Politika

AK PARTİ'DEN "KAYSERİ'DE YOLSUZLUK" İDDİASINA YANIT TBMM (A.A)

17 Aralık 2010 20:12

-AK PARTİ'DEN "KAYSERİ'DE YOLSUZLUK" İDDİASINA YANIT TBMM (A.A) - 17.12.2010 - AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''17 Temmuz 2007'de emniyete gönüllü olarak giderek itiraflarda bulunduğunu'' söylediği Hacı Ali Hamurcu'nun, kendisinin teslim olmadığını, kaçarken başka bir ilde yakalandığını söyledi. Elitaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Kayseri Milletvekilleri Yaşar Karayel ve Ahmet Öksüzkaya ile düzenlediği basın toplantısında, CHP'nin, ''Kayseri'deki yolsuzluk'' iddialarına cevap verdi. Elitaş, basın toplantısına mavi dosyalarla geldi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, 2011 yılı bütçesinin 13 Aralıkta TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde bu iddiaları gündeme getirdiğini anımsatan Elitaş, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve İçişleri Bakanlığının bu iddialara gerekli cevapları verdiğini belirtti.  Elitaş, bu açıklamalar karşısında, CHP Genel Başkanı ve bu dosyayı ''koltuğunun altında gezdirip'', millete, ''rüşvet, yolsuzluk var'' diyen milletvekilinin gerçeği kavrayarak, bu olayın üzerine gitmeyip en azından özür dilemesini, özür dilemese de ''Üzüntülerimi ifade ediyorum, sözümü geri alıyorum'' demesini beklediklerini dile getirdi. Kayseri milletvekilleri olarak konuyu detaylıca incelediklerini ve Kılıçdaroğlu'nun iddialarının ne kadar yanıltıcı, doğrulukla hiç alakası olmayan, hatta yalan denilebilecek bir şekilde ortaya çıktığını gördüklerini ifade eden Elitaş, Kılıçdaroğlu'nun, Genel Kurulda yaptığı konuşmada, ''Bakın, 17 Temmuz 2007 tarihinde, Hacı Ali Hamurcu diye bir yurttaş Kayseri Büyükşehir Belediyesinde çalışıyor. Gidiyor polise, rüşvet çarkının nasıl döndüğünü, bütün ayrıntılarıyla anlatıyor, 26 sayfa'' dediğini söyledi. Elitaş, şöyle konuştu: ''Bir kere en büyük yalan, bu yalan. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu bu dava ile ilgili başlangıçtaki olayları saklayarak, kamuoyundan gizleyerek, AK Parti üzerine, birileri tarafından eline tutuşturulmuş çamuru atmaya çalışıyor. Oysa işin doğrusu, işin gerçeği, olayın başlangıç tarihi 23 Haziran 2007. Büyükşehir Belediyesine yapılan şikayet üzerine, sorumluluk hissi gereğince Büyükşehir Belediye Başkanlığı teftiş kuruluna talimatını veriyor. Kurul da incelemesini yaptıktan sonra 25 Haziran 2007'de savcılığa suç duyurusunda bulunuyor. Savcılıktan alınan talimat gereği emniyet, bu kişiyi yakalama gayreti içerisine giriyor ve 17 Temmuz 2007'de yakalıyor. Oysaki Kılıçdaroğlu, 'vatandaş gönüllü bir şekilde emniyete giderek, ihbarda ve itiraflarda bulunuyor' diyor. Halbuki şahıs, itirafta bulunmak değil, kendisi üzerine yapılan iddialarla ilgili olduğundan kaçıyor ve başka bir ilde yakalanarak, sorgulamaya alınıyor.'' Bir gazetecinin, ''Sayın Kulkuloğlu, 'Yakup Erikel adlı avukatın dosyayı kapatması için Ankara'dan görevlendirildiğini' söyledi. Değerlendirmeniz nedir'' sorusu üzerine, şunları söyledi: ''O konunun muhatabı olarak, Sayın Kılıçdaroğlu, TBMM'de Sayın Bülent Arınç'ı göstermişti. Sayın Arınç gerekli cevabı vermiştir. Bu konuyla ilgili iddialar varsa mahkeme orada. Suç duyurularını yaparlar. Hassas bir vatandaş örneği göstererek, iddialarla kamuoyunu yanıltmazlar ve mahkemeye müracaat ederler. Yakup Erikel adlı şahsı da görevlendiren, Hacı Ali Hamurcu'nun avukatı olan Yakup Erikel'in kardeşi olan Yusuf Erikel'dir.'' Yakup Erikel'in, otel masraflarının, belediye tarafından karşılandığına dair iddialar bulunduğunun anımsatılması üzerine Elitaş, ''Eğer öyle bir belge varsa bize açıklaması lazım. 