Gündem

Ahmet Şık: Bu yargıyı tamamen kapatıp, mesleğini yerine getiren bir yargı inşa etmemiz gerekiyor, hodri meydan!

Hâkim olabilmek için yazılı sınavdan en az 70 puan alma şartı getiriliyor

15 Şubat 2019 21:21

TBMM'de 'Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Öngören Kanun' teklifi Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Teklifte ayrıca; 'İcra ve İflas Kanunu', 'Hakim ve Savcılar Kanunu', 'Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri Kanunu' ve 'Bölge Adliye Mahkemeleri' kanunlarında da değişiklik öngörüyor. AKP'li milletvekillerinin imzasını taşıyan yasa teklifi yargının iş gücünü azaltmayı hedefliyor. Komisyonda yargı sistemindeki eksiklikleri eleştiren HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, “Hızlıca yapılması gereken şey hukuka tekrar dönüş; bunun için de güç sizde, yetki de sizde, çoğunluk da sizde. Eğer gerçekten bir hukuk ve demokrasi devleti inşa etmek istiyorsanız, buyurun, hodri meydan ve buna ilişkin muhalefetten herhangi biri itiraz geleceğini de sanmıyorum” diye konuştu.

Komisyonda verilen bilgiye göre, teklifin ilk 3 maddesi İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan değişiklikleri,  1’inci maddede icra hukuk mahkemelerinde verilen kararlarla ilgili olarak temyiz sınırında bir düzenleme yapılıyor, 40 bin liradan temyiz sınırı 58.800 liraya çıkarılıyor ve bu suretle de asliye hukuk ve iş mahkemelerindeki parasal sınırla eşitlenmesi hedefleniyor.

2’nci maddede 58.800 lira olarak tespit edilecek temyize ilişkin parasal sınırın her yıl yeniden değerleme oranında artırılacak olması hükme bağlanıyor. 3’üncü maddeyle de temyiz sınırına ilişkin değişikliğin zorunlu bir sonucu olarak da bir geçiş hükmü öngörülüyor ve 2 Aralık 2016 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar verilen nihai kararlar bakımından temyiz yoluna başvurma sınırının 40 bin lira olarak uygulanacağı hükme bağlanıyor.

Hâkim olabilmek için yazılı sınavdan en az 70 puan alma şartı getiriliyor

Teklif ile hakim adaylarının yazılı sınav ve mülakat puanları da yeniden düzenleniyor. Buna göre; adli ve idari yargı hakim adaylığı mülakatına katılabilmek için yazılı sınavda 100 üzerinden en az 70 puan almak gerekecek.

Başarılı olanların sayısı, ilan edilen kadronun iki katı fazlasının altında kalırsa sadece başarılı olanlar mülakata çağrılacak. Adaylık süresinin sonunda adaylar, yazılı ve sözlü sınava tabi tutulacak. Bu sınavlar 100 tam puan üzerinden değerlendirilecek. Yazılı sınavda en az 70 puan alanlar sözlü sınava alınacak. Başarılı sayılmak için yazılı sınav puanının yüzde 60'ı ile sözlü sınav puanının yüzde 40'ının toplamının en az 70 olması gerekecek.

Sınavlarda başarılı olamayanlar, talepleri halinde Adalet Bakanlığı tarafından merkez veya taşra teşkilatında genel idare hizmetleri sınıfında bir kadroya atanabilecek, aksi halde bunların adaylığına son verilecek. Meslek öncesi eğitimini tamamlamadan görevden ayrılanlar ile meslek öncesi eğitimlerini tamamlayıp, mesleğe kabul edildikten sonra meslek öncesi eğitim süresi kadar çalışmadan görevden ayrılanlar, meslek öncesi eğitimleri sırasında kendilerine ödenen aylık, ödenek, tazminatlar ile her türlü ödemelerin, mecburi hizmetin eksik kalan kısmı ile orantılı miktarını iki kat olarak ödemek zorunda olacak.

Hakim ve savcı adaylığı süresi 2 yıl olacak. Bu süre, avukatlık mesleğinden adaylığa alınanlar için 1 yıl olacak. Adaylık, eğitim ve staj olmak üzere 2 dönemden oluşacak.

Alt heyetler kurulacak

Bölge adliye mahkemesi dairelerinin daha etkin ve verimli çalışmasının sağlanması amacıyla iş yoğunlukları dikkate alınarak birden fazla heyet halinde çalışabilmesine imkan tanınacak. Bölge adliye mahkemesi dairelerinde Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından birden fazla heyet oluşturulabilecek, yeni oluşturulan heyetin başkanı HSK tarafından belirlenecek. Bölge adliye mahkemesi dairelerince duruşma açılmaksızın, cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere veya şahsi cezasızlık sebeplerine münhasır olmak ve sanık tarafından talep edilmek şartıyla daha az cezaya hükmedilebilecek veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebilecek.

Bölge adliye mahkemesi tarafından verilen kararın niteliğine bakılmaksızın, Yargıtay tarafından onama veya düzelterek onama kararı verilen dosyaların doğrudan ilk derece mahkemesine gönderilmesi ve kararın bir örneğinin bilgi mahiyetinde bölge adliye mahkemesine iletilmesi sağlanacak. Bölge adliye mahkemesinin, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının Yargıtayca bozulması halinde dosya, gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneği de bölge adliye mahkemesine gönderilecek. Bu düzenleme, yürürlüğe girdiği tarihten sonra Yargıtay tarafından verilen bozma kararları hakkında uygulanacak.

