Hakim ve savcı yetiştiren, Adalet Akademisi'nin kurulması için öncülük yapan Prof. Dr. Yaşar Karayalçın, hazırlanan iddianamaleri eleştirdi. Karayalçın, Akşam gaztesinden Doruk Çakar'ın sorularını yanıtladı.
- Hala ders verecek enerjiye sahipsiniz. Nasıl hazırlanıyorsunuz derslere?
METOT dersi veriyorum. Kitabım da var. Bizim enstitü yeni bir programa başlamak üzere. Bu programda da ders vermek istiyorum. Ders verebilmek için de Türkiye'deki durumu incelemeye çalışıyorum. Bir ülkede vatandaşlar, idareden memnun değilse kendilerine 'Biz niçin böyleyiz, bu topluma ne oldu?' sorularını sormalı. Ben bu konuda fikir sahibi olmak için araştırmalara başladım. Yeniden Türkiye'yi tanımaya çalışıyorum.
- Nasıl görüyorsunuz Türkiye'yi?
KOLAY bir konu değil. Aşağı yukarı 90 yaşındayım. Kaynakları bulmaya çalışıyorum, gazeteleri okuyorum, yazarları takip ediyorum. (Masadaki Güncel Hukuk dergileri ile Ergenekon tutuklusu Mehmet Haberal'ın savunmasının kapak olduğu Bütün Dünya dergilerini göstererek) Haberal'ı tanıyorum. İkimiz de Hemşinliyiz. Çok çalışkan bir insan. 'Benim suçum ne?' diye soruyor. Ama suçunu söylemiyorlar.
- Davanın seyrini nasıl görüyorsunuz?
ÜÇ seneyi geçti ama. Bir insan üç sene tutuklu kalıyor, bunu anlamaya imkan yok. Neden böyle düşünüyorlar bilemiyorum. Bir defa suç söz konusu olduğu zaman, savcılık iddianame hazırlayıp mahkemeye bildirildiği vakit, (uzun zaman böyleydi) hakim iddianameyi inceler, delilleri yeterli bulursa davaya devam eder, bulmazsa iddianameyi iade ederdi. Şimdi Türkiye'de bu işlemlerin yapıldığını pek zannetmiyorum.
- Günümüzde hakimlik teminatı peki...
Ciddi problemler olduğunu görüyorum... Haberal meselesi problemdir. Çok büyük bir hekim. Hastaların istifade edebileceği bir hekim ama hastalarından 3 yıldır mahrum bırakılıyor. Bunu kabul etmeye imkan yok. İnsani bir davranış değildir. Eskiden çok güzel sözler söylenmiştir: 'Kendine yapılmasını istemediğini sen de başkasına yapma.' Bu bir ahlak meselesidir.
- Uzun tutukluluğu nasıl değerlendiriyorsunuz?
BEN fakültede hocayken birgün bir vatandaş dava açtı. Vatandaşı içeri alıyorlar, sonra delil yetersizliğinden beraat ediyor ve dava açıyor. Cezaevine gidip gördüm. Oradaki çok üzücü, hazin bir manzara. Hakimlik, savcılık yapmadan önce orayı görmek, ondan sonra hakimlik yapmak lazım.
- Odasının raflarında Adnan Menderes'in fotoğrafları dikkatimizi çekiyor. Yaşar Hoca da baktığımızı görünce:
BİR facia. Sadece Menderes’in idamı değil, Türkiye'de yaşanan haksızlıkların tarihçesini bilmek lazım. O kitapları okuyup anlamaya çalıştım ama beceremedim. Neler olmuş, utanıyorum. Türkiye'de öldürülen gazeteciler, öldürülen aydınların listesini gördünüz mü?
Neler yaşanmış, utanıyor insan, devlet var düzen yok.