.
Bu ülkede terör neden mi bitmiyor? DAİŞ'e tüm siyasi partilerin, AB'nin ve ABD'nin gösterdiği ortak tavır, PKK'dan, FETÖ'den, DHKP-C'den esirgeniyor da ondan bitmiyor.
Terörle, milletiyle birlikte tek başına mücadele eden Türkiye artık zafere çok yakın. Terör ya bitecek, ya da bitecek. Herkes yeni pozisyonunu buna göre belirlesin.