Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmetmeni Ali Karahasanoğlu, namaz kılmak isteyen bir vatandaşın otobüs yetkililerine gösterdiği tepkiyle ilgili olarak "Vakti giren namazı 1 saat 15 dakika kılmayıp, sonra 35-40 yolcunun -belki içlerinde namaz kılanların da olduğu bir topluluğun dindar insanlara saygısını zedeleyip- homurdanmalarına sebebiyet vermemeliyiz" dedi. Karahasanoğlu, "Bu iki somut olayda, laikçiler niye hiç itirazda bulunmadılar; Bence itiraz etseydiler, haklıydılar" diye yazdı.
Ali Karahasanoğlu'nun "Çuvaldızı kendimize iğneyi başkasına..." başlığıyla yayımlanan (24 Haziran 2017) yazısı şöyle:
Olayların sıcak tartışmaları yaşanırken değinmedim.
Arkasından bir derin operasyon çıkma ihtimalini akılda tutarak bekledim.
Bakalım ne çıkacak diye merak ettim.
Olayı okumuş, hatta görüntülerini izlemişsinizdir.
İzmir’de bir araç sürücüsü, namaz kılmak için pek işlek görünmese de bir caddede arabasını yolda park ediyor. Caddenin hemen yanındaki tramvay yoluna geçip, tramvayın geçiş noktasında namaza duruyor.
Karşıdan gelen tramvayda ne hikmetse hız sıfıra yakın..
Tramvayın makinisti namaz kılan genci görüyor.
O da namaz kılan gence saygı gösterip, duruyor. (Hani saygı göstermese ne yapacaktı? Ezip geçecek miydi? Hata dışında, kim böyle bir vahşete bilerek imza atabilir?)
Namaz bitiyor.
Namaz kılan genç, makiniste teşekkür ediyor ve aracına geçip, herkes yoluna devam ediyor..
Fakültede iken bodrumlarda, kalorifer odalarında namaz kılmaya çalışan, adliyelerde depo türü küçücük mekanlarda namazı kaçırmamak için didinen bir kişi olarak söyleyeyim, tramvay yolundaki namazı hiç doğru bulmadım.
Nedir yani, yeryüzü bitti, sıra tramvayın güzergahında, kendi canını da tehlikeye atarak namaz kılmaya mı geldi?
Hele hele görüntüleri izlerken, yola park ettiği aracın önünde namaz kılma imkanı varken.. Gidip tramvay yolunda namaza durmak da neyin nesi?
Birkaç gün sonra, namaz kılınan alanın yola ters cephesinin de fotoğrafı yayınlanınca, ben hepten iyiniyetimi kaybettim.
Tramvay yolunun bir tarafı cadde, bir tarafı da yeşillikti..
Yani namaz kılacak kardeşimiz, dört metre ileri geçse, bir park alanında hiçbir tartışmaya mahal bırakmadan huzur içinde namazını kılabilecek..
Ama tramvay yolunu tercih ediyor..
Anlamak mümkün değil.
•
Benzer bir eleştirim de, bir bayan yolcunun şehirlerarası yolculuk sırasında öğle namazı kıldırılmadığına dair şikayetine..
Namaz kılmak isteyen bayan, 14.30 otobüsüne biniyor ve öğle namazı için mola verilmemesinden şikayetçi.
İyi de hanım abla, 13.15’te okunan öğle ezanına rağmen, 1 saat 15 dakika namazını kılmayıp, otobüse bindikten sonra mı namaz aklına geliyor.
Bir de, “Tuvalet ihtiyacı deseydim, durmayacak mıydın” diye otobüs şoförüne efeleniyor..
Namazın anlamına hiç uydu mu şimdi bu?
Tabii ki böyle bir taleple karşılaşan görevlilerin daha anlayışlı olmaları gerekir..
Daha nazik olmaları gerekir.
Ama namaz kılma imkanı verilmesini isteyenler de, bunu istismara kalkışmamalılar.
•
Başörtü takan kızlarımızın üniversiteye gidemedikleri yılları yaşadık.
Üniversite bir yana, İlahiyat fakültesinde, imam hatip lisesinde başları zorla açılan kızlarımızın yaşadıkları mağduriyetleri gördük.
Namazımızı kaçırmamak için okul binası içinde mescid istediğimiz görevlilerden, “Burası tekke mi, dergah mı?” azarları işittik.
Merdiven altlarına sakladığımız hasırların gün gün kaybedilmesi operasyonlarına muhatap olduk. Sorduğumuzda, “Haa.. Hasırların sahibi olduğunuzu bir de itiraf mı ediyorsunuz” baskıları ile karşılaştık.
Şimdi geldiğimiz noktada, elhamdülillah, ortaokullara kadar okullarımızda mescidlerimiz var, namaz kılmak isteyenlere gösterilen sınırsız saygı var.
Böylesi rahat bir dönemde şımarmamak, başka alanlarda namaz kılma imkanı varken, mesela tramvay yolunda namaz kılma absürtlüklerine imza atmamamız gerekir.
Kılacağımız namaz için insanlardan saygı beklememiz hakkımızdır. Ama vakti giren namazı 1 saat 15 dakika kılmayıp, sonra 35-40 yolcunun -belki içlerinde namaz kılanların da olduğu bir topluluğun dindar insanlara saygısını zedeleyip- homurdanmalarına sebebiyet vermemeliyiz.
•
Peki bu iki somut olayda, laikçiler niye hiç itirazda bulunmadılar;
Bence itiraz etseydiler, haklıydılar.
Kimbilir belki de, muhtemel laik-Kemalist bir darbede, “Ülke tramvay yolunu kapatıp, namaz kılanlara teslim edilmişti” denilmesi için bir hazırlık yapılıyordu.
Sakin kafa ile düşündüğümüzde hiçbir dindarın da sahip çıkamayacağı, “ezan okunduğunda kılınmayan namaz”ın, “otobüs kalktıktan sonra kılınmaya kalkılması” örneği ile, dindarları mağdur edecek bir darbe gerekçesi oluşturuluyordu..
Durduk yerde darbe ihtimalini tartışmaya açmak değil niyetim..
Yaşanan olaylar silsilesine doğru bakış açısını tarihe not etmek..