ODTÜ’de 2015 yılının son günlerinde yaşanan mescit tartışmalarına ilişkin “İbadet eden insanlar seni neden rahatsız ediyor ODTÜ’lü kardeşim?" çıkışıyla gündeme gelen Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, ‘söz sırasını’ ODTÜ’ye verdi. Hakan, konuştuğu ODTÜ’lü dört akademisyene 9 soru sordu.
ODTÜ’nün başarısının kaynağından, ODTÜ geleneğinin ne olduğuna, okuldaki sol görüşlü öğrencilerin hegemonyasından ibadet özgürlüğüne, mescit ve cami sayısının yeterli olup olmadığından ODTÜ’nün hedef haline getirilip getirilmediğine kadar bir çok soru soran Hakan’a akademisyenlerin verdiği cevaplar içinde en dikkat çekici olanlar şöyle:
“Mezunlarımızın bir kısmı kariyerlerine yurtdışında devam ediyor, bu da ODTÜ’nün uluslararası bilinirliliğini güçlendiriyor. 100’den fazla ülkeden uluslararası öğrenci geliyor. AB fonlarının yüzde 10’unu ODTÜ Türkiye’ye getirdi”
“ODTÜ’nün bir geleneği vardır ve bunu tek kelimeyle özetlemek mümkündür: “Hocam.” Çalışanı, öğretim üyesi ve öğrencisi birbirine “Hocam” diye seslenir. 1968’den yadigâr bu gelenek, ODTÜ’nün eşitlikçi ve müzakereci kültür iklimini önemli ölçüde belirlemiştir”
“Evet, genel olarak kampusta bazı sol değerleri öne çıkaran bir havanın olduğu doğru. Mesela bilime verilen önem, mesela emekten yana tavır alma, mesela ezilenin, mazlumun yanında yer alma... Ama bunu belirli sol grupların baskısı olarak değil, uzun yılların birikimiyle ve nice fedakârlıklarla ilmek ilmek örülmüş özgürlükçü ve ilerici bir atmosfer olarak düşünmek gerekir”
“ODTÜ’de ibadet özgürlüğü var ve isteyen öğrenciler ibadetlerini yerine getirebiliyorlar”
"ODTÜ’de yeterince sınıf var mı diye sorsanız gönül rahatlığıyla olmadığını söyleyebilirim. Ben bu okulda okurken sınıf mevcudumuz 38 kişiydi. Şimdi aynı dersi ben veriyorum ve sınıf mevcudu 132 kişi. Mekânsal sorun kütüphane ve yemekhane için de söz konusu. Demek istediğim üniversite gibi kurumların mekânsal kullanımıyla ilgili sorunlar oluşur. Konu ibadethane olunca tartışma başka bir düzleme taşınıyor. Şu söylediklerime bile ibadethane ile kütüphane aynı şey mi diye itiraz edilecektir. Tabii ki değil. Bütün talepler önemlidir ve gereğince cevaplanmalıdır. Bu gibi taleplerin iletilmesi, konuşulması ve karşılanması konusunda ODTÜ’de herhangi başka bir üniversiteden farklı olarak özel bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum"
“Bir eğitim kurumunun birincil işlevi eğitimdir. Öte yandan, ibadet etmek isteyen öğrencilere imkânlar dâhilinde yardımcı olunması tabiidir. ODTÜ’de 2 bine yakın kapasitesi olan bir cami, üç mescit ile yurtlarda namaz kılmak için mekânlar mevcut. Bu ibadet mekânlarının arası yürüme mesafesiyle 10 dakika”
“Bunun birden fazla nedeni olabilir. Birincisi: Bazı kesimlerin kim ya da ne olduğundan bağımsız olarak, kendilerinden addetmedikleri herkese ve her kuruma karşı bir husumet beslemeleri. İkincisi: İlerici kimliğiyle bilinen bir üniversitenin aynı zamanda başarılı olmasının yarattığı rahatsızlık... Ve tabii son olarak şu da var: Üniversitenin arazisi arsa bedelleri açısından Ankara’nın en değerli bölgesinde bulunuyor. Bunun iştah kabarttığını da düşünüyorum”
Hakan, söyleşi yaptığı akademisyenleri şöyle tanıttı:
E. ATTİLA AYTEKİN
-Lisans derecesini ODTÜ’den, yüksek lisans derecesini Bilkent Üniversitesi’nden ve doktora derecesini ABD’de State University of New York-Binghamton’dan aldı.
-Halen ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde doçent olarak çalışıyor.
CEREN ERGENÇ
-ODTÜ Uluslararası İlişkiler mezunu.
-Doktorasını Boston Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden aldı. k ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yardımcı doçent olarak çalışmakta. -ODTÜ Asya Çalışmaları Anabilim Dalı’nın Başkanı...
BESİM CAN ZIRH
-ODTÜ Sosyoloji mezunu.
-Sosyoloji doçenti.
-Doktorasını University College London Antropoloji’de yaptı.
DUYGUN GÖKTÜRK
-Boğaziçi mezunu...
-Doktorasını ABD’de bulunan Purdue Üniversitesi’nde tamamladı.
-ODTÜ Eğitim Bilimleri Bölümü’nde öğretim üyesi.
Söyleşinin tamamı için tıklayın.