28 Ekim 2019 18:08
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'nin ABD operasyonunda ölmesine açıklama yaparken ABD'nin SDG Komutanı Mazlum Kobani'ye yönelik tutumunu eleştirdi. Çelik, "Bir terör örgütü liderinin terörle mücadele kapsamında öldürülmesi söz konusuyken başka bir terör örgütünün sözde liderinin ABD’ye davet edilmesi, Twitter’dan tebrik edilmesinin ne kadar çelişkili olduğunu görüyoruz" ifadesini kullandı. "PYD-YPG, istihbaratı kendilerinin verdiğini iddia ediyor peki neden bu Barış Pınarı Harekatı'ndan önce olmadı?" sorusunu dile getiren Çelik, "YPG/PYD terör örgütünün varlığı DEAŞ'ı geriletmek değil DEAŞ'a zemin bulmasına sebebiyet vermektedir. YPG/PYD terör örgütüne güvenmek tam bir akıl tutulmasıdır" dedi.
Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası açıklama yapıyor. Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Cumhuriyetimizin pek çok testten geçti. Her seferinde aziz milletimizin yol göstericiliği, demokrasi ve laiklikle taçlanarak daha güçlü bir şekilde devam etti. Demokrasimizi, cumhuriyetimizi tehdit eden bir unsur olarak terör gündeme gelmiştir. Aziz milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimizle kutluyoruz. Bizim bağımsız, hür ve güçlü olmamız bütün mazlumların da esenlik ve refah konusunda umutlarının taze olmasını gündeme getiriyor. Barış Pınarı'nda görev yapan Mehmetçiğimizin bayramını kutluyoruz. Harekat bölgesinde görev yapan kahraman Mehmetçiğimizin ve kıymetli komutanlar bu bayramı kutlayacaklardır. Kendilerine AK Parti Genel Merkezi'nden başarıların devamını ve dualarımızı iletiyoruz.
Diyarbakır'da anneler çocuklarını istemeye devam ediyor. Bosna'da sembol olmuş anneler Diyarbakır anneleriyle buluştu. Bu buluşma çok kıymetli buluşmadır. Bir kısmı evladının mezarına yeni kavuşuyor. Diyarbakır'daki anneler de terör örgütü tarafından dağa kaçırılmış evlatlarını geri istiyor. Bu buluşma dünya için de büyük mesajdır. Bu buluşma Barış Pınarı Harekatı'nın gerçek değerinin anlaşılması bakımında da önemlidir.
Dün ABD Başkanı tarafından DEAŞ liderinin öldürüldüğü açıklandı. Bu örgüt en çok İslam'a, Müslümanlara ve ülkemize zarar veren terör örgütü. İnsanlığa karşı suç işleyen örgüt. Bunun liderinin öldürülmüş olması terörle mücadelede dönüm noktasıdır. Umarız bütün terör örgütlerine karşı aynı mücadele devam eder. Bir terör örgütü liderinin terörle mücadele kapsamında öldürülmesi söz konusuyken başka bir terör örgütünün sözde liderinin ABD’ye davet edilmesi, Twitter’dan tebrik edilmesinin ne kadar çelişkili olduğunu görüyoruz.
Barış Pınarı başladığında herkes DEAŞ'la mücadeleyi zaafa uğratacağını iddia ediyordu. Özellikle YPG unsurları bu propagandayı yapıyorlardı. Görüldüğü gibi Barış Pınarı Harekatı'ndan çok kısa bir zaman sonra DEAŞ liderinin bertaraf edilmesi mümkün olmuştur. PYD-YPG terör örgütü madem bu kadar istihbarata sahiptiler, istihbaratı kendilerinin verdiğini iddia ediyor peki neden Barış Pınarı Harekatı'ndan önce bu olmadı? Barış Pınarı operasyonu ile tam tersine DEAŞ'la mücadelenin güçlendiği net bir şekilde görülmektedir. Bu eli kanlı vahşi örgüt Ankara Gar patlamasında, Gaziantep'te, Atatürk Havalimanı'nda, Reyna'da, Suruç'ta, Sultanahmet, Niğde'deki canlarımızın şehit olmasına sebep oldu.