'İşte belgesi' diyecek'' dedi. ''İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, 'bazı belgelerin gizlendiğine' dair bir açıklaması olmuştu. Sayın Kılıçdaroğlu, 'halkın kafasını karıştırmamak için yayınlamadıklarını' söyledi. Sizin düşünceniz nedir'' sorusuna da Elitaş, ''Halkın kafası mı karışmış, Kılıçdaroğlu'nun kafası mı karışmış ona bakmak lazım. İşte asıl mesele orada. Eğer belgeleri olayın başlangıç tarihinden başlatmış olsaydı bu sonuca varmazdı. Halk doğruları anlardı. Sayın Kılıçdaroğlu, halkın kafasını karıştırmak için, bilerek, isteyerek yanıltmak için yalan söylemiştir. Belgeleri gizlemiştir'' yanıtını verdi. -BİLİRKİŞİ HEYETLERİ- ''Suçlanan belediyelerin bilirkişi heyetleri oluşturması ve bunların hazırladığı rapora dayanarak, Vali'nin 'delil yoktur' sonucuna varması ne kadar sağlıklıdır'' ve ''26 sayfadan 10 sayfa ayrılmış. Bu ayrılan sayfalarda Hamurcu bizzat yaptıklarını anlatıyor. Bu sayfalar, bu itibarla ifadeden nasıl ayrılabilir'' şeklindeki soruları yanıtlayan Elitaş, ''Melikgazi ve Kocasinan belediyelerinden bilirkişi istenilmesiyle ilgili... Kişiler teknik görevlidir'' dedi. Görevlendirilenlerden birinin harita mühendisi, birinin çevre mühendisi olduğunu belirten Elitaş, şöyle konuştu: ''Kişi, iddianamedeki ihbarlarından (x) benzinlikte '33,5 metre olması gereken yer 5 metredir', '100 metre olması gereken yer 50 metredir' diye net ifadede bulunmuştur. Yani şahıs, 'bazı şeylerin örtbas edildiğini, yanlış uygulamalara göz yumulduğunu ve bunu da bedel mukabilinde aldığını' net bir şekilde ifade etmiş. Valilik de bunun üzerine konunun teknik açıdan incelenmesi adına Melikgazi ve Kocasinan belediyelerinden harita mühendisleri ve çevre mühendislerinden oluşan kişileri, bilirkişi olarak tayin etmiştir. Bunda farklı bir şey yok. Çünkü, Kayseri belediyelerinin, Melikgazi olsun, Kocasinan olsun, Talas olsun, büyük belediyelerin hepsi AK Parti'li.''  Bir başka soru üzerine Elitaş, ''Bilirkişi raporu, 3 günde çıkmasın da 30 günde mi çıksın? Bu mu daha uygun olurdu. Metreyle ölçmüşler ve projelerine uygun olduğunu teyit etmişlerdi. Bir iddia varsa birileri savcılığa ihbar eder, doğru olup olmadığı araştırılır'' dedi. İfade metnindeki 16 sayfalık kısmın, Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yaptığı şikayetle ilgili olduğunu anımsatan Elitaş, ''Kişinin dolandırıcılık ve sahtecilikten dolayı yaptığı şikayet üzerine alınan ifadelerin 10 sayfalık kısmı da ifade verirken büyükşehir belediye başkanı ve çalışanlarla ilgili ihbar niteliğinde değerledirilip, İçişleri Bakanlığıyla yapılan yazışmalar sonucunda ortaya çıkan dosyanın da bir niteliğidir. Taksi duraklarıyla kısmı tek başına yapıyor. Diğerleri organize olarak ifade ediyor. 'Şuna şu kadar verdik' diyor. 'Bundan şu kadar hisseyi bu aldı, şu kadar hisseyi şu aldı', hepsini soyut şekilde söylüyor. O tahminler üzerine savcılık da sorumluluk gereğince bunu ihbar kabul ediyor ve 31 Temmuzda İçişleri Bakanlığına bu konuyla ilgili dava açmak için yazı yazıyor'' diye konuştu.  -''KULKULOĞLU, MUHATABIMIZ DEĞİL''- ''Sayın Kulkuloğlu'nun, görevlendirilen bilirkişi heyetinde 'sağlık görevlileri' de bulunduğu yönünde iddiaları oldu. Bir de görevlendirmeyi yapan Vali Yardımcısının Gaziantep'e tayini neden çıkarıldı'' sorularına karşı Elitaş, ''Şahıs, GSM ruhsatı verilirken yapılan yolsuzlukları ihbar ettiğini söylüyor. GSM ruhsatı vermekle görevli kim var? Halk sağlığı uzmanı. Halk sağlığı uzmanı olarak GSM ruhsatını değerlendirmek üzere tam konunun uzmanı kişiler isteniyor. İmar konusunda da harita mühendisleri gönderiliyor'' dedi. Elitaş, söz konusu Kayseri Vali Vekili'nin, Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararı uyarınca, Kayseri ile eşdeğer bir yere Vali Yardımcısı olarak gönderildiğine dikkati çekti. Elitaş, Vali Vekili'nin normal atama döneminde Gaziantep'e gönderildiğini söyledi.  Bir gazetecinin, ''Bu iddialarla ilgili bir televizyon kanalında yüz yüze tartışmayı kabul eder misiniz'' sorusuna Elitaş, şu yanıtı verdi: ''Bu iddiayı gündeme taşıyan Sayın Kılıçdaroğlu'dur. Belediye Başkanı iddianın karşı tarafıdır. Sayın Kılıçdaroğlu, bu konuyla ilgili ya Büyükşehir Belediye Başkanı ile muhatap olacaktır, arzu ederse bizlerle de muhatap olabilir. İftira belgelerini çantasında taşıyıp, bazı belgeleri karartarak, milleti yanıltarak, Genel Başkanına yalan söylettiren Sayın Kulkuloğlu, bizim muhatabımız değildir. Sayın Kılıçdaroğlu, herkese, 'buyrun, hodri meydan televizyona' diyor ya. Sayın Kılıçdaroğlu'na biz de belediye başkanımız adına, 'hodri meydan hangi televizyona çıkarsanız. Biz de dosyalarımızla gelelim, siz de dosyalarınızla gelin' diyoruz. Buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na çağrıda bulunuyoruz. Kulkuloğlu kesinlikle bizim muhatabımız değildir.''    Mustafa Elitaş, Hamurcu'nun ifadesinde adları geçen kişilerle ilgili Cumhuriyet Savcılığının, ''rüşvet almak, vermek ve iftira suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair'' kararı olduğunu söyledi. Elitaş, ''Savcılık konuyu soruşturmuş ve iddiaların, asılsız, mesnetsiz, dayanaksız olduğunu ve hatta iftira olduğunu tespit ettikten sonra bunun kovuşturulmasına yer olmadığına karar vermiş'' dedi. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığınca 23 Haziran 2007'de Teftiş Kurulu Başkanlığına yazılan yazı ile 29 Haziran 2007 tarihli Teftiş Kurulu Başkanlığı inceleme raporlarını gazetecilere gösteren Elitaş, Hacı Ali Hamurcu'nun yakalandıktan sonra alınan ifadesinin 26 sayfa olduğunu söyledi.  Elitaş, Kayseri Emniyet Müdürlüğünün, savcılığa gönderdiği tutanakta ifadenin 26 sayfa olduğuna dair not düştüğünü belirtti. Kılıçdaroğlu'nun ''Hacı Ali Hamurcu, bunları ayrıntılı anlatıyor. Anlattıktan sonra Emniyet, rüşvet, irtikap, resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılıkla dosyayı savcılığa gönderiyor'' dediğini belirten Elitaş, ''Yine ikinci bir yalan; sahtecilikten ve dolandırıcılıktan sevki, bu ifadeden sonra değil, belediye başkanlığının savcılığa yaptığı suç duyurusundan dolayı gerçekleşmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun sorumlu ve vicdani bir vatandaş olarak değerlendirdiği Hamurcu, belediye başkanlığının şikayeti üzerine yakalanıp, emniyette sorgusu üzerine bu ifadeleri veriyor. Filmi yanlış başlatmışlar'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu'nun, ''Hamurcu'nun 26 sayfalık ifadesinin 16 sayfaya indirildiğini'' söylediğini kaydeden Elitaş, ''Sayın Kılıçdaroğlu yine yalan söylüyor. 