"Propaganda ve örgüte yardım suçlamalarıyla eleştiri özgürlüğü arasındaki çizgi, yargı reformuyla güya belirginleştirildi. ‘Bana mısın’ demeyen yine demiyor. Reforma ve değişime ayak direyen o kafa, şimdi de Koronavirüs salgınını fırsata çeviriyor" diyerek Meclis gündemindeki infaz düzenlemesine de değinen Beki şunları kaydetti:
Aradaki örgütsel bağı ve suça kasten, bile isteye iştiraki maddi delille ispatlayacaktınız. ‘Yağma yok’ diyordu Yargıtay. “Filan kişi de iktidarı eleştiriyor, falanca terör örgütü de, tesadüf mü” gibi dahiyane akıl yürütmeler, aralarında adeta örgütsel bir bağ, sanki bir amaç ve ağız birliği olduğu suçlamasını ispata yetmezdi. İktidarla ilgili benzer his ve fikirlere sahip, hatta aynı şeyleri düşünüyor, söylüyor olmak, örgütlü faaliyete girmez, suça ortak da yapmazdı. Kişinin, suç işlemek için örgütlenildiğini bilerek eyleme katılması, isteyerek kasten yardımda bulunması gerekirdi. ‘Adeta amaç ve ağız birliği’ içinde göründüğü iddiası, örgütsel faaliyet ve yardım suçlamasına dayanak oluşturamazdı yani. Var mı takan! Kanunlar, korona vesilesiyle fiilen yeniden yorumlanıyor. Meclis’teki korona affı bile, bu fiili yorumlarla terör ve örgüt suçlarına sokulanları kapsamıyor.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.