Radikal gazetesi yazarı Akif Beki, Ahmet Altan'a yanıt verdiği yazısında "Parti kurup başvekil olacağı yerde gazete kurup başmuharrir olmuş, ceremesini bize çektiriyor." dedi
Akif Beki'nin yazısı özetle şöyle;
Burası, siyasetçilerin manşetlere karıştığı bir ülke olmaktan evvel gazetecilerin siyasete karıştığı bir ülkedir. Tersi olsaydı Ahmet Altan’a diyecek söz bulamazdım.
“Azarlanabilecek, emir alacak adamlar gazeteci değildir, adam olduklarından bile kuşkuluyum. Onlar kapıkuludur. Mesleğine ihanet eden insanlardır” demiş. Tersini de yazmış olsaydı, hak verirdim Ahmet Altan’a.
Azarlayan, emir veren gazetecilerin de adam olmadığını söylese, onlara da kapıkulları ve hainler dese belki bir nebze kurtarırdı.
Ama bizzat kendisinin azarlayan, emirler yağdıran, tepeden bakan, buyurgan bir dili var. Bu dilin gazetecilik dili olduğundan ciddi ciddi kuşkuluyum ben de.
Ha, gazeteci emir almaz, emir verir diyorsa o başka.
...
Gazeteciler kendini azarlatmamalı tamam da başbakanlar azarlatmalı mıdır?
...
Başbakanları yıpratmaktan, seçilmiş iktidarları itibarsızlaştırıp gözden düşürmekten söz etmiyor. Hükümet yıkıp hükümet kurdurmaktan, başbakan düşürüp başbakan atamaktan söz ediyor.
Medya eski alışkanlıklarından gönülsüz de olsa vazgeçti. Ne var ki Ahmet Altan hükümete siyaset dayatma alışkanlığını terk etmiyor.
Eleştiri değil Ahmet Altan’ın derdi. Hükümete siyaset dayatıyor, memleketi birlikte idare etmek istiyor.
Dediklerine kulak asılmayınca da ağzı bozuluyor, verip veriştiriyor başbakanlara. Haddini bilmez diyor, küstah diyor, terbiyesiz diyor.
Büyük ustalığa yükselmenin şehvetiyle kabalaştıkça kabalaşıyor belagati.
Parti kurup başvekil olacağı yerde gazete kurup başmuharrir olmuş, ceremesini bize çektiriyor.
Generallerin kurduğu vesayet düzeni bitti, siyaseti dizayn eden eski medya nizamı sona erdi. Ahmet Altan’ın başgazetecilik sevdası yine de nihayete ermedi gitti.
Bizim mesleğin acemileriyle çömezlerine kötü örnek oluyor. Gazeteciliğin ahlakını bozuyor etkisi. Yoksa hak verirdim.