26 sayfalık ifade tutanağı hiç bir şekilde kayıp değildir. Emniyet teşkilatının ekler kısmında söylediği, 26 sayfalık tutanak ortaya çıkarılmıştır, bunda kayıp bir nüsha yoktur'' dedi. Elitaş, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında, ''savcının Adalet Bakanlığından izin istediğini'' söylediğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Öylesine konudan uzak, ilgisiz, ciddiyetsiz bir inceleme ki... Halbuki bu konuyla ilgili Adalet Bakanlığının hiç bir yerde adı geçmiyor ve hiç bir yazışma yok Adalet Bakanlığı ile. Konunun doğrudan doğruya muhatabı, suçlanan belediye başkanının İçişleri Bakanlığına bağlı olması nedeniyle, bütün yazışmalar İçişleri Bakanlığı ile yapılıyor ama Sayın Kılıçdaroğlu, hiç incelemeden, irdelemeden 'Adalet Bakanlığı ile yapılan yazışmalar' diyor. Bunu bir dil sürçmesi olarak ifade etmek mümkün değil. Dersine tam çalışmamış, eline tutuşturulan belgelerle oraya çıkmış. Bu, 58, 59. ve 60. hükümetlerle ilgili yaptığı icraatta hiç bir malzeme bulamayan siyasi parti genel başkanının yetersizliğinin en önemli delilidir.  Sayın Kılıçdaroğlu, devam ediyor: 'Ön inceleme yapılıyor. Ön incelemeden sonra Vali Vekili İbrahim Yurdakul, konuyu araştırıyor ve komisyon kurduruyor ve Adalet Bakanlığına gönderdiği yazıda...' Yine Adalet Bakanlığı geçiyor. 'Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve diğer görevlilere isnat edilen suç, TCK'nın 257. maddesine girdiğinden, 3628 sayılı kanun çerçevesinde izne tabi olmadan savcılık gerekli işlemleri başlatabilir.' diyor. Daha önce savcı yazdığı yazıda, 'Bu konuyla ilgili biz, yakalanan şahsın ifadesini alırken, ifadelerinde belediye başkanı ve çalışanları ile ilgili iddiayı bulduk, bu iddiaları bir manada ihbar kabul ederek dava açma mecburiyetimiz var'' diyor. Savcılık, İçişleri Bakanlığına müracaat ediyor.'' -YAZILARI GÖSTERDİ- Kayseri Vali Vekilinin Cumhuriyet Başsavcılığına, başsavcılığın İçişleri Bakanlığına ve bakanlığın da başsavcılığına gönderdiği yazıları gösteren Elitaş, ''Ne zaman yapılıyor bu iş: 31 Temmuz 2007 tarihinde. Yani, şahıs 17 Temmuz'da yakalanıp 18 Temmuz'da tutuklanmak üzere mahkemeye gönderildikten 10-12 gün sonra, Kayseri Savcılığı, şahsın tutanaklardaki ifadesini ihbar kabul ederek, İçişleri Bakanlığına müracaat ediyor'' diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, 26 sayfalık ifadenin 16 sayfasının kaybolduğunu iddia ettiğini kaydeden Elitaş, ''16 sayfalık ifade, büyükşehir belediyesinin şahısla ilgili yaptığı dolandırıcılık ve sahtecilik ile ilgili meseleler olduğundan, geriye kalan 10 sayfalık kısım da kamu görevlileri ile ilgili isnatlar olduğundan dolayı, dosyada ikinci bir tutanak tutma mecburiyetinde kalınıp, bununla ilgili İçişleri Bakanlığı ile yazışmaya geçiliyor'' dedi. Mustafa Elitaş, Kılıçdaroğlu'nun, ''Vali Vekili İbrahim Yurdakul'un, İçişleri Bakanlığının yazdığı yazıya neden olumlu cevap vermediğini'' de sorduğunu belirtti. Elitaş, şöyle konuştu: ''Halbuki Vali Vekili İçişleri Bakanlığına