Cumhurbaşkanımızın beyanları DEAŞ'ın ideolojik olarak geriletilmesine çok önemli role sahiptir. DEAŞ'la askeri olarak mücadele etmek mümkündür ama ideolojik mücadele önemlidir dendi. Müslüman bir lider bunun en çok zarar verdiğini, en çok Müslümanlara zarar verdiğini ifade ettiği zaman bu ideolojik mücadele daha etkili olmaktadır. Fırat Kalkanı Harekatı'nda sahada terör örgütü DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. Türkiye bununla beraber başka terör örgütleriyle mücadele ediyordu. Türkiye'nin 2016-1018'de yürüttüğü Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonuyla DEAŞ ve diğer terör örgütlerinden kurtulmuştur. Türkiye bunu tek başına gerçekleştirmiştir.
İncirlik hava üssü DEAŞ'a karşı mücadelede önemli rol üstlenmiştir. DEAŞ'ın kendisine hedef olarak seçtiği Irak'taki güvenlik güçlerinin iyi mücadele edebilmesi için Türkiye 'eğit donat'a ev sahipliği yapmıştır. Yabancı terörist savaşları dünyanın gündemindeki en önemli konulardan bir tanesidir. Yaklaşık 70 bin 480 kişi Türkiye'nin giriş yasağı listesinde yer almaktadır. Ayrıca yabancı terör savaşçılarla ilgili olarak 7 bin 445 yabancı uyruklu kişi sınır dışı edilmiştir. Net bir şekilde görülmektedir ki, YPG/PYD terör örgütünün varlığı DEAŞ'ı geriletmek değil DEAŞ'a zemin bulmasına sebebiyet vermektedir. YPG/PYD terör örgütüne güvenmek tam bir akıl tutulmasıdır.
İlk bakışı sıkıştığında bu terör örgütü DEAŞ'lıları serbest bırakma gibi faaliyet içerisine girmiştir. Bölge halkı yapılan harekattan memnundur, hayat normale dönmektedir. Kendilerine haraç vermeye zorlayan, çocukları terörist unsurları parçası haline getirmek isteyen unsurlara karşı verilen mücadeleden memnudur. DEAŞ'la yapılan mücadele neyse YPG-PKK'ya karşı da aynısının yapılması gerekir. DEAŞ terör örgütü ülkemize saldırı yaptığında bize dayanışma mesajı yayınlayanların, PKK/YPG/PYD saldırdığında göstermemesi büyük bir ilkesizliktir. Bu vesile ile mültecilerin durumu meselesi daha yoğun bir şekilde tartışıyor.
Biz geri göndermeme ilkesine insani sebeplerle yaklaşan bir ülkeyiz. Bu konuda en çok konuşan AB bu meselede en çok sınıfta kalmış mekanizmanın başında gelmektedir. Köprüler kurmak yerine duvarlar örmeyi tercih ettiler. Güvenli Bölge'de Cumhurbaşkanımızın teklifine pozitif katkı sağlamalıdırlar. İçişleri Bakanlığımızın uygulamaları çok daha yeni standartlar ortaya koymuştur. Bu da yabancı gözlemciler tarafından takdir edilmiştir. Mülteciler için dünya genelinde okullaşma oranı yüzde 71 iken Türkiye'de yüzde 93.3'dür. Biz bu çocukları eğitmezsek yarın öbür gün terör örgütleri bu çocukları insan deposu olarak kullanacaktır. Bu insanların sağ salim ve güvenli şekilde ülkelere dönmeleri sağlanması gereklidir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrılarına 'evet haklısınız' demelerine rağmen maalesef adım atmıyorlar. Birkaç kuruş yardım yaparak Türkiye'yi mülteci kampı bir memleket olarak görmemelidir. Türkiye kimsenin mülteci kampı değildir. Dolayısıyla işi hassasiyetle ele alıp, ciddi bir eylem planıyla karşımıza gelmelilerdir. Af Örgütü raporu ile Türkiye'nin hakkaniyetinin hedef alınmasını eleştiriyoruz. Bu teşkilat muhatap olduğumuz, zaman zaman kendileriyle görüştüğümüz teşkilattır. Geri göndermeme ilkesine bağlı olarak şüphe içerisinde bir davranış içerisinde olmamalıdırlar. Bu raporlar yazılırken bizimle de istişare halinde olurlarsa kendilerinin doğru bilgiye ulaşması için elimizden geleni yaparız.