Temyiz yolu açılıyor

Teklife yeni bir madde eklenerek, 12 olan madde sayısı 13 çıktı. Eklenen maddeyle; iki yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlar bakımından ilk defa bölge adliye mahkemesi dairelerince verilen mahkumiyet kararlarına karşı temyiz yolu açıldı.

Ahmet Şık: Bu yargıyı tamamen kapatıp, mesleğini yerine getiren bir yargı inşa etmemiz gerekiyor

Komisyon’da söz alan HDP Milletvekili Ahmet Şık’ın, hukuk sistemindeki eksikliklere dikkat çektiği konuşması şöyle:

"Şimdi, genel bir tespit yapacağım ama öncesinde sadece 5'inci madde görüşülürken şöyle bir ek önerge vermiştim zaten, burada da sözlü olarak ifade etmek istiyorum. Mülakatlarla ilgili çok fazla haklı şikâyet söz konusu oluyor basına ya da çeşitli yollarla milletvekillerine ulaşan kişiler tarafından. Bunun çözümü çok basit, geçmişte var olan bir uygulamayı hayata geçirmek. Bu da mülakatlarda kamere sisteminin getirilmesi. Bu, şeffaf ve denetlenebilir olmasını sağlayacak, buna özen gösterilmesini rica edeceğim.

Bir genel değerlendirme yapmak istiyorum. Türkiye yargısı her zaman sorunluydu, bu hepimizin üzerinde mutabık olacağı bir şey. Yani üzerinde konuştuğumuz, sıklıkla eleştiri konusu yaptığımız hukuksuzluklar sadece bugüne ait değil ve sadece sizin iktidarınız döneminde de olmuş şeyler değil ama vurgulamakta fayda var ki hiçbir zaman böylesine pespaye değildi, hiçbir zaman evrensel hukuk normlarıyla arasındaki uçurum böylesine derinleşmemişti çünkü geçmişte en azından bir adliye vardı, artık o da yok çünkü yargı mensubu olmanın ön koşulu liyakat değil, biat.

Sayın milletvekili şu an burada yok ama biraz önce yargı mensuplarının yetersizliğine yönelik eleştirile binaen "Ne yapalım, yargıyı mı kapatalım?" dedi şaka yoluyla. Aslında istemeden olsa çözümü dile getirdi, evet, bu yargıyı tamamen kapatıp hukuk normlarıyla mesleğini yerine getiren bir yargı inşa etmemiz gerekiyor çünkü başka türlü bu sorunu çözmenin yolu yok ve fakat bu çözümün de mümkün olmadığı ortada. Bu yüzden, sorunu çözme yolunda aslında ciddi bir adım atılabilir, buna ilişkin yasal düzenleme ve mevzuat var zaten, o da şu: AİHM'ın tespit ettiği hukuksuzluklardan doğan tazminat cezalarının ihlale neden olan kişilerden rücu edilmesini düzenleyen hükmün uygulanmasını sağlayabilirsiniz ve bu olduğunda yargı mensuplarının hukuka dönüşündeki hızına inanın siz de şaşırırsınız. Yani çünkü o zaman ayrıca bir eğitime daha ihtiyaç yok çünkü o hukuksuzlukları yapmamak için hepsi oturup uluslararası ve ulusal normları çalışmak zorunda kalacaklar. Öyle olduğunda, mesela bugün hapiste iddianamesiz dört yüz yetmiş ikinci gününü dolduran Osman Kavala hapiste olmayacaktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş hakkında ihlal kararı vermesinden sonra Cumhurbaşkanı, her kim olursa olsun, "Karar bizi bağlamaz, karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz." diyemezdi ve bu konuşmadan altı gün sonra da bölge adliye mahkemesi herkesi şaşırtan bir hızla hukuksuzluğu onaylamazdı.

FETÖ'cü oldukları iddiasıyla meslekten ihraç edilen ya da tutuklanan yargı mensuplarının hazırladığı dosyalarla ilgili, özellikle iktidarınızı ilgilendirenlerle ilgili haklı olarak kumpas davaları açtınız ve o dosyalar hükümsüz kılındı. Aynı duyarlılığı başta KCK dosyaları olmak üzere, yine haklarında FETÖ'cü olduğuna ilişkin kuşku bulunan, iddiada bulunan ya da haklarında dava açılan, kararlara imza atan savcı ve hâkimlerin açtığı diğer dosyalarda da uygulanması bizi hukuka daha yakın kılmayacak mı? Ya da Hak ve Hukuk Bürosu avukatları, Çağdaş Hukukçular Derneğine mensup avukatlar, tahliye edilmelerinin ardından gelen talimat üzerine bizzat aynı mahkeme tarafından ertesi gün tekrar tutuklanmayacaktı ve bu çelişkili iki karara imza atan mahkeme üyeleri de kızağa alınmayacaktı, sürgüne gönderilmeyecekti ya da Altanlar davasında olduğu gibi, bütün Türkiye yargısının en üst organı olan Anayasa Mahkemesinin kararlarını çiğneyen ilk derece mahkemelerine mensup yargıçlar olmayacaktı ve onlar terfi ettirilmeyecekti. Yani aslında sorunun çözümü basit, hızlıca yapılması gereken şey hukuka tekrar dönüş; bunun için de güç sizde, yetki de sizde, çoğunluk da sizde. Eğer gerçekten bir hukuk ve demokrasi devleti inşa etmek istiyorsanız, buyurun, hodri meydan ve buna ilişkin muhalefetten herhangi biri itiraz geleceğini de sanmıyorum."