yazısını yazıyor, bakanlıktan bu konuyla ilgili 'yetkili sizsiniz' diye cevap.... Savcılık önce İçişleri Bakanlığına yazıyor, bakanlık valiliğe gönderiyor, vali vekili, 'bu konuyla ilgili izne gerek olmadan, bu konu doğrudan doğruya savcılığın görev alanı içerisindedir' diye tekrar durumu savcılığa gönderiyor. Savcılık olayı inceledikten sonra bu konunun, 4683 sayılı memurun yargılanması kanununu da içereceğinden dolayı, 'dava aşamasında herhangi bir eksikliğe meydan vermemek adına, bu konunun açıklığa kavuşturulması ve ön izin vermeniz için bize araştırmayı yapıp gönderin' diyor. Bunun üzerine Vali Vekili İbrahim Yurdakul, il idare kurulu müdürlüğüne yazı yazıyor. İl idare kurulu müdürlüğü, 16 Ağustos tarihindeki raporunu valiye götürüyor. Vali bey de bu yazısını, 21 Ağustos tarihi itibariyle, İçişleri Bakanlığından gelen dosya ile birlikte tekrar bakanlığa gönderiyor.  Cumhuriyet Başsavcılığı, bakanlıktan aldığı yazı çerçevesinde 19 Eylül tarihinde soruşturmayı rüşvet kapsamında değerlendirmeye başlıyor. Bu arada yazışmalar devam ediyor. Bu yazışmaların sonucunda, İçişleri Bakanlığı savcılığın, ''ön izin gerektirebilecek durumları tekrar araştırıp inceleyip izin vermeniz gerekirse izin verin'' şeklindeki istemi üzerine, o zamanki vali yardımcılarından birisini muhakkik olarak tayin ediyor, ne zaman, 23 Kasım 2007'de. Bu tarihte Kayseri Vali Yardımcısı muhakkik tayin edildikten sonra ilgili belediyelere 28 Kasım'da yazı çıkarıyor. Vali Vekili, ilgili belediyeler ile yaptığı görüşme sonucunda, 30 Kasım 2007'de ilgili belediyeler tarafından görevlendirilen 4 kişiye görev yazısını yazıyor; 2 tane Melikgazi, 2 tane de Kocasinan Belediyesinden. Bilirkişiler konuyla ilgili, belediye başkanı ve çalışanlar ile ilgili neler olduğu... Mesela petrol şirketleri, taksi durakları ile ilgili 19 kalemlik meselenin araştırılması konusunda görevlendirme yazısını yazıyor. 3 Aralık 2007'de görevlendirilen bilirkişiler, görevlerini yerine getiriyorlar. Bilirkişiler raporlarını düzenledikten sonra vali yardımcısı, bunu Valiliğe arz ediyor. Bilirkişilerin ortaya çıkardığı rapor doğrultusunda, iddiaların soyut, mesnetsiz, asılsız, iftira anlamında olacağından dolayı 'soruşturmaya gerek yoktur' diye, şimdiki İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş imzayı atıyor.'' Mustafa Elitaş, Osman Güneş'in, 30 Kasım 2007 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan karar uyarınca İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına atandığını söyledi. Güneş'in, 4 Aralık 2007'de, vali vekilinin başkanlığında oluşturulan muhakkik heyetinin hazırladığı raporu Kayseri Valisi olarak imzaladığını kaydeden Elitaş, Kılıçdaroğlu'nun, Osman Güneş'e, ''Müsteşar olarak atandınız, niye vali olarak imzaladınız?'' diye sorduğunu da ifade etti. Elitaş, Güneş'in, ilgili kanunun, ''15 gün içerisinde göreve başlayabilir ve yeni valiye devir-teslimi yapana kadar görevine devam eder'' ilkesi gereğince, görevine devam ettiğini ve vali olarak muhakkik raporunu imzaladığını bildirdi. -HACI ALİ HAMURCU NEDEN SİLİVRİ'DE?