AKP Ankara Milletvekili ve Başbakan Erdoğan'ın Danışmanı Yalçın Akdoğan, "Ergenekoncular’ın topunu herhangi bir İslami cemaatin tırnağına değişmem. Hükümet de celladına aşık olmak gibi alçak bir karaktere sahip değildir. Ben, bahsedilen röportajda Gülen Hareketi’ne yönelik samimi kanaatimi ve muhabbetimi dile getirdim, bu tür konularla ilişkilendirilemeyeceğini vurguladım" dedi.
Geçtiğimiz hafta Radikal gazetesinden Ömer Şahin'e verdiği röportajda söylediklerinin saptırıldığını savunan Akdoğan Star gazetesinde yayımlanan (31 Aralık 2012) 'Ergenekon'un başlığı dama mı atıldı?' başlıklı yazısında "Ergenekoncular’ın topunu herhangi bir İslami cemaatin tırnağına değişmem" görüşünü dile getirdi
Akdoğan'ın yazısının ilgili kısmı şöyle:
Radikal gazetesindeki röportajımda derin devletin zombi gibi olduğunu, öldü sanılan zamanlarda başka vücutlar üzerinden hayatiyetini sürdürdüğünü belirtmiştim. Bazı internet siteleri derin devlet tanımlamalarımız üzerine ‘cemaat’i kastediyor’ şeklinde yorumlar yaptılar, hatta bazıları bunu Soner Yalçın’ın tahliyesi ve Odatv’nin ‘derin devletin yeni vücudu cemaat’ laflarıyla ilişkilendirmeye kalktılar. Zaman zaman Hükümeti Ergenekon’la yakınlaşmakla suçlayanlar da oluyor. Lafı evirip çevirmeden söyleyeyim: Şahsen ben, Ergenekoncular’ın topunu herhangi bir İslami cemaatin tırnağına değişmem. Hükümet de celladına aşık olmak gibi alçak bir karaktere sahip değildir.
Ben, bahsedilen röportajda Gülen Hareketi’ne yönelik samimi kanaatimi ve muhabbetimi dile getirdim, bu tür konularla ilişkilendirilemeyeceğini vurguladım. Söylediğim gibi, derin devlet sisteme dışarıdan adam sokmuyor, tasfiye edilenlere veya cezaevine girenlere karşı başka uzuvlar üzerinden hayatiyetini devam ettirmeye, yeni vücutlarda yeniden dirilmeye çalışıyor. Bu tanımlama yeni aktörleri ama eski anlayışı ifade ediyor. AK Parti, karanlık odakların her türlü saldırısına maruz kalmış, vesayetçi anlayışın her türlü engellemelerine uğramış, derin devlet anlayışının zorlamaları sonucu üretilen delillerle kapatma davalarına muhatap olmuştur. Bu mücadelenin tarafları çok açık bellidir. Gelinen noktada ne taraflar yer değiştirmiştir, ne de tarafların vasıfları değişmiştir.
Derin devlet olgusu, silah, istihbarat, medya, yargı ve sermaye gücünü kullanarak iş tutuyor. Bunları kendine devşiren ve yönlendirebilen odaklar derin devlet olarak görülüyor. Aslında derin devlet bizatihi bir aktör olmaktan ziyade bir araçtır. Bu aracı kullananlar var, bu aracın kullandıkları var. Bu yüzden hükümetler, cemaatler veya başka bir aktör derin devlet olarak adlandırılamaz. Bu aracın kullandıkları ve kendini kullandırdıklarından söz edilebilir. AK Parti ve Gülen Hareketi, bu aracı kullanan değil, bu aracı kullananların hedefi olmuştur.Türkiye’nin yakın dönem demokratikleşme tarihi aynı zamanda bu gücün etkisizleşmesi ve devredışı bırakılması tarihidir. AK Parti iktidarı farklı toplum kesimlerinin de desteğiyle bu yolda önemli başarılar elde etmiştir.
Gülen Hareketi, özellikle son anayasa referandumuna verdiği toplumsal destekle sürece önemli katkılar yapmıştır. Bugün bazılarınca yeni derin güç olarak yaftalanmaya çalışılan polis de karanlık odakların tasfiyesinde takdir edilecek roller oynamıştır. Ergenekoncular derin devletin mağduru değildir, aksine derin devlet üzerinden mağdurlar üreten bir örgüttür. Ne Ergenekon’un yeşili-beyazı vardır, ne Ergenekon hasımlarının içine sızarak onları dönüştürmüştür, ne de Ergenekon’un papucunu dama atan yeni bir yapı vardır.