Çevre

Afrika'nın güneşi, Avrupa'yı aydınlatacak

Akdeniz Ülkeleri Birliği’nin projelerinden ‘Akdeniz Güneş Planı’ ile Afrika’nın güneşinin Avrupa’yı aydınlatması hedefleniyor.

24 Nisan 2010 03:00

T24 - Akdeniz Ülkeleri Birliği’nin projelerinden ‘Akdeniz Güneş Planı’ ile Afrika’nın güneşinin Avrupa’yı aydınlatması hedefleniyor. Avrupa ülkelerini baz alındığında yaklaşık 3 bin kilometrelik bir hat söz konusu olurken, bu mesafe de şu anki teknoloji ile enerji kaybının yüzde 9, bu teknolojinin zaman içinde olgunlaşmasıyla da kaybın yüzde 5'e düşeceği belirtiliyor.





Fransa tarafından önerilen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenen “Akdeniz Güneş Planı”nın öncelikli hedefleri arasında 2020 yılına kadar Akdeniz’in güneyi ve doğusundaki güneş zengini ülkelerden 20 gigavatlık güneş enerjisi sağlamak bulunuyor. Bu rakamın yaklaşık 20 nükleer santralden elde edilecek enerjiye eşit olduğu belirtiliyor.


Kuzey Afrika’dan Avrupa’nın güneyine uzanacak hattın güzergahında bulunan ülkeler arasında Türkiye’nin de adı geçiyor. Akdeniz Güneş Planı çerçevesinde oluşturulan ‘Transgreen’ ve ‘Desertec’ gibi projelerde enerjinin Akdeniz üzerinden taşınması için Fas’tan İspanya’ya Cebelitarık Boğazı boyunca, Cezayir’den Fransa’ya Balear Adaları yoluyla, Tunus’tan İtalya’ya, Libya’dan Yunanistan’a ve Mısır’dan Türkiye’ye Kıbrıs üzerinden uzanacak hatların yerleştirilmesi planlanıyor. Dünya çöllerine 6 saat içinde güneşten gelen ışınım enerjisinin, tüm dünyanın bir yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak boyutta olduğu belirtiliyor.



3 bin kilometrede enerji kaybı yüzde 9



Akdeniz Güneş Planı kapsamında uygulanacak teknoloji, uzun süreden beri ABD ve İspanya’da uygulanan güneşten ısıl yolla elektrik enerjisi elde etmeyi sağlayan ve Yoğunlaştırılmış Güneş Gücü (CSP) olarak bilinen bir teknoloji. Tesis maliyeti kısmen yüksek olduğu belirtiliyor.


Enerjinin yoğun kullanılacağı Avrupa ülkeleri esas alındığında, toplam uzaklık yaklaşık 3 bin kilometre olacak ve bu mesafeye toplam yüzde 9 kayıpla enerji taşınabilecek. Bu teknolojinin zaman içinde olgunlaşmasıyla kayıplar yüzde 5’e kadar çekilecek ve tesis maliyeti de düşecek. Buhar üretimi için ihtiyaç duyulan su, deniz suyundan tatlı su üreten tesislerden sağlanacak. Ayrıca tesiste üretilecek ucuz enerji sayesinde, nano membranlı arıtma tekniğini kullanma imkanı doğacak, kimyasal yöntemlere başvurulmadan deniz suyundan içme, kullanma ve tarımsal amaçlı su da elde edilebilecek. Bu proje, 2050 yılında tamamlandığında EU-MENA ülkelerinin toplam karbondioksit salımı 2000 yılındaki seviyelerinin yüzde 38 altına düşürecek. Bu projeler ise özellikle AB ülkelerinin Kyoto Protokolü şartlarını sağlamada önemli bir avantajı olacak.