Gündem

AKP milletvekili Muhsin Kızılkaya 2002 yılında eşini mi yaraladı?

Avukat Hülya Gülbahar: Kızılkaya kamuoyu önündeki siyasi bir kişilik, kadınlardan özür dilemeli

27 Haziran 2015 14:19

7 Haziran seçimlerinde Mersin’den AKP milletvekili seçilen Muhsin Kızılkaya’nın "2002 yılında eşini bıçakladığı" öne sürüldü. İddiaya göre, "hafif yaralanarak" 5 gün iş göremez raporu alan Kızılkaya’nın eşi G.U.K. daha sonra şikâyetini geri aldığı için o dönemin yasalarına göre ceza ortadan kalktı. 

2002 yılında yürürlükte olan 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nda, yaralama fiili, yaralanan kişiyi 10 günden az süre olağan hayatına devam etmesine engel oluyorsa yargılama süreci şikayete bağlıydı. Ancak fiilin silahla işlenmesi durumunda süreç şikayetten bağımsız kılınmıştı. Birgün gazetesinde Deniz Coşan imzasıyla çıkan haberde, Kızılkaya'nın eşi G.U.K.'nın karara “kendi kendisini karnından yaraladığını” gerekçesiyle itiraz ettiği yazıldı. Habere göre, mahkeme bu ifade üzerine Muhsin Kızılkaya hakkındaki cezayı kaldırdı.           

Birgün’den Coşan’ın haberinin bir kısmı şöyle:

Kızılkaya, bir tartışma sırasında eşini bıçakla hafif yaraladı. 18 Mart 2002’de, mahkeme tarafından TCK’nin 456/4 maddesi gereğince ağır para cezasına çarptırıldı. Ceza artırımına da gidilerek o dönemin parası ile 290.104.465 lira para cezası verildi. Ancak daha sonra G.U.K. ve Muhsin Kızılkaya mahkemeye başvurarak karara itiraz etmeye karar verdi. Burada G.U.K. şikayetçi olmadığını, “kendi kendisini karnından yaraladığını” belirten bir ifade vererek, cezanın kaldırılmasını sağladı. 

Birgün'ün görüşüne başvurduğu avukat Hülya Gülbahar, “Bu kararda bıçakla yaralama da dahil eski Türk Ceza Kanunu’ndaki (TCK) kadına karşı işlenen şiddet suçlarının şikayete bağlı olmasının, kamu davası açılamamasının, şikayetçi vazgeçtiği anda düşmesinin aslında devlet tarafından suçlunun affedilmesi anlamına geldiğini görüyoruz. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren TCK’de bu konu kamu davası olmuştur. Yeni TCK’de eşler arasında şikayete bağlı kılınan tek suç cinsel saldırı/tecavüz suçudur. Bunun da kamu davası olarak düzenlenmesi gerekir” diye konuştu.

 

'Kızılkaya özür borçlu'

 

Vekil seçilen Muhsin Kızılkaya’nın mevcut politik konumuna da değinen Gülbahar şu çağrıyı yaptı:

“Kızılkaya şu anda kamuoyu önündeki siyasi bir kişiliktir. Her ne kadar geçmişte kalmış olsa da bu eylemi nedeniyle tüm kadınlardan içtenlikle özür dilemeli ve kadına karşı şiddetin hiçbir şekilde hoş görülemeyeceğini ve bugünkü TCK’deki gibi kamu davası olarak kalması için sonuna kadar kadın örgütleri ile beraber mücadele edeceğini açıklamalıdır.”

Yazar ve siyasetçi Muhsin Kızılkaya, 2013 yılında, dönemin hükümetinin Kürt sorununda çözüm projesi kapsamındaki Akil İnsanlar heyetinde yer aldı. 2015 genel seçimlerinde AKP Mersin 3. sıra milletvekili adayı oldu ve seçildi.

 

Benzer bir vaka, Halil Ürün olayı

 

2005’teki yeni TCK yürürlüğe girdikten hemen sonra AKP merkez yöneticisi ve Konya Milletvekili Halil Ürün’ün çok eşliliğine itiraz eden direnen eşi Esma Ürün’ü el parmak kemiklerini kıracak kadar ağır bir fiziksel şiddete maruz bırakmıştı. Esma Ürün’ün şikayeti üzerine anında bir takım çevreler Meclis’e gidip yaralama gibi suçların eşler arasında işlendiğinde şikayete bağlı olup eş şikayetten vazgeçince ortadan kaldırılmasını sağlamak istemişlerdi.