- Elitaş, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Erdoğan'ın 'benim malvarlığımı eleştirenler şimdi Silivri'de' dediğini ifade ederek, ''Hacı Ali Hamurcu'nun nerede olduğunu'' sorduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu'nun, ''Hacı Ali Hamurcu'nun, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki iddiaların örtbas edilmesi için Silivri Cezaevine gönderildiğini'' ima ettiğini kaydeden Elitaş, ''Oysaki Hamurcu 6 yıl ceza almıştı ve Kayseri Pınarbaşı Cezaevinde yatıyordu. O kişi Niye Silivri'de? O kişi cezasını çekerken aldığı bir haftalık izinde İstanbul'a gidiyor. İstanbul'da Mart 2009'da, Mason büyük üstadlarına suikast düzenlemek üzere iken yakalanıyor ve Silivri'de devam eden bir dava ile ilişkilendirildiğinden dolayı, Silivri'ye konuluyor. Kılıçdaroğlu, sanki belediye başkanımız ile ilgili bir iddiayı ortaya atan şahısların Silivri'ye gönderildiği gibi, kamuoyunu yanıltacak şekilde yalan söylemesinin altında yatan sebep bu'' diye konuştu. -KILIÇDAROĞLU'NA ÇAĞRI- Elitaş, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na, ''Siyaset erdem işidir, yanlıştan dönmek de erdemdir. Kılıçdaroğlu, kurultaydan önce bu dosyayı tekrar incelettirsin. Özür dileyemez belki ama üzüntülerini dile getirerek, kaybolmuş itibarını bir nebze de olsa düzeltme fırsatını yakalasın'' çağrısında bulundu. -İFTİRAYLA İLGİLİ KOMİSYON OLUR MU?- Bir gazetecinin, ''Olayla ilgili Meclis araştırması açılmasını nasıl karşılarsınız?'' sorusuna Elitaş, ''İftirayla ilgili araştırma komisyonu kurulur mu? Biz açık ve net 'iftira' diyoruz. Eğer ellerinde bilgi ve belge varsa, bunlar da somutsa, gitsinler savcılığa müracaatlarını yapsınlar'' yanıtını verdi. Elitaş, bir başka gazetecinin, ''Sayın Kulkuloğlu, ısrarla bir ön araştırma raporundan bahsediyor'' sözleri üzerine, ''İşte en büyük yalan orada. Sayın Kılıçdaroğlu da bunun peşinden gidiyor'' dedi. İçişleri Bakanlığının, Kayseri Büyükşehir Belediyesine yazı göndererek, konuyla ilgili bilgi istediğini anlatan Elitaş, ''Bütün yazışmalarda 'eki-dosya' diye ifade ediliyor ama Sayın Kılıçdaroğlu, Kulkuloğlu ağzıyla, 'rapor nerede' diye soruyor'' dedi. Konuyla ilgili kurumlar arasında gerçekleşen yazışmaları okuyan ve süreci anlatan Elitaş, ''Ortada rapor yok. İçişleri Bakanlığı, Vali Vekili'nin konuya ilişkin yazısını Savcılığa gönderiyor ve savcılık bu yazı üzerine dava açıyor ve soruşturma başlatıyor. Dolayısıyla, 'soruşturma yapılmamış, olay kapatılmış, örtülmüş' diye bir şey yok'' diye konuştu.  Bir gazetecinin, ''CHP'nin internette yayınladığı belgelerle elinizdekileri karşılaştırdınız mı? Anladığımız kadarıyla siz belge fazla onlarda eksik var'' sözleri üzerine Elitaş, şöyle devam etti: ''Maalesef, onlar dosyanın işlerine gelen kısımlarını almışlar, biz dosyanın tamamını yayınlıyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu, 'halkımızın kafası karışmasın diye bir kısmını yayınladık' diyor. İnce bu nokta. 'Halkımız, her şeyi açık ve net öğrensin' diye biz belgelerin tamamını yayınlıyoruz. İşte halka hesap verebilirlik bu. Halkı kandırmak, infial ortaya çıkarmak için...  Belgeleri aldıkları yer gizli bir yer değil. Eğer internet sitesine bakarsanız, 4 Kasım 2011-5 Kasım 2011, 'aslının aynıdır' mührünü bulursunuz ve altında da Başsavcı Vekili mührünü bulursunuz. Belgeler gizli bir yerden servis yapılmış değil ki. Savcılıktan resmen istenmiş belgeler. Tamamı dosyaların orada ama niye gizliyorlar bunu iftira atabilmek için yalan söyleyebilmek için.''