Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Almanya’da kabul edilen ‘Ermeni Soykırımı’ tasarısına ‘evet’ oyu veren Yeşiller Partisi Eş Genel Başkanı Cem Özdemir hakkında “Sütü bozuk” diyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı eleştirdi. Hakan, “'Kanı bozuk' denilerek resmen ırkçılık yapılıyor” başlıklı yazısında “Eğer... Bir Alman, bir İngiliz, bir Fransız Türkiye’ye soykırım iftirası atabilir. Çünkü kanları buna müsaittir. Ama bir Türk böyle bir şey yapamaz. Yaparsa kanından şüphe edilir. Derseniz... Milleti, 'kan bağıyla birbirlerine bağlı olanlardan oluşan topluluk' olarak tanımlamış olursunuz” ifadelerini kullandı.
Ahmet Hakan’ın bugünkü (6 Haziran Pazartesi) yazısı şöyle:
İNSAN kanı, biyolojik olarak dörde ayrılır:
A Grubu...
B Grubu...
AB Grubu...
0 Grubu...
Bunun dışında kan üzerinden yapılan her türlü ayrım, tamamen ırkçılıkla ilgilidir.
*
Eğer...
Bir Alman, bir İngiliz, bir Fransız Türkiye’ye soykırım iftirası atabilir.
Çünkü kanları buna müsaittir.
Ama bir Türk böyle bir şey yapamaz.
Yaparsa kanından şüphe edilir.
Derseniz...
Milleti, “kan bağıyla birbirlerine bağlı olanlardan oluşan topluluk” olarak tanımlamış olursunuz.
Yani milleti oluşturan bütün ortaklıkları, kana indirgemiş olursunuz.
Bunu yaptığınız anda da...
Milletine ihanet eden kişi için söyleyebileceğiniz tek şey, “Bunun kanına başkalarının kanı karışmış” cümlesi olur.
Bu da hiç kusura bakmayın ama düpedüz ırkçılıktır.
*
Böyle bir ırkçılığa imza attıktan sonra...
İstediğiniz kadar...
“Biz Türk derken kan bağına vurgu yapmıyoruz” deyin...
“Biz kan milliyetçisi, ırk milliyetçisi değiliz” deyin...
“Bizim için kan bağının bir önemi yoktur” deyin.
Kimseyi inandıramazsınız.
*
Kökleri bu topraklarda olan, bu milletin içinden gelen, son tahlilde bu ülkenin çocukları olan Alman Parlamentosu’ndaki Türk kökenli milletvekillerinin,
Türkiye’ye yönelik suçlamalarla ilgili olarak çok daha titiz, çok daha dikkatli, çok daha özenli yaklaşmalarını beklemek ayrı bir şeydir.
Böyle davranmayan milletvekillerine “kanı bozuk” demek ayrı bir şeydir.
Birincisi makul eleştiri olur.
İkincisi ise ırkçılık olur.
*
Üstelik “kan” üzerinden yapılan böylesi bir ırkçılık, İslam’ın da yasakladığı pozitivist bir yaklaşımdır.
Çünkü Allah, insanları kana göre ayırmaz. İnsanlara eşit muamele yapar. Mükellefiyetler eşittir. Günah, sevap herkes için aynıdır.
*
“Kanı bozuk”, “sütü bozuk” diyerek ırkçılık yapmak yerine...
“Alman da olsan, Fransız da olsan, İngiliz de olsan, Türk de olsan iftira atmamalısın” denmelidir.
*
“Soykırım” iftirasını atanlar, ancak bu şekilde mahcup edilebilir.
Aksi tutum, iftirayı atanların ellerini güçlendirmekten başka bir işe yaramaz.
Rabbim ‘3 çocuk’ diyor mu?
CUMHURBAŞKANI Erdoğan şöyle dedi:
Devletin vatandaşı üzerindeki görevleri nedir?
Can güvenliği, mal güvenliği, akıl güvenliği ve nesil güvenliğidir.
Neslin artırılması gerekiyor.
En az üç çocuk diyorum. Bunu ben söylemiyorum yahu Rabbim söylüyor. Sevgili Habibi söylüyor.
*
Bu konuyla ilgili olarak söylenmesi gerekenler şunlardır:
Kuran’da ya da hadislerde “üç çocuk” geçmiyor.
Kuran’da ya da hadislerde çocuk sayısına yönelik bir ifade yok.
Kuran’da bu konuda hiçbir vurgu yok.
Ancak hadislerde var.
Zaten Erdoğan “Sevgili Habibi söylüyor” derken bu hadislere gönderme yapıyor.
Hadislerde “üç çocuk”, “dört çocuk” falan geçmiyor ama şöyle bir vurgu geçiyor: “Evleniniz ve çoğalınız. Zira ben kıyamet günü ümmetimin çokluğuyla övünürüm.”
Erdoğan’ın “üç çocuk” vurgusuna dinden bulduğu kaynak işte bu hadistir.
Ayağa kalkma meselesi
AK Partili Mehmet Ali Şahin, AK Parti kongresinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajının ayakta dinlenmesi meselesiyle ilgili konuşmuş.
Dedikleri şunlar:
Bekir Bey kalktı, Binali Bey kalktı... Biz de kalkmak durumunda kaldık.
Ben bunu doğru ve şık bulmadım. Arkadaşların çoğu da şık bulmadı.
Cumhurbaşkanımız da bundan rahatsız olmuştur. Kendisi bir yere girdiği zaman ayağa kalkılmasından bile rahatsız olur.
*
Bravo Mehmet Ali Şahin’e!
Mahcup olabildiği, özeleştiri yapabildiği, düşüncelerini açıkça söyleyebildiği, yalakalık yarışının bir neferi olmadığı için.
Reza, diploma falan
REZA ile ilgili olarak diyeceğim şudur:
Amerika’nın bütün savcıları elbirliği edip Reza üzerinden Tayyip Erdoğan’ı alaşağı etmeye kalksa...
Zerre kadar bir etkileri olamaz.
*
DİPLOMA ile ilgili olarak diyeceğim şudur:
Kanıtlanmadı ama şu diplomayla ilgili ortaya atılan tüm iddialar, sonuna kadar kanıtlansa bile...
Zerre kadar bir etkisi olamaz.
*
Ey muhalifler!
Olmayacak dualara amin demekten ne zaman vazgeçeceksiniz?
Diplomasinin hizmete sokulabilecek sözlerimiz
İKİ dakika efendi ol.
*
Bir kere o eli indir.
*
Akıllı ol, alırım aklını.
*
Parası neyse veririz.
*
Sizi bana sayıyla mı verdiler ulan.
*
Ciğeri beş para etmez.
*
Yapma bana bu nazı/Kırarım şimdi sazı.
*
Şoförsen bas gaza/Âşıksan vur saza.
Muhammed Ali, Türk vatandaşı olsaydı
TÜRKİYE savaşa girdiğinde...
Türk vatandaşı olan Muhammed Ali...
“Ben Türkiye’nin savaşına katılmak istemiyorum. Bu savaşa inanmıyorum. Bu nedenle askere gitmeyi reddediyorum” deseydi.
Bugün ABD’nin Vietnam Savaşı’na katılmadığı ve bu nedenle askere gitmeyi reddettiği için Muhammed Ali’ye övgüler düzen, tüm milliyetçi ve muhafazakârlar hakkında ne derlerdi?
Allah başka dert vermesin
MİLLİ Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Milli Eğitim Bakanlığı’nın adını Maarif Bakanlığı yapalım” demiş.
*
Allah başka dert vermesin Sayın Bakanım.