Türkiye'nin demografik yapıyı değiştirme gibi birtakım iddialar sürekli olarak gündeme getiriliyor. Etnik temizliği yapan PYD/YPG terör örgütüdür. Türkler, kendi hakimiyetine girmeyen Kürtler, Araplar, hristiyanlardır. Burada Türkiye'nin yaptığı net bir şekilde terörle mücadeledir. Barış Pınarı'nda kilisenin içinde TSK unsurlarına atış yaptılar. Bekliyorlardı ki TSK bunlara acele cevap versin ve kilise hasar görsün. TSK dünyanın en olgun ordularında bir tanesidir, bu provokasyonu görüp anında deşifre etmişlerdir. Bu iddiaları söyleyenler bölgedeki Kürt, Arap, Türkmen, Müslüman, Hristiyan, Ezidi, Yahudi gruplarıyla konuşsunlar. Bizim Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili yaptığımız şey her şeyin yerli yerine oturmasıdır.
Önemli olan Suriye krizinde kriz başlamadan önce kim nerede oturuyorsa oraya rahatça dönebilmesidir. Buna karşı yapılan birtakım suni tasarrufları bu harekatla geri döndürüyoruz. Maalesef müttefiklerimizin sessiz kalmasının bir başka göstergesi de Almanya'da Türkler'e yapılan saldırılardır. Bütün bu ülkeleri PKK terör örgütünün ve benzeri terör örgütlerini soydaşlarımızı, vatandaşlarımızı, dindaşlarımızı taciz etmelerine karşı uyarıyoruz. Alman makamlarına gerekli ve yeterli tedbirleri almadıkları için teessüflerimizi iletiyoruz. Pek çok yalan ve maniplatüf haber bu ülkelerin medyasında çıkmaktadırlar. Burada Alman siyasetçilerinin de sorumluluğu vardır. Operasyon başlar başlamaz bazı Alman siyasetçiler gerilimin tırmanacağını söylüyordu, peki niye o zaman tedbir almıyorsunuz? Bu konudaki tedbirlerin daha güçlü şekilde alınmasının ifade etmek isterim.
ABD heyeti sayın Cumhurbaşkanımızı ziyaretinin sonrası mutabakat ortaya çıkmıştır. Ağır silahların ve bütün silahların toplanması meselesi ABD'nin sorumluluğundadır. Bizim tespitlerimize göre 30 bin TIR ve 4 bin 500 uçakla NATO ülkesi tarafından terör örgütüne verilmiştir. Bu konuda takibimiz sürüyor. Bugün de bir bilgi alışverişi mekanizması toplantısı olacaktı. TSK'nın kendi imkan ve kabiliyetleriyle ortaya koyduğu silahların imha edilme sürecidir. Terör örgütüne ait olarak iki adet silah ele geçirildi. Top, Doçka mühimmatı, çok sayıda mayın arama dedektörü ele geçirildi ve imha edildi. Terör örgütünün tahkimatları silahlı kuvvetlerimiz tarafından imha edilmesidir. Esas olan bu silahların ABD tarafından toplanmasıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız açık bir şekilde söyledi. Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı saygı sınırlarını aşan hiçbir şey kabul edilemez. Sayın Cumhurbaşkanımız bir terör örgütü liderinin ifadelerini mektuba ek yapılmasını doğru olmadığını ifade etmiştir. Bütün bunları 13 Kasım'da muhatabına ifade edecektir. Kendisine dönük olarak dünyanın her tarafından gelen Barış Pınarı harekatının yapılmaması baskıları, tehditleri karşısında nasıl kararlı duruş sergilediği, duruşundan ve siyasetinden taviz vermediği Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarlarına karşı güçlü bir yaklaşım sergilediği bilinmelidir.
