Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bir okurunun kendisine gönderdiği mektubunda anlattığı yaşanmış olaya dikkati çekerek ironik bir dille kaleme aldığı yazısında, “2009 yılında okurumun yaşadığı müthiş (!) uygulama hemen tüm Türkiye sathına yayılsın. Tüm T.C vatandaşlarına zorunlu olarak bir bileklik takın. Yasağı delmek isteyenler yamulsun. İleride uygulamaya geçeceğiniz, evde içki içme yasağının delinmemesi için de elektronik bileklik uygulamasına geçersiz. Ama sizden küçük bir ricam olacak; elektronik bilekliklerimizin uyarı alarmı eşek anırması olsun!. Bizleri kırmayacağınızdan eminim!..” diye yazdı.
Takan’ın köşesinde yer verdiği okur mektubu şöyle:
“Sayın Takan;
Alkol yasağını anlattığınız yazınız üzerine yaşadığım bir olayı anlatmak istedim.
Sosyal Hizmet Uzmanı ve Kamu görevlisiyim. 2009 yılında Kuşadası’nda bir eğitim toplantısına katılmıştım. Bilirsiniz bu tür otellere geldiğinizde bileğinize renkli bir bileklik takılır, bu bileklik sizin her şey dahil, tam pansiyon ya da oda kahvaltı gibi hangi sistemde otelde kaldığınızı gösterir.
5 gün sürecek toplantının ilk günü akşam yemeğinden sonra lobide otururken bir Alman aile ile tanıştım. Alman aile ‘Her Şey Dahil’ sistemde otele gelmiş tatil yapıyordu. Sohbet sırasında karşımdaki karı koca gidip kendilerine birer bira aldılar, ben de (yaz aylarında soğuk bir biraya asla hayır demem) onlara eşlik etmek için kendi paramla bira almak istedim (çünkü genel müdürlüğün anlaşmasında yemek dışında içilen her şey hariç tutulmuştu). Bara gidip bir bira istediğimde barmen bilekliğime bakıp bira veremeyeceğini söyledi, ben de parasını kendim ödeyeceğimi söyledim ama aldığım yanıt Genel Müdürlüğün ‘Bizim toplantılarımız için gelenlerin hiç birine hiçbir koşulda alkollü içki satışı yapılmayacak’ şeklinde talimat aldıkları oldu.
Bu durumu gören Alman aile gidip bana bira almak istedi ve onların aldıkları yanıt da aynısı oldu (ailenin nasıl şaşırdığını benim ise ülkem adına nasıl utandığımı anlatmam mümkün değil), meğer lobinin barındaki barmen bizi izliyormuş. Bunun üzerine ben de aileden yarım saatliğine izin isteyip dışarı çıktım, bulduğum ilk taksi ile en yakın tekel bayine gidip birkaç bira aldım ve geri dönüp Alman aile ile birlikte sahile indik (Alman aile benim başıma bir şey gelmesinden çekindiği için böyle bir öneride bulundu) ve deniz kenarında biralarımızı içtik.
O zaman da toplantıda bunu eleştirip insan haklarına ve hukuka aykırı olduğunu, akşam saatlerinde ne yapacağıma, ne içeceğime genel müdürlük de dahil olmak üzere kimsenin karışamayacağını dile getirdiğimde ‘genel müdürlüğümüzün politikası bu yönde, alkollü içki yasak’ demişlerdi ama ‘İçersem ne yaparsınız?’ sorusuna yanıt da verememişlerdi.
O nedenle bu son yasaklara hiç mi hiç şaşırmadım…”
Takan mektubun ardından şunları kaydetti:
Bileklik… Çok iyi fikir aslında!.. 17 gün sürecek kapanma döneminde ülkemizdeki yabancı turistler her türlü kısıtlamadan muaf tutuldu. Şimdi ben dahil bazı uyanıklar –özellikle yabancı dil bilenler- hafif bir makyajla ve tebdil-i kıyafet ile yabancı turistlere açık mekanlardan turist ayağına yatıp alkol stoku yapabiliriz. Yasağı delebiliriz… Yıllarca vatana, millete hizmet eden emekli amirallerin ayağına elektronik kelepçe takan saray iktidarına önerim olsun:
2009 yılında okurumun yaşadığı müthiş (!) uygulama hemen tüm Türkiye sathına yayılsın. Zaten teknik alt yapısının hazır olduğu da çok belli… Tüm T.C vatandaşlarına zorunlu olarak bir bileklik takın. Yasağı delmek isteyenler yamulsun. İleride uygulamaya geçeceğiniz, evde içki içme yasağının delinmemesi için de elektronik bileklik uygulamasına geçersiz. Ama sizden küçük bir ricam olacak; elektronik bilekliklerimizin uyarı alarmı eşek anırması olsun!. Bizleri kırmayacağınızdan eminim!..
Yazının tamamını okumak için tıklayın.