-AKKUYU'DA MATRUŞKA MODELİ GÜVENLİK MOSKOVA (A.A) - 24.04.2011 - Türkiye'nin Mersin Akkuyu'daki ilk nükleer santral inşaatını yapacak Rus Rosatom şirketi, Türkiye'deki santralin benzeri olan, Moskova'ya 350 kilometre uzaklıktaki Kalininskaya Nükleer Santrali'ni (KAES) çeşitli ülkelerden gelen gazetecilere tanıttı. Rus Rosatom, Japonya'daki Fukuşima nükleer santralindeki kazanın ardından nükleer enerji konusunda ortaya çıkan endişeleri gidermek amacıyla Türkiye, Bulgaristan, Çin, Avusturya ve Polonya basınına Mersin-Akkuyu'da inşa etmeyi planladığı santralin benzeri olan KAES'in kapılarını açtı. Rosatom'un izleme ve denetim mekanizmasını oluşturan Nükleer Enerji'nin Güvenli Gelişimi Enstitütüsü Müdürü Leonid Balşoy, gazetecilere Moskova'daki merkezlerinde yaptığı açıklamada, Fukuşima'da yaşanan olayın sadece Japonya'yı değil Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunu (UAEK) ve Rusya'yı da yakından ilgilendirdiğini belirtti. Balşoy, Fukuşima olayının nükleer enerji konusunda uluslararası denetimi gündeme getirip getirmediğiyle ilgili soru üzerine, ''Haziran ayında dünya nükleer devleri UAEK çatısı altında sizin yönelttiğiniz önemli soruya yanıt aramak için bir araya gelecek. Önemli toplantı öncesinde bizim yaptığımız analiz nükleer enerjinin barışçıl amaçlı olsa bile daha sıkı denetim gerektirdiği gösterdi. Haziran toplantısında büyük yenilik sayılan kararın alınmasını bekliyoruz'' diye konuştu. Barışçıl atom denetim mekanizmasıyla ilgili önerilerinin ilk aşamada ülkelerin gönüllü katılımını ön göreceğini kaydeden Balşoy, nükleer santral inşa eden ülkelerin bu mekanizmaya gönülü olarak başvurabileceğini söyledi. Başvuru yapan ülkenin incelemelerden sonra nükleer santralin ''güvenli şekilde işletilebilir'' sertifikası alacağını ve belirli aralıklarla nükleer tesisi denetime açma garantisine imza atacağına ifade eden Balşoy, ''Yeni denetim mekanizmasına başvuran ülke Fukuşima benzeri kazaları önleyeceği gibi üçüncü ülkelere karşı sorumluluklarını da net şekilde bilecek. Ayrıca, olası tatsız tepkilere karşı kendini bir nevi sigorta altına almış olacak'' dedi. Japonya'nın Fukuşima nükleer santrali konusunda şeffaf politika izlemediğini ileri süren Balşoy, reaktörlerde hidrojen patlaması olduğunda alarm seviyesinin dördüncü derecede tutulduğunu ancak bunun son haftalarda aniden yedinci dereceye yükseltilmesinin kendilerini oldukça şaşırttığını söyledi. ''AKKUYU, UÇAK ÇARPMASINA KARŞI BİLE DAYANIKLI OLACAK'' Bu arada, santrali gazetecilere gezdiren Rus yetkililer, Türkiye'deki nükleer santralin uçak çarpması veya 9 şiddetindeki depreme karşı dayanıklı olacağını belirterek, Akkuyu'daki santralin dünyanın en güvenlisi olacağını ileri sürdü. Rus yetkililer, üçüncü nesil olarak inşa edilecek ve makul fiyatta enerji sağlayacak Akkuyu nükleer santralinin 20 milyar dolara mal olacağını ve tamamlandığında 20 bin kişiye istihdam sağlayacağını belirtti. Akkuyu'daki nükleer santralin inşaatına 2013 yılında başlamayı planlayan Rosatom, 4 üniteden ilkini 2018 yılında faaliyete geçirmeyi, tamamını ise 2021 yılına kadar bitirmeyi planlıyor. KAES'in başmühendisi Mihail Kanişev ise düzenlediği basın toplantısında bir gazetecinin sorusu üzerine, buradaki 3 reaktörden elde edilen 1 kilovat elektriğin 1,22 ruble (0,043 cent) olduğunu söyledi. Türkiye'deki santralde üretilecek elektriğin 14 cent civarında olacağının hatırlatılması üzerine, Akkuyu'daki fiyatın yatırım şartlarından kaynaklandığı belirtildi. Kanişev, KAES'te yaklaşık 3 bin 500 teknik personelin çalıştığını ve personelin ortalama yaşının 36 olduğunu ifade ederek, ''287 hektar alana yayılan santrali yönetmek kolay iş değil. Personelin büyük bölümü santralin yakınındaki Udomlya kasabasında yaşıyor. Buranın 5 bin olan nüfusu santralin faaliyete girmesiyle 41 bin kişiye ulaştı'' diye konuştu. Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev'in nükleer enerjinin geleceğinin yeni nesil ''hızlı nötron'' reaktörlerde olduğu ve dünyanın bu reaktörlere yoğunlaşması gerektiği yolundaki sözlerinin hatırlatılması üzerine Kanişev, hızlı nötron ilkesine göre çalışan BN reaktörlerin arıza halinde durdurulmasının çok daha kolay olduğunu söyledi. Bu reaktörlerin geliştirilmesi gerektiğini, tam anlamıyla faaliyete geçirilmesi için zamana ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Kanişev, ''Türkiye WWER reaktörünü mü yoksa geleceğin teknolojisi olan BN reaktörünü mü beklemeli? Sorunuza net cevap veremiyorum. Çünkü üçüncü nesil WWER reaktör tipi tüm dünyada belirli standartlara oturtulmuş durumda. BN reaktörünün ise henüz işletme bakımından standart çizgisi yok. Dünyanın en büyük BN-600 reaktörünün Rusya'nın Beloyarsk nükleer santralinde çalıştığını hepimiz biliyoruz. Ancak Türkiye'nin önünde bir an önce enerjiye kavuşmak gibi hedef varsa Akkuyu'da benimsenen proje WWER reaktör modeliyle devam etmeli. 10-15 yıl sonra hızlı nötron reaktörleri belirli standarda ulaştığında ikinci nükleer santralinizi BN modelinde yapabilirsiniz'' dedi. Kanişev, 9 Mayıs'ta 27'nci yılına girecek santralde reaktörle ilgili bugüne kadar hiç bir sorun yaşamadıklarını belirterek, Akkuyu'da inşa edilecek santralin de dört aşamalı güvenlik önlemi bulunacağını söyledi. Mihail Kanişev, 3 pasif güvenlik sistemine sahip olacak reaktörlerin elektriğin tamamen kesilmesi halinde bile otomatik olarak devreye gireceğini belirterek, ''Kaza anında ısı emme, doğal sirkülasyon ve doğal soğutma başlatılıyor. Tüm bu güvenlik sistemlerinin devreye sokulabilmesi için personelin müdahalesine ihtiyaç duyulmuyor'' diye konuştu. Mersin'deki nükler santralinin güvenlik önlemlerini ayrıntılı olarak anlatan Kanişev, Fukuşima nükleer santralinde sadece elektrikli soğutma sistemi bulunduğu ancak Akkuyu'nun Rus matruşkaları gibi iç içe geçen dört aşamalı güvenlik önlemine sahip olduğunu söyledi. Kanişev, kendi yaptıkları santralin güvenlik sisteminin dörtlü matruşka gibi olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''En içteki kukla reaktörün kendisi. Ardından ikinci kuklayı reaktörün betonarme olan yüzeyi oluşturuyor. Üçüncü matruşka güvenli soğutma sistemini gösteriyor. Reaktörün içinde dolaşan suyun dışarıyla hiçbir teması olmadığı gibi ikinci soğutma kademesindeki su da dış dünyayla bağlantılı değil. Ancak üçüncü soğutma devresi doğadan temin ettiğimiz suyla temas halinde. Bu sayede radyasyon arıza durumunda ancak üçüncü aşamada dışarı sızabilecek. Dördüncü kukla ise reaktörün ciddi şekilde arızalanmasına yönelik bir önlem. Nükleer yakıt reaktörde susuz kalarak erimeye başlasa bile reaktörün dibine yerleştiren ızgara bu yakıtı yakalıyor. Güvenlik ızgarası ayrı bir sistemle soğutulduğu için hiçbir koşulda patlama meydana gelmemesi sağlanıyor.''