Bu meclise İstanbul için hangi projeyi getirdiniz de biz hayır dedik? Bir tane proje için, bizi engellediniz diyebildiler mi? Tabii ki diyemediler. Diyemezler, Çünkü engellemedik. Bu mecliste sadece bir şeyi engelledik. İstanbulluya yapılmak istenen fahiş su zammını…
Gittiğiniz her yerde "borçlanmalarımıza izin verilmiyor"dediniz. Şu ana kadar size verdiğimiz toplam borçlanma meblağı 12.5 milyar TL. Buna bir cevabınız olmadı. Çünkü sizin derdiniz beceriksizliğinizi örtmeye çalışmak. Bu gerçeğin anlaşılmasını engellemek.
Anadolu’da bir tabir vardır. "Oynamayı bilmeyen yerim dar" dermiş. Sizin de yönetim beceriniz olmayınca, farklı mazeretlerin arkasına sığınırsınız. Ama şunu bilmek gerekir ki, hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz.
İşte, mazeret oyunları, manipülasyonlar, algı çalışmaları, bunları bir kenara bırakıyorum, bunlardan daha vahim olan ise, yönetemediğiniz bu şehrin ihtiyaçları ve riskleri karşısında ağır bir ‘problem körlüğü’ içerisindesiniz.
Bırakın geleceğe dair öngörülemeyen risklere karşı hazırlıklı olmayı, hepimiz için gayet reel ve korkutucu bir deprem gerçeği ile karşı karşıyayız ve buna karşı yapılacak tek hazırlığınız bile yok...
İBB'nin deprem bütçesini yüzde 65 düşürmek, art niyet değilse problem körlüğünden başka ne anlama gelir? Bu açıdan diyorum ki, İBB yönetiminin problem körlüğü bu şehir için en büyük risk faktörü haline gelmiş demektir.
Eğer İstanbulla ilgili en ufak bir gönül bağınız varsa, İstanbullulara karşı saygı ve vefa duygunuz varsa, İstanbulun çocuklarını size emanet edilmiş çocuklar olarak görüyorsanız, bir anca önce sizi bu körleşmeye iten ideolojik prangalarınızdan kurtulun ve bu şehre yeniden bakın.
Turgut Uyar’ın mutsuzluktan bahsettiği şiirinde dediği gibi; Eylül toparlandı gitti işte, Ekim falan da gider bu gidişle... Ben de diyorum ki; Arkadaşlar, Sizin de 15 ayınız geçti gitti boş bir şekilde. Önünüzdeki 3.5 sene de böyle geçer gider bu gidişle..."