Avukat Hülya Gülbahar, “Bu olayda da Esma Ürün’ün tüm çevresi şikayetinden vazgeçirmek için baskı yapmıştı. Kadın şikayetinden vazgeçmek zorunda kalmıştı. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in “gündemimizde bu konu yok” diye kapatması ile bu konu şimdilik kapandı. TCK’nin mürekkebi daha yeni kurumuşken bu kadar kritik bir geri adıma kadın örgütleri tepki göstermişti” dedi.

 

Eski ve yeni TCK'daki o maddeler  

 

78 yıllık Türk Ceza Kanunu, 2004 yılında 346 maddelik tasarıyla değişti. Avrupa Birliği Kopenhag kriterlerinin uygulamaya geçilmesi adına önem taşıyan değişiklik kapsamında "Vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar"a ilişkin bölüm de yer aldı. 765 sayılı eski TCK'da, yaralama sonucu gündelik hayattan alıkonma süresi 10 günden azsa, faile verilebilecek hapis veya para cezası "şikayete bağlı" idi. Ancak eski TCK'nın 457. maddesinde, yaralamanın silah ile gerçekleşmesi durumunda yargılama sürecinin şikayetten bağımsız olduğu belirtiliyordu. 2004'te kabul edilen ve 2005'te yürürlüğe giren yeni TCK'da "kasten yaralama", silah kullanımından bağımsız olarak "şikayete bağlı suçlar" kapsamından çıkarıldı.

765 Sayılı TCK'nın "Şahıslara karşı müessir fiiller" başlıklı ilgili maddesi şöyleydi:           

Madde 456 - (Değişik madde: 09/07/1953 - 6123/1 md.)   

Her kim katil kasdiyle olmaksızın bir kimseye cismen eza verir veya sıhhatini ihlale yahut akli melekelerinde teşevvüş husulüne sebep olursa altı aydan bir seneye kadar hapsolunur.   

Fiil, havastan veya azadan birinin devamlı zaafını yahut söz söylemekte devamlı müşkülatı veya çehrede sabit bir eseri yahut yirmi gün ve daha ziyade akli veya bedeni hastalıklardan birini veya bu kadar müddet mütat iştigallerine devam edememesini mucip olmuş veya hayatını tehlikeye maruz kılmış veya gebe bir kadın aleyhine işlenip de vaktinden evvel çocuk doğmasını intaç etmiş ise ceza iki seneden beş seneye kadar hapistir.   

Fiil, kati veya muhtemel surette iyileşmesi kabil olmıyacak derecede akıl veya beden hastalıklarından birini yahut havastan veya el yahut ayaklardan birinin veya söylemek kudretinin yahut çocuk yapmak kabiliyetinin zıyaını mucip olmuş veya azadan birinin tatilini yahut çehrenin daimi değişikliğini veya gebe bir kadına karşı ika olunup da çocuğun düşmesini intaç eylemiş ise ceza beş seneden on seneye kadar ağır hapistir.    Eğer fiil, hiçbir hastalığı veya mütat iştigallerden mahrumiyeti mucip olmamış yahut bu haller on günden ziyade uzamamış ise takibat icrası muntazarrırın şikayetine bağlı olmak şartiyle fail hakkında iki aydan altı aya kadar hapis veya 200 liradan 2.500 liraya kadar ağır para cezası hükmolunur.   

Bu fiil, 457 nci maddede yazılı vasıtalarla işlenirse takibat icrası şikayete bağlı değildir.

Madde 457 – Değişiklik: 9/7/1953 – 6123/1 md.) 456’ıncı madede yazılı diillere 449’uncu maddenin birinci ve üçüncü bentlerinde yazılı hal inzimam eder yahut fiil gizli veya aşikar bir silah ile veya aşındırıcı ecza ile işlenmiş olursa asıl ceza üçte birden yarıya kadar artırılır.

Eğer fiilde 450’ince maddenin 5’inci bendinde yazılı hal müstesna olmak üzere diğer bentlerindeki hallerden biri birleşirse bu birleşen fiil hakkında 78’inci madde hükmü cari olmak şartiyle ceza yarı nispetinde çoğaltılır.

Madde 458 – (Değişiklik: 11/6/1936 – 3038/1 md.)  Geçen maddelerde beyan  olunan ahvale fiil; netice itibarile failin asıl maksadını tecavüz etmiş olduğu takdirde ceza üçte birden yarısına kadar eksiltilir. 

5237 sayılı yeni TCK'nın ikinci bölümüde yer alan kasten yaralamaya ilişkin suç ve cezalar şu şekilde düzenlendi: 

MADDE 86. - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

(2) Kasten yaralama suçunun; 

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, 

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silâhla,

İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

İlgili Haberler