29 Ekim'de bütün illerde çok coşkulu kutlamalar yapılacaktır. Bu konuda CHP'li vekillerin attığı tweetler çarpıtmanın örnekleridir. Tüm yurdumuzda olduğu gibi Nevşehirimizde coşkuyla kutlanacaktır. Burada Atatürk temalı resim sergilerinden, kitap sergilerine herkesin k atılacağı yürüyüş tertip edilecektir. Bu tip bayramlarda ortak birlikteliği, sahiplenmeyi yücelten birtakım tutumlar içerisinde olmak gerekir. Alternatif törenler tertip ederek ortak duyguyu zedelememek gerekir. Valilerimizin kendi illeriyle ilgili olarak alternatif kutlamalara izin verip vermemesi o ilgili illerle bir durumdur. Cumhuriyet hepimizin ortak çatısıdır. Hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bu coşkuyu 7'den 70'e kutlayacağız. Ek kutlamalarla ilgili olarak valiler değerlendirecektir.
3600 Ek Gösterge pozitif yaklaşımdır. Bununla ilgili olarak arkadaşlarımız çalışıyorlar. Polis, hemşire, din görevlisi ve öğretmenlerimize bir düzenleme sözkonusu. Ekonomik disiplin içerisinde uygun bir takvime yerleştirilmesi ve meslekler arası dengeler de gözetilerek yapılmasıdır. Bu şekilde bütünsel bir çalışma yapılıyor. Zamanlaması sayın bakan tarafından açıklanacaktır. Cumhurbaşkanımız ifade etmiştir, pozitif yaklaşım aynen sürmektedir.
Bu konuda hassasiyet var. Çalışmaların sonuçlanmasını beklemek lazım. Burada kanun teklifi 1 yıldır belli tartışmalarla gündemde. Biz bir defaya mahsus ceza indirimi yerine bir sistem değişikliği istiyoruz. Bir yandan cezasızlık algısı diye bir durum sözkonusu olmamalıdır. Aynı zamanda da cezaevlerinde ciddi kalabalıklaşma sorunu vardır. Belli bir denge içerisinde çözecek bir yaklaşımı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. 18 ay hapis cezası alan kişinin birtakım indirimlerle 1 yıllık denetimli serbestlik öngörüldüğünde bu kişi hiç cezaevine girmeden bu cezadan kurtulabiliyor. Bu toplumsal vicdanı zedeleyen yaklaşım. Cezasızlık algısıyla sistem değişikliği dengeleyecek bir yaklaşım üretmeye çalışıyoruz. Suç işleyen sonuçta hapis cezasına mahkum olan herkesin belli oranda cezaevinde kalacak bir düzenleme düşünüyoruz.
Yeni infaz usülleri üzerine çalışılıyor. Örneğin gece, hafta sonu, konutta infaz gibi usüller değerlendiriliyor. Kadın ve yaşlılar lehine düzenlemelere çalışılıyor. Uyuşturcu, cinsel suçlar, terör örgütü suçlarla özellikle tartışılması gerektiğini değerlendiriyoruz. Burada mesele bir kereliğine af değil sürdürülebilir, adalet duygusunu tatmin eden infaz sisteminin bütünlüklü olarak ele alan bir yaklaşım tartışılıyor. Sonuçta takdir yüce meclisindir.
© Tüm hakları saklıdır.