Karar yazarı Akif Beki, yurtdışı seyahhati sırasında Anadolu Ajansı kaynaklı bir haberin gözüne takıldığını belirterek, "Almanya Karlsruhe’den kalkan Paris trenindeyim. Seyahat isteğim depreşti işte, ‘dromomani’ hastalığına tutulmuş gibi oradan oraya hareket halindeyim. Fakat aklım Zeytin Dalı’nda, anbean takip ediyorum. Gözüme bir Anadolu Ajansı haberi takılmasın mı!..." dedi. Beki, haberin "Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Başkan Trump arasındaki telefon görüşmesinin içeriğini, Beyaz Saray’ın doğru yansıtmadığını söylüyordu" olduğunu belirterek, Beyaz Saray'ın düzeltmelerine atıf yaptı. Beki, "E iki taraf da işittikleriyle değil karşısındakine ilettikleriyle, sadece kendi mesajıyla ilgileniyorsa...Ortada sağlıklı bir diyalog, bir kulak verme, dinleme ve anlama çabası yok demektir" yorumunda bulundu.
Beki'nin "Var mı medyada kazanılmış bir savaş" başlığıyla yayımlanan (26 Ocak 2018) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Almanya Karlsruhe’den kalkan Paris trenindeyim.
Çöl manastırlarındaki ‘kilise babaları’nı bunaltan ‘öğle vakti şeytanı’ adlı can sıkıntısı yoklamıyor gerçi bu aralar. ‘Dopamin’im de düşmedi dolayısıyla...
Ama karşı konmaz seyahat isteğim depreşti işte, ‘dromomani’ hastalığına tutulmuş gibi oradan oraya hareket halindeyim.
Fakat aklım Zeytin Dalı’nda, anbean takip ediyorum.
Gözüme bir Anadolu Ajansı haberi takılmasın mı!...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Başkan Trump arasındaki telefon görüşmesinin içeriğini, Beyaz Saray’ın doğru yansıtmadığını söylüyordu.
Neyi çarpıtmış, söylenmemiş neyi söylenmiş de söylenmiş neyi söylenmemiş gibi lanse ettiler diye dikkat kesildim.
Trump, ABD güçleri ile TSK arasında sıcak temas ve çatışma riskinden kaçınma gereğinden söz etmiş. Askeri olarak karşı karşıya gelmeyi önlemek için bir duyarlılık ve endişe belirtmiş.
Ancak Beyaz Saray açıklamasında, Trump sanki Afrin operasyonu için ‘şiddetin tırmanmasından duyduğu kaygı’yı iletmiş gibi sunulmuş.
Cumhurbaşkanlığı da AA’ya bu hususta düzeltme yaptırıyor. ‘Tam olarak öyle demedi Başkan” diye yalanlatıyor.
Düzeltilen diğer noktalar da üç aşağı beş yukarı böyle.
Mesela Trump, ABD’nin açıktan yüksek sesle eleştirilmesinin kendilerinde rahatsızlık uyandırdığını söylemiş AA’ya göre.
Ama Beyaz Saray bunu “Türkiye’den gelen yanlış ve yıkıcı söylemler”in uyandırdığı rahatsızlığa çevirmiş.
Kendilerine yontarak ve yuvarlayarak ifadelendirmişler, ağızdan çıkanlara harfi harfine sadık kalmadan yansıtmışlar konuşmayı.
Başkanlarının Erdoğan’dan ne duyduğuna değil, Erdoğan’a ne söylediğine odaklanmışlar.
E iki taraf da işittikleriyle değil karşısındakine ilettikleriyle, sadece kendi mesajıyla ilgileniyorsa...
Ortada sağlıklı bir diyalog, bir kulak verme, dinleme ve anlama çabası yok demektir.
Hal böyleyken, sırf medyadaki yansımasını kelimesi kelimesine düzeltmek için harcanan çabaya değer mi?
Kesinlikle vakit kaybı.