Gündem

AKP'li Metiner: Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile aynı masaya oturan Abdi ile Öcalan'la görüşüldüğü gibi görüşülmeli

13 Haziran 2025 08:34

Güncelleme: 13 Haziran 2025 09:11

Eski AKP Millevekili, Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, "Sürecin neresindeyiz? Bundan sonra atılacak adımlar ne olmalı?" başlıklı yazısında PKK'nın fesih ve silahları bırakma sürecini ele alarak sonrasına dair önerilerini sıraladı. Metiner,  Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi'yi düşman bilen bir bakış açısının kaybettireceğini söyleyerek "Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile aynı masaya oturan Abdi ile Öcalan'la görüşüldüğü gibi görüşülmeli. Sadece Abdi ile değil bugün yeni bir birlik çatısı altında bir araya gelen Barzani yanlısı diğer Kürt temsilcilerle de oturulup konuşulmalı. Öcalan'la yapılan görüşmelerin benzeri onlarla da yapılmalı," dedi.

Türk-Kürt-Arap ittifakını sağlayan bir Türkiye merkezli siyasal aklın, Türkiye'yi mihver ülke kılacak bir akıl olduğunu ifade eden Metiner, "Bunun şartları oluşmuş durumdadır. Bu tarihi fırsatı heba edenleri tarih affetmeyecektir," diye yazdı.

Metiner yazısında şu önerilerde bulundu:

"Bugün PKK kendini feshetmiş durumda.

Silahlarını teslim etmek için gün sayılıyor.

Yeni bir döneme kapı aralandı.

Suriye'nin kuzeyine bakış açımız değişmeli.

Mazlum Abdi'yi düşman bilen bir bakış açısı kaybettirir.

Devletimizin bekasına ve milletimizin birliğine yönelik bir tehdit söz konusu değilse artık, hatta Türkiye'ye yöneltilmiş silahlar gayrı Türkiye'nin düşmanlarına yöneltilmiş silahlara dönüşecekse, bunu mümkün kılacak yeni formüller üzerinde çalışmak lazım.

Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile aynı masaya oturan Abdi ile Öcalan'la görüşüldüğü gibi görüşülmeli. Sadece Abdi ile değil bugün yeni bir birlik çatısı altında bir araya gelen Barzani yanlısı diğer Kürt temsilcilerle de oturulup konuşulmalı. Öcalan'la yapılan görüşmelerin benzeri onlarla da yapılmalı.

Bu görüşmelerin göz önünde yapılmasına elbette gerek yok. Sürecin bugüne başarıyla taşınmasını sağlayan gizlilik ilkesi sürecin kalıcı çözümü için ziyadesiyle elzemdir kuşkusuz. Çözüm sağlandığında gerekli şeffaflık gösterilir elbet.

Bu sözlerim şu anlama gelmiyor: PKK'nın Mazlum Abdi başkanlığındaki yönetimi mevcut haliyle kabul edilsin.

Bu zaten mümkün değil.

Birkaç bakımdan mümkün değil.

Bir: Evvela Suriye yönetimi silahlı gücü olan PKK özerk yönetimine 'evet' demez.

İki: Türkiye bu haliyle asla razı gelmez.

Üç: PKK dışındaki Barzanici Kürtler bu formüle zinhar rıza göstermez.

O halde sürecin ruhuna uygun yeni bir çözüm modeli şarttır.

Zira PKK düne kadar sürgüne gönderdiği ve silahla baskıladığı Barzanici Kürtlerle şimdi aynı ittifak çatısı altında bölgenin siyasi geleceğini Şam yönetimiyle birlikte müzakere ediyorlar. Yani artık orada bütün ipler PKK'nın elinde değil. Yeni bir güç merkezi oluşmuş durumda.

Orada eski tarzda, yani PKK'ya ait bir özerk yönetim olmaz.

Ademimerkeziyetçilikten geriye dönüş olmaz ama bölgesel yönetim bileşenleri ve yapısıyla etnik temelli olmaz. Olmamalı.

İdari bir özerk yapı bölgenin demokratik temsiline uygun bir şekilde ve bölgenin gerçekliği gözetilerek farklı bir şekilde kurgulanabilir.

Silahlı güçler sorunu merkezi orduya eklemlenecek şekilde çözülebilir. Burada ortaya çıkacak kimi sorunlar konusunda getirilecek esnek ara çözümler, güven temelinde zamanla kökten çözülme noktasına taşınabilir.

Katı merkeziyetçi yapı yerine güçlü bir merkezi yönetim ve merkezin gücüne güç katan yeni bölgesel idari yapıları oluşturulabilir.

Bu Suriye'nin yeni yapılanmasında anayasal bir modele dönüştürülebilir.

Suriye'nin toprak ve siyasi birliği bu şekilde tahkim edilebilir.

Türkiye için de öncelikli konu, bölgesel yönetimin Türkiye ile güçlü bir ittifak düzeneği içine kendini yerleştirmesi. Tıpkı Irak'ın kuzeyindeki yapılanma gibi.

PKK yönetiminde etnik temelli olmayan ve Türkiye ile güçlü ittifak bağlarıyla hareket eden bir yapı, tarihsel Türk-Kürt ittifakını günümüze taşımakta anlamlı ve kazanımı bir yeni model olarak pekâlâ işlevsel olabilir.

Mazlum Abdi ve diğer Kürt temsilcileri Türkiye'nin gücüne dönüştürecek bir siyasal akılla hem Türkiye Yüzyılı'nı bütünüyle demokratik temelde inşa etmek hem de Türkiye'yi bölge üzerinden dünyanın küresel gücüne dönüştürecek güçlü bir aktör kılmak pekâlâ mümkün.

Türk-Kürt-Arap ittifakını sağlayan bir Türkiye merkezli siyasal akıl, Türkiye'yi mihver ülke kılacak bir akıldır.

Bunun şartları oluşmuş durumdadır.

Bu tarihi fırsatı heba edenleri tarih affetmeyecektir."

Yazının tamamı için